Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Andy Warhol’un bir döneme damgasını vuran Fabrika’sı bugün Tommy Hilfiger’a ilham oluyor. Farklı sektörlerden yetenekleri tek bir çatı altında bir araya getirmeye çalışan Amerikalı tasarımcı, hem fiziksel hem de dijital dünyanın kurallarına göre bu yarışta.
Jean-Michel Basquiat hakkında paylaşılanların çoğu sanatçıyla bir zamanlar tanışan ya da onunla vakit geçiren kişilerin anlattıklarından ibaretti. Ailesi ise bugüne kadar hep sessiz kalmayı ve onun eserlerini satmak yerine Jean-Michel Basquiat Estate’te tutmayı tercih etmişlerdi. Ta ki pandemiye kadar. Sanatçının kız kardeşleri Lisane Basquiat ile Jeanine Heriveaux, kapalı kapılar ardında yer alan eserleri New York’taki Starrett-Lehigh Binası’nda sergileme kararı aldılar. Daha önce hiç görülmemiş 200’den fazla eserin yer aldığı King Pleasure sergisi, sanatçı hakkında verdiği bilgilerle de insanı büyülüyor. Özellikle de Andy Warhol ile dostlukları... 1982 yılında sanat simsarı Bruno Bischofberger tarafından tanıştırılan ve kısa sürede çok güçlü bir ilişki kuran ikili bazen çok yakın iki dost, bazen ise baba-oğul gibilerdi. Onların Andy Warhol’un Fabrika’sında körüklenen bu sıra dışı dostlukları bugün hâlâ hayranlıkla anılıyor.
1974 yılında Union Square’den birkaç metre uzaklıkta eski bir şapka fabrikası içerisinde açılan Andy Warhol’un Fabrika’sı tarih boyunca sadece Basquiat’ya değil; Keith Haring, Debbie Harry, Paul Morrissey, Edie Sedgwick ve Tommy Hilfiger gibi birçok yaratıcı isme de ev sahipliği yaptı. New York’taki ofisinde bir araya geldiğimiz Tommy Hilfiger o günleri; “Andy birbirinden farklı isimleri tek bir çatı altında toplama yeteneğine sahipti. Modadan sanata, müzikten eğlenceye bir döneme damgasını vuran isimler Warhol tarafından resmedilmek için Fabrika’ya giderdi. Orayı ziyaret ettiğim ilk günü hayatım boyunca unutmayacağım. Yerde duran ıslak tablolar, atölyenin bir köşesinde eğlenen tanıdık simalar ve burada eğlenirken tanışıp birlikte çalışmaya karar veren genç yetenekler… İlk kez onun sayesinde moda ile sanatın bir araya gelebileceğini görmüştüm. Bu iki dünyanın bir araya geldiği zaman nasıl bir etki yaratabileceğini… O dönem yaşadığım şaşkınlık bugün yeni koleksiyonumu hazırlarken ilham kaynağım oldu. Çünkü içinde bulunduğumuz dönemde farklı yeteneklerin bir araya gelerek daha büyük bir güç yaratacağına inanıyorum” sözleriyle anlatıyor ve 2022 Sonbahar/Kış koleksiyonunu Andy Warhol’un onuruna hazırladığını açıklıyor.
New York Moda Haftası kapsamında Brooklyn’de, Manhattan manzarasına karşı gerçekleşen Tommy Factory defilesi tıpkı Warhol’un Fabrika’sı gibi moda, müzik, sanat ve eğlence dünyalarının geleceğini şekillendiren kreatif kişileri aynı çatı altında bir araya getirdi: “İsimleri seçerken hep ‘Andy bugün yaşasaydı kimle çalışırdı?’ diye düşünerek seçtim. Böylece ortaya oldukça çeşitli bir kadro çıktı. Sanatçı Mr. Brainwash’ın eserleri defile mekanının duvarlarını süslerken DJ kabininde Lady Drag Queen, sahnede ünlü davulcu Travis Baker ile sanatçı Jon Batiste karşınıza çıkıyor. Podyumda ise oldukça kapsayıcı bir kadro boy gösteriyor. Jalin Johnson, Lila Moss, Winnie Harlow, Alton Mason, Amelia Gray, Duckie Thot, Hari Nef, Julia Fox, Paloma Elsesser, Precoius Lee, Warhol’un sağ kolu Bob Colacello, Amerikalı sanatçı Donna Jordan ve daha fazlası… Gerçek hayat nasıl çeşitli bireylerden oluşuyorsa model kadrosunu da onlardan oluşturmaya çalıştık.” Uzun bir süredir dünyanın farklı yerlerinde defile yapan Hilfiger bu sezon markasını kurduğu şehre, New York’a geri dönüyor: “Warhol’dan aldığım ilhamla yeniden evimizdeyiz. Üstelik umduğumdan çok daha güzel bir enerjiyle. Şehre adım attığımdan bu yana farklı bir yaratıcı enerji beni etkisi altına alıyor. Bence her şey doğru zamanda doğru yerde olmakla ilgili. Şu anda da New York’ta olmamız lazımmış. Ayrıca Amerikalı markalara ve tasarımcılara destek olmak, onlara eğer isterlerse bu hayatta istedikleri her şeyi yapabileceklerini göstermek istedim. Tabii ki iyi bir ürün yaratıp tüketiciyi doğru bir şekilde tanırsanız… Geri dönmek güzel bir his.”
Bu defileyi özel kılanlar bu kadarla da sınırlı değil. Dijital dünyayı yakından takip eden tasarımcı, birçok teknolojik deneyimi de bu defileye entegre ediyor. Yeni nesil fotoğraf, video sanatçıları ve ressamlardan oluşan özel bir ekip etkinlik sırasında sanat yaratarak izleyicilerin saç, makyaj, ilk görünümler ve set tasarımı dâhil defilenin sahne arkası hazırlıklarına bakış sundu. Diğer yanda set tasarımcıları, rötuş sanatçıları, fotoğrafçılar ve grafiti sanatçıları gibi New York’lu yeteneklerin yarattığı içerikler, fiziksel setin bir parçası olarak defilede yer aldı ve Roblox’taki Tommy Play etkinliğinde canlı yayınlandı. Roblox ile işbirliğini; “Bu sezon üçüncü kere Roblox ile işbirliğine giriyoruz. Ancak bence bu en önemli işbirliklerimizden biri. Dünyanın farklı noktalarındaki milyonlarca oyun kullanıcısı bu program üzerinden New York’ta gerçekleşen defileyi izleyip modellerin giydiği kıyafetlerin dijital kopyalarını satına alma şansına sahip oluyor” sözleriyle anlatan Hilfiger, bu platformda Superplastic’in yıldız avatarları Janky, Guggimon ve Dayzee ile Çinli meta-insan influencer NOAH ile çalıştı.
Moda ile oyun işbirliklerinin sayısı her geçen gün artıyor ve Hilfiger da bunun öncüleri arasında. Sektörde bir ilk olarak fiziksel defile, Roblox ileri teknolojileri sayesinde özel olarak yaratılan bir podyum etkinliği kapsamında Roblox’ta canlı yayınlandı. Üstelik Warhol’un ikonik Silver Clouds eserinden ilham alan Mylar balonları, fondaki New York siluetinin önünde uçarken misafirlerin yarattığı balon enstalasyonları ve şehir görüntüleriyle Roblox tarafından oluşturulan artırılmış video remiksi, tüm ekranlarda tekrarlayan döngüyle oynatıldı. Tasarımcı bu defileyi “fijital bir deneyim” olarak tanımlıyor: “Daima geçmişten çok geleceğe bakmaya çalışıyorum. Yaptığım araştırmalar metaverse’de yaşayacağımızı gösteriyor. Ancak fiziksel dünyada da hayat devam ediyor. Bu nedenle yeni dünyaya uyum sağlamak adına hem dijital hem de fiziksel, yani fijital bir deneyim yaratmaya çalıştım. İçinde bulunduğumuz bu dönemde moda ile eğlence bir araya geliyor: Fashiontainment kelimesini bir yere not edin, ileride sık sık duyacaksınız.”
Her şey çok hızlı değişirken tüketiciler güncel ama aynı zamanda sürdürülebilir, klasik tasarımlar tercih etmeye başladı. Tommy Hilfiger da yeni koleksiyonunu bu doğrultuda hazırladığını belirtiyor: “Kimse artık bir kere giyip sonra atacağı ya da başkasına vereceği bir parça almak istemiyor. Kaliteli ve klasik parçalara yatırım yapmak tercihleri. Bu noktada markamızın kalite, fiyatlandırma, stil ve güncellik konusunda çok iyi konumlandığını düşünüyorum. Tommy Factory koleksiyonu ‘modern prep’ teması üstüne kuruldu. Arşivimizde dolaşarak 90’larda popüler olan parçaları bugüne yorumlayarak yeni Amerikan klasiklerini yaratmaya çalıştık. Ayrıca bir döneme damgasını vuran monogram koleksiyonumuza da yeniden hayat veriyoruz. Fergus Purcell imzasıyla birbirinden farklı monogram tasarımları öne çıkıyor. Ayrıca İngiliz tasarımcı Richard Quinn ile sınırları yıkan bir işbirliğiyle karşınıza çıkıyoruz. Çok yetenekli bir sanatçı ve tasarımcı. İkimiz de düşüncelerimizi ortaya koyarak tek bir ortak potada bunları eritmeye başladık. Bence şahane parçalar ortaya çıktı. Cesur pop renklerin çarpışması ve marka mirası klasiklerin yeni stilleri, bu sezonun tasarım kodlarını oluşturuyor.”
Sohbeti, ilham aldığı Warhol’un Fabrika’sı günlerinden bu yana sektörde neler değiştiğini sorarak sonlandırıyoruz: “Bir dünya düşünün: Gucci’nin sadece ayakkabı ile çanta, Louis Vuitton’ın valiz ile çanta, Balenciaga’nın sadece haute couture koleksiyonları hazırladığı; hızlı moda markalarının olmadığı; Amerika’da Halston, Oscar de la Renta, Ralph Lauren, Calvin Klein ve benim varlığımı gösterdiğim; İtalya’da Gianni Versace, Fendi kardeşler, Giorgio Armani’nin adını duyurmaya çalıştığı; Londra’da Burberry’nin trençkot sattığı… Özetle rekabetin olmadığı bir dünya düşünün. Bugün sadece kendi alanımızdaki markalarla değil Amazon, Zalando, T-Mall gibi mecralarla bile yarışıyoruz. Hem seçenekler çok fazla hem de tüketiciler sadece telefonlarını kullanarak istedikleri kıyafetleri oturdukları yerden alıyorlar. Bu nedenle günümüz tasarımcıların çok daha fazla çalışması, araştırma yapması, güncel kalması ama aynı zamanda da kaliteden ödün vermemesi gerekiyor. Tabii ki yeni nesil tüketicilerin markalardan beklentilerini de unutmamak lazım. Sürdürülebilir, kapsayıcı ve çeşitli olmak. Üstümüzde çok baskı var ama elimizden geleni yapıyoruz.”