Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Hayvan bazlı malzemelerin vegan alternatifleriyle kıyaslaması yapıldığında, sadece sera gazı emisyonları bile cevabın evet olduğunu gösteriyor. Ancak yine de bilgiler bununla sınırlı değil.
Fotoğraf: Mikael Jansson
Hepimiz vegan beslenmenin çevre için daha iyi olmasının nedenlerini duyduk, peki ya konu moda olduğunda? Deri, yün ve ipek gibi hayvansal kaynaklı malzemeler uzun zamandır lüks moda endüstrisinin temel dayanakları, ancak artan sürdürülebilirlik ve etik kaygılar, son yıllarda vegan modanın popülaritesinin artmasına neden oluyor.
Peki vegan modası gezegen için gerçekten daha mı iyi? Hayvan bazlı malzemelerin vegan alternatifleriyle kıyaslaması yapıldığında, sadece sera gazı emisyonlarına bakıldığında bile cevap genellikle evet. Kar amacı gütmeyen Textile Exchange'de kıdemli direktör Ashley Gill, Vogue'a “Mevcut yaşam döngüsü değerlendirmeleri (LCA), sığır derisinin polyester veya pamuk üretiminden daha yüksek GHG emisyonlarına sahip olduğunu gösteriyor.” diyor. "Bu emisyonların bir kısmı ineklerin sindiriminden kaynaklanan metan, gıda üretiminden kaynaklanan emisyonlar ve deri tedarik zincirinde meydana gelen ormansızlaşmadan kaynaklanmaktadır.”
Yün ve ipek için de benzer bir hikaye söz konusu. Farklı malzemelerin etkilerini ölçmek için LCA'ları kullanan bir araç olan Higg Materials Sustainability Index'e göre, her iki malzemenin de polyester ve asetat gibi sentetik alternatiflere kıyasla küresel ısınma üzerinde daha büyük bir etkisi var. Bununla birlikte, bu etki değerlendirmeleri her zaman tüm hikayeyi anlatmayabiliyor. Gerçekten de, yün, pamuk, polikoton ve akrilikten yapılmış dört süveterin etkisini karşılaştıran bir 2018 araştırması, kullanım aşaması dikkate alındığında yün süveterin en az etkiye sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Birçok vegan alternatifin genellikle en azından bir noktaya kadar sentetik içerdiğini ve bazı sözde vegan derilerin aslında yüzde 100 plastik olduğunu hatırlamak da önemli. Yün ve ipek için sıklıkla alternatif olarak kullanılan polyester, akrilik ve asetat gibi malzemeler söz konusu olduğunda, yıkandıklarında su yollarımıza mikroplastiklerin salınması sorununu taşıyorlar.
“Vegan, herhangi bir şekilde doğrudan sürdürülebilirlik sonucu anlamına gelmiyor. Elbette bazı durumlarda çevresel faydaları olabilir ama vegan tanımının amacı bu değil.” diye yorum yapıyor Gill. "Vegan denen bir şey, son derece zehirli kimyasallar kullanılarak saf plastikten de yapılabilir ve bu gerçekten anlaşılması gereken önemli bir şey."
Hem vegan hem de vegan olmayan ürünler sunan çevre bilincine sahip spor ayakkabı markası Veja'nın kurucu ortağı Sébastien Kopp de aynı fikirde. “Deriyi petrolden elde edilen plastik kumaşlarla değiştirirseniz, daha ekolojik olduğunuzu iddia edebilir misiniz? Plastiğin yolunu izlerseniz, sonunda petrol çıkarmış olursunuz.” diyor.
Ananas atıklarından yapılan Piñatex ve mantar köklerinden yapılan Mylo gibi bitki bazlı alternatifler bile bazı sentetikler içeriyor ve biyolojik olarak parçalanamadıkları düşünüldüğünde bu malzemelere ömürlerinin sonunda ne olduğu hakkında sorular yöneltiyor. Aynısı, Veja'nın vegan spor ayakkabılarında kullandığı kaplamalı pamuklu kumaş için de geçerli. Kopp, "Adil ticaret ve organik pamuğumuza dayalı olarak deriye bir alternatif yarattık." diye devam ediyor. “CWL yüzde 60 organik pamuk ve yüzde 2 mısırdan oluşuyor. Gerisi hala plastik ama geleceğe doğru harika bir adım.”
Tabii ki, bu tarz malzemeler henüz gelişme aşamasında ve şüphesiz gelişmeye devam edecek. Ayrıca, tüm hayvan derilerinin biyolojik olarak parçalanabilir olmadığını da belirtmekte fayda var. Öte yandan, ister geri dönüşüm lifleri yoluyla isterse doğal otlatma gibi yenilenebilir tarım uygulamaları kullanılarak üretilmiş liflerin tedarik edilmesi yoluyla olsun, hayvan bazlı malzemeleri daha sürdürülebilir hale getirmek için artan çabalar da söz konusu. Amazon'da derinin ormansızlaşmaya neden olduğunu ortaya koyan raporda görüldüğü gibi, daha şeffaf bir tedarik zinciri oluşturmak çok önemli olacak.
The Sustainable Angle'ın kurucusu Nina Marenzi, "Önümüzdeki birkaç yıl içinde işlemeden izlenebilirliğe ve yüksek hayvan sağlığına kadar düzgün ilerleyen bir deri tedarik zincirine sahip olacaksınız." açıklamasında bulunuyor. “Gerçekten nasıl olumlu bir etkiye sahip olabileceğini düşünmeye başlıyoruz. Toprağı besleyen malzemelerimiz yok mu? Bunlar, üst toprak biyoçeşitliliğini artırmaya yardımcı oluyor mu? Buna baktığınızda, aslında bu malzemelere farklı bir yaklaşımınız var, derinin aslında oynayacağı bir rol var.”
Tabii ki, insanların vegan modayı seçmelerinin etik nedenleri ortada. Ancak çevresel bir bakış açısıyla, gezegen için gerçekten daha iyi olup olmadığı sorusuna gelince, şu anda siyah ve beyaz kadar net bir cevap vermek zor. Bu nedenle şu anda hem vegan hem de vegan olmayan malzemelerin mümkün olduğunca sürdürülebilir hale gelmesine odaklanılıyor. Marenzi, "Her iki tarafta da en iyi uygulamalarınız varsa, hayvanlardan yapılmış bir şeyi kullanmak isteyip istemediğiniz kişisel bir karar haline geliyor.” diye noktalıyor.