Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İstanbul’un Doğu-Batı sentezi eşsiz kültürel mirası dünya modasına yön veriyor.
İstanbul, farklı kültürlerin geçiş noktası, tarihle modernliğin el ele yürüyerek ilerlediği eşi benzeri olmayan bir şehir... Sahip olduğu tüm güzelliklerin, özellikle de konu moda olduğunda, tasarımcıları derinden etkilediğini biliyoruz. Sanat tarihçisi ve tasarımcı Serdar Gülgün, yaptığımız söyleşide, İstanbul’un çok kültürlü estetik anlayışının tasarım için çok faydalı olduğunu söylüyor. “Çok kültürlülük sizi konfor alanınızdan çıkarır. Öyle ki standartların ötesinde kültürünüzün dışındaki pek çok şeyle ilgileniyorsunuz, görüyorsunuz ve bunlarla yaşamak için bir alan yaratıyorsunuz. Bu da tasarımı etkiliyor. Çok kültürlülüğün diğer bir faydası ise kendi kültürünüze daha objektif ve daha mukayeseli bakabiliyorsunuz. Başka kültürleri bilmek, kendi kültürünüzün nerede olduğunu anlamanız için çok önemli.”
İstanbul’un farklı kültürlerin buluşma noktası olarak tarihsel rolünün şehrin kimliğini ve yaratıcı yönünü derinden şekillendirdiğini söylemek mümkün. Avrupa ve Asya’nın kavşağında yer alan şehir, geçmişten itibaren sayısız medeniyetin buluşma noktası oldu. Bizans mimarisinin ihtişamından Osmanlı saraylarının zenginliğine ve Avrupa’nın çağdaş etkilerine kadar, İstanbul’un sanatsal ve kültürel manzarası, yüzyıllar süren tarihsel etkileşimden örülmüş zengin bir doku oluşturdu. Tasarımcı Zeynep Tosun, İstanbul’dan beslenen isimlerden bir diğeri. “İstanbul’un çok kültürlü yapısı, tasarımcı olarak beni derinden etkiliyor. Farklı kültürlerin ve tarihsel dokuların bu kadar iç içe geçtiği bir şehirde hem geleneksel hem de modern öğeleri bir araya getirmek mümkün oluyor. Koleksiyonlarımızda kültürel bir sentez oluşturmaya çalışıyoruz, özellikle couture koleksiyonlarımızda çok fazla el işi kullanıyoruz. Bunun için İstanbul harika bir cevher. Bu çeşitlilik, sürekli yenilikçi ve özgün tasarımlara imza atmamı sağlıyor. İstanbul eğer isterseniz size muhteşem bir ilham kaynağı olabilir.”
Bizans mozaikleri, Osmanlı işlemeleri ve Avrupa tasarım anlayışını harmanlayan bu eşsiz karışım İstanbul’la eş anlamlı sayılan melez bir tarzı doğurdu. Modada bu yansımalar, geleneksel desen ve tekniklerin şık, modern çizgilerle bir arada var olduğu canlı bir füzyon olarak ortaya çıkıyor. Serdar Gülgün’e göre, “Osmanlı döneminde moda esasında formdan ziyade desen üzerine kurulmuştu. Batı’yla mukayese edildiğinde; Batı’da kıyafetin kesimi ve strüktürü ön planda olup kumaş ikinci plandayken; Osmanlı’da kaftan, şalvar, iç gömlek gibi giyim öğelerinin kesimleri çok daha basic olup desenler ve kumaş kalitesi ön plandadır.”
Doğu ve Batı etkilerinin kusursuz birleşimi, yalnızca İstanbul’un kendine özgü estetiğini tanımlamakla kalmıyor, aynı zamanda onu küresel moda sahnesinde dinamik bir ilham kaynağı olarak farklılaştırıyor. Gülgün, “İstanbul her zaman çok kültürlü bir şehir oldu. İstanbul’daki bu kültürel kaynaşmanın moda trendlerini öncelikle desen olarak etkilediğini düşünüyorum. Senelerdir pek çok yabancı tasarımcı bu desenleri koleksiyonlarında kullanıyor. Örneğin ilk aklıma gelen çini desenleri. Öte yandan dikiş, kumaş dokuma teknikleri ve coğrafyamızın yarattığı -Batı’dan oldukça farklı- cesur renk kombinasyonları sınırların ötesinde Avrupalı’yı oldukça etkiliyor” diyor.
Şehrin modernliği kucaklarken aynı zamanda geçmişini onurlandırma yeteneği hem tarihsel hem de yenilikçi açıdan ileriye dönük bir moda anlayışının temelini oluşturuyor. Asırlık bir desenin son teknoloji bir üretimle modern bir tasarımda kullanıldığını görmenin veya geleneksel işçiliğin çağdaş stille buluştuğuna şahit olmanın oldukça büyülü bir yanı var. Öte yandan çok kültürlü estetiğe giderek daha fazla değer veren küresel moda ortamında İstanbul, sınırlarının çok ötesine geçen trendleri sessizce ama güçlü bir şekilde etkileyen bir yol gösterici olarak duruyor. Osmanlı motiflerini modern siluetlerle harmanlayan tasarımcılardan, asırlık teknikleri koruyan yerel zanaatkarlara kadar, İstanbul’un moda ortamı, geleneğin yeniliği besleyerek nasıl büyüyeceğine mükemmel bir örnek. Peki, bu şehrin çok kültürlü kimliğini dünyayı etkisi altına alan trendlerle bu kadar bütünleyici kılan şey nedir? Tasarımcılar sınırların ötesinde yankı uyandıran stiller yaratmak için İstanbul’un zengin mirasından nasıl yararlanıyor? Serdar Gülgün’e göre, İstanbul’daki kültürel kaynaşmadan ortaya çıkan pek çok trend ve teknik var. “Mesela Ermeni ve Eski Rum ustaların yaptığı kuyumculuk işleri, bugünün dünyasında Özbekler ve Türkmenler gibi Orta Asya toplumlarının İstanbul’a getirdiği suzaniler, ikatlar ve Afganların büyük ve etnik takılarını oldukça etkileyici buluyorum.” Zeynep Tosun’un bu konudaki görüşü ise İstanbul’un eşsiz kültürel karışımı, küresel moda trendlerini bilmeseniz de hem estetik hem de teknik açıdan çok etkilediği yönünde. “Şehrin Doğu ve Batı arasında bir köprü görevi görmesi, tüm dünyanın çok uzun zamandır beslendiği bir öğe. Bu tip karşıt sentezlerde kültürel zenginlik çok önemli, altı o kadar dolu ve meyvesi o kadar çok ki… İlgi çekici, yenilikçi… Hiç bitmeyen bir ilham kaynağı ve herkesin yorumu çok farklı, güzelliği de burada. Benim içinse gizli saklı yerleri keşfetme isteği, eşsiz bir hazine bulma ihtimali ve çok değerli zanaatkarlarla tanışma fırsatı... Gerçekten çok değerli bir şehir. Aramanız ve o cevheri ortaya çıkartmanız lazım.”
İstanbul sadece coğrafi olarak değil fikir, sanat ve elbette moda açısından da Avrupa ile Asya arasında bir köprü görevi görüyor. Geleneksel işçiliğin çağdaş tasarımla buluştuğu ve asırlık tekstillerin yarının trendlerine ilham verebileceğini kanıtlamış bir şehir. Şehrin moda sahnesi, her dönem dünyanın dikkatini çeken, çok kültürlü bir estetiğin sürekli geliştiği bir yer. İstanbul birçok açıdan bize modanın kültürel alışveriş için nasıl bir araç olabileceğini, farklı gelenekleri bir araya getirerek tamamen yeni bir şey oluşturabileceğini gösteriyor. Zeynep Tosun’a göre İstanbul’daki kültürel tarih modada birçok trendin parçası. “Özellikle kitch işlerde, oryantalizm ve modernizmin birleştiği işler ve trendler için harika bir ilham kaynağı. Geleneksel zanaatkarlıkla çağdaş tekniklerin buluştuğu bu trendler, etnik detaylarla minimalizmin bir arada kullanıldığı koleksiyonlar… Kısaca İstanbul, Doğu ve Batı sentezi olan moda trendlerinin başını çekiyor.”
Evet, İstanbullu tasarımcılar, şehrin zengin mirasını kutlayan ve çağdaş trendleri benimseyen koleksiyonlar hazırlayarak Doğu ve Batı moda etkileri arasındaki uçurumun kapatılmasında önemli bir rol oynuyor. Serdar Gülgün, Bora Aksu, Emre Erdemoğlu, Zeynep Tosun, Raisa&Vanessa, Dice Kayek, Özgür Masur, Gül Ağış gibi tasarımcılar, geleneksel Türk unsurlarını modern tasarım ilkeleriyle birleştirme yetenekleriyle öne çıkan isimlerden sadece bazıları. Bu tasarımcılar ve markalar yalnızca yerel moda ortamını şekillendirmekle kalmıyor, aynı zamanda İstanbul’un uluslararası sahnedeki varlığını da ileri taşıyor. Koleksiyonlarına tarihi ve modern etkilerin benzersiz bir karışımını katarak, İstanbul’u canlı ve etkili bir moda başkenti olarak konumlandıran daha geniş bir anlatıya katkıda bulunuyorlar. Çalışmaları, İstanbul’un kültürel mirasını onurlandırırken küresel moda diyaloglarını benimseme ve böylece şehrin moda kimliğini dünya çapında tanıtma becerisini vurguluyor.
Öte yandan İstanbul’un moda başkenti statüsünü sağlamlaştırma yolculuğu hem zorlukları hem de fırsatları beraberinde getiriyor. Önemli zorluklardan biri, zengin kültürel mirasını küresel moda trendlerinin talepleriyle dengelemek. Şehir, modern estetiği bütünleştirirken benzersiz kültürel kimliğini kaybetme riskiyle de karşı karşıya. Tasarımcılar ve markalar, çalışmalarının uluslararası bir izleyici kitlesine hitap ederken aynı zamanda İstanbul’un kendine özgü mirasını yansıtmasını sağlayarak bu hassas dengeyi korumalı. Bu zorluklara rağmen İstanbul önemli fırsatlarla da karşı karşıya. Farklı etkilerinden yararlanarak yenilikçiliği teşvik etmeye ve küresel moda sahnesine yeni bakış açıları sunmaya devam edecek. Zeynep Tosun’a göre modada çok kültürlü estetiğin geleceği, çeşitlilik ve özgünlüğe olan talebin artmasıyla daha da güçlenecek, özgün olan yine kazanacak. “İstanbul, kültürel bir köprü olarak bu süreçte önemli bir rol oynamaya devam edecek. Sonuçta yüzyılların verdiği bir sentez bu. Doğu’nun zengin mirası ile Batı’nın modern trendlerinin birleştiği bir şehir burası…”
Fırsatlar, şehrin moda dünyasındaki görünürlüğünü ve nüfuzunu artırabilecek uluslararası işbirliklerinin geliştirilmesinde yatıyor. Stratejik ortaklıklar ve yenilikçi projeler aracılığıyla İstanbul, geleneksel işçiliği çağdaş tasarımla birleştirme yeteneğini sergileyebilir, canlı ve dinamik bir moda merkezi olarak rolünü gelecekte daha da güçlendirebilir.