Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İlhamını geçmişten alan, zanaatı yücelten, çarkları sevgiyle işleyen, nostaljik ama modern, zamansız ama karakterli mücevherler sunan Dear Victoria’yı kurucusu Jasmin’den dinledik.
Bize kendinizden ve markanızı kurma hikayenizden bahseder misiniz?
Ben Jasmin, 1987 Viyana doğumluyum. Beyoğlu’nda kendi mağazası olan bir ailede büyüdüm. Onların tekstil sektöründe olması, benim moda ve styling ile küçük yaşta tanışmama vesile oldu. Bundan çok keyif aldığım için üniversitede bölüm seçimim de moda ve tekstilden yana oldu. O yaşlarda hem sektörde öğrenci stajyer olarak çalışmaya başladım hem de ulusal ve uluslararası akademilerde farklı alanları öğrenmek için eğitimlere katıldım. Meslek hayatıma çocukluğumuzdan aşina olduğumuz bir moda tasarımcısının yanında başladım. Sonrasında o yıllarda arzu ettiğim şekilde, kurumsal firmaların satış, ürün geliştirme ve tasarım departmanlarında görev alarak devam ettim. Ardından tıpkı moda ve tekstilde de olduğu için mücevher sektörüne girmek için önce bu alanda öğrenci olmam gerektiğini biliyordum. Bir yıl boyunca Kapalı Çarşı'da sektörün asıl mutfağında 35 yıldır var olan Murat Hoca'nın yanında tezgah eğitimi aldım. Kendimi hazır hissettiğimde de ilk koleksiyonumu hazırlamaya başladım ve en başından beri hayalim olan kendi markam; Dear Victoria markasını kurdum.
Markanızın isminin çıkış noktası nedir?
Ben eskiyle bağını koparamayan, eski dönemlerde yaşamış gibi hisseden bir kadınım. Viktorya Dönemi mücevher modası ise en sevdiğim; kendime ait hissettiğim, ilham aldığım, hayranlık duyduğum dönem. “Dear Victoria” ismi de esin kaynağım olan, eskiyle bağıma seslenen bir mektubumun başlangıcı aslında. Kendi hikayem, belki de sevdiklerime yazabildiğim birkaç satır: “Sevgili Victoria, sen benim hem sevgilim hem dostum hem de ailemsin. Bu satırlarla besleniyor markam, sevgiden ve sevilenden ilham alıyor.”
Kullandığınız materyalleri, formları, teknikleri kısaca anlatır mısınız?
Dear Victoria seven ve sevilenden ilham aldığı için mümkün olduğunca herkes tarafından ulaşılabilir bir tasarım markası. Üretimimiz tasarım ve müşteri talebine göre, altın ve gümüş olarak şekilleniyor. Markamız için en önemli tekniklerden biri kalem işçiliği ile mine sanatı. Yarattığımız çizgisel desenlerle retro görünümünü elde ederken hiç şüphesiz mine kullanarak tasarımın ruhunu tamamlıyoruz. Aynı zamanlarda ürünlerimin daimi kullanıcısı olarak, rahat ve işlevsel olması benim için çok önemli. Bizim küpelerimizi, zincirlerimizle birleştirip güzel bir kolye haline getirmek mümkün. Yine, ertesi gün aynı küpeyi broş olarak kullanabiliyorsunuz.
Koleksiyonlarınızın hazırlık süreci nasıl ilerliyor? Nelerden ilham alıyor, fikirleri nasıl bir süreçle somut parçalara dönüştürüyorsunuz?
Bir ürün tasarladığım zaman o ürünü müşteriyle buluşturmadan önce ilk ben takıyorum. Ürünün bana verdiği enerji çok önemli. Gözüme bir şeyler eksik geliyorsa ya da ürünün kullanımında beni huzursuz eden detaylar varsa mutlaka bu süreçte ürünü geliştirmenin yollarını arıyorum. Nihayetinde, ürün beni mutlu ettiyse, bu aşamada müşteriyle paylaşmaya hazır hale geliyor. Yukarıda da belirttiğim gibi, ilhamım, eskide ve eskinin bugündeki yansımasında.
Sizce mücevher alanında çalışıyor olmanın avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Üretim süreçlerini elimden geldiğince geleneksel yöntemlerle devam ettirmeye çalışıyorum. Ancak sektörde gelişen teknoloji el emeğinin önüne geçmeye başladı. Bunu bir dezavantaj olarak söyleyebilirim sanırım. Avantajı ve benim bu sektörde olma nedenim, müşterilerime, onlara ve ailelerine zamansız olarak eşlik edecek ürünler yaratıyor olmam.
Tasarımlarınızı kurgusal ya da gerçek, kimlerin, hangi karakterlerin üzerinde görmek isterdiniz?
Erkeklerin modada özgürleşmeleri beni çok mutlu ediyor. Ben de bu özgürleşme sürecinin bir parçası olmak istiyorum. Bu nedenle de bir yılı aşkın süredir, erkek koleksiyonum üzerinde çalışıyorum. Sanırım bu akımın en büyük temsilcilerinden biri olduğunu düşündüğüm için, yeni koleksiyonumdan parçaları üzerinde görmek isteyeceğim ilk kişi Harry Styles.
Markanızın geleceği için hayalleriniz, hedefleriniz nelerdir?
Yakın gelecek için hayalim ürünlerimi geri dönüştürülmüş ve doğaya zarar vermeyen materyallerden üretmek. Çok da uzak olmayan bir gelecek için ise hayalim, markamın tasarım, üretim, pazarlama süreçlerinin tamamında kadınların olması. Türkiye'de mücevher sektörü, üretim süreçlerinde de pazarlama süreçlerinde de erkeklerin hakim olduğu bir alan. En son Kopenhag ziyaretimde çok iyi çalışma koşullarında olan atölyelerde kadınların başrolde olduğunu gördüm. Bu geçişe markamın da katkı sağlamasını hedefliyorum.