Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Karanlık duygularla bağdaştırılan siyah, gerçekten bu kadar karamsar mı? Belki de ondan vazgeçemiyor olmamızın sebebi pratikliğinin ve kusur kapatma kabiliyetinin çok daha ötesinde… Ne de olsa siyah hepimizin konfor alanının merkezinde.
Epey renkli görmeye alışkın olduğumuz Demna Gvasalia imzalı Balenciaga’nın kadın ve erkek görünümlerini bir arada sunan podyumda yüz görünümün elli dördü baştan aşağı siyaha boyalıydı. Sadece kadın koleksiyonunu gösteren Dolce & Gabbana’daysa bu oran yüzde 40’ı aştı. Valentino defilesini yirmi beş siyah siluetle açarken, Etro kapanışı birbirinin neredeyse aynısı yirmi sekiz siyah paltoyu taşıyan modellerle yaptı. Kısacası pastelinden neonuna, her klasmandan renge doyduğumuz sezonların ardından siyah arayı fazla açmadı.
Givenchy
Yukarıda bahsettiğimiz referanslar, 2020 Sonbahar/Kış sezonunda podyumunu karartan; normalde renklerle arasını iyi tutan büyük modaevlerinden sadece birkaçı. Hatta VogueRunway yazarlarından Nicole Phelps “Sadece Paris Moda Haftası’nda bile kaç markanın tamamen siyah kombinasyonlarla açtığını tahmin edemezsiniz” diyor. Siyah, sezonda hakim akımlar her ne olursa olsun fanatikleri tarafından takıntı haline gelebilen, diğerleri tarafından ise gardıroplarda mutlaka kendine yer edinmiş bir renk. Kurtarıcı, risksiz ve kusurları kapatıcı oluşu, aşina olduğumuz tercih sebeplerinden. Örneğin; spagetti askılı, doğru kesimli maksi bir siyah elbiseyi onlarca etkinlikte giyebilirsiniz. Hem şık görünmeyi garanti altına alır, hem de fuşya, kırmızı ya da sarı gibi alternatiflerinin aksine akılda daha az kalacağı için aynı parçayı art arda giydiğiniz pek de kolay hatırlanmaz. Ya da siyah bir takımı ele alalım. İster sokağa ister bir partiye giyin. Asla “overdressed” (gereğinden fazla süslenmiş) ya da “underdressed” (özensizce giyinmiş) olmazsınız. Peki, birçok kültürde yasla, hastalıkla, ölümle ve kötümser hislerle özdeşleştirilen bu rengi stilimize tutkuyla adapte etmemizin sebebi nedir? Kara sevda, risksizlik ve fonksiyonellikten öte sebeplerden doğuyor, besleniyor olamaz mı?
Uzman Klinik Psikolog Sinem Pirinalı, renklere addedilen anlam ve hislerin doğuştan gelmediğini, tecrübelerle şekillendiğini söylüyor. Renklerin zihinlerimizdeki çağrışımlarında cinsiyet, yaş, kültür, coğrafya ve sektör gibi faktörlerin etkisi olduğunu ekliyor: “Mesela sarı kimi kültür ve sektörlerde neşe, umut, iyimserlik kavramlarını canlandırırken, kimilerinde boşluk, açgözlülük ve sahtekarlık duygularını uyandırıyor.”
Fendi
Bu bakış açısıyla siyahı tekrar mercek altına almak mümkün. Moda endüstrisinde zarafet, şıklık, sofistike bir tavır ve kimi zaman karizmayla bağdaştırılan siyaha bu anlamı yüklemeye ne zaman başladık? Moda tarihi kitaplarından hatırlayabileceğimiz; moda sahnesini bu denli etkileyen belki de en iddialı örnek, 1920’lerde Coco Chanel ve bir diğer Fransız tasarımcı Jean Patou tarafından tasarlanan Little Black Dress yani “Küçük Siyah Elbise”. Moda sözlüğümüze giren bu terim, yalın, karakterli, rafine kesimli, kullanışlı ve rahat siyah elbiseler için kullanılıyor. Tasarlandığı dönemde devrim yaratan bu parça, günümüzde siyah tasarımlara dair beslediğimiz motivasyonun kaynağı olabilir. Hatta biraz ileriye gittiğimizde, Christian Dior’un 1952 Kış Koleksiyonu için “Yeni Siluet” prensibiyle tasarladığı yakası fular detaylı palto elbisesi ve Cristóbal Balenciaga’nın 1967’de sunduğu “Zarf Elbise”si de siyah giyme güdümüzün temellerini atan kuvvetli unsurlardan. Öyle ki bu parçalar nesilden nesile aktarılıyor, onlarla ilişkilendirilen sıfatlar ve zihinde yaratılan algılar moda sahnesinde de bir miras gibi yeni marka ve sezonlara devrediliyor.
Alexander McQueen
Şimdi de günümüze gelelim. İlham veren tarihi referansları takip eden tasarımlar Valentino, Alexander McQueen ve Givenchy podyumlarından geldi. Pierpaolo Piccioli imzalı Valentino’da Mariacarla Boscono’nun giydiği bol kesim pantolon, vücuda oturan straples üst, deri eldivenler, soyut bir gül formunda deri el çantası ve kalın tabanlı botlarla eşleştirilmiş. Söylemeye gerek var mı? Hepsi siyah! Yalınlığıyla farklılaşan görünümün alametifarikası, kalıbının kusursuzluğu. İngiliz tasarımcı Clare Waight Keller’ın Givenchy için hazırladığı son koleksiyon olan 2020 Sonbahar/Kış koleksiyonunda da defilenin açılış görünümü, model Fran Summers’ın giydiği derin yırtmaçlı anvelop midi etek, balıkçı yaka triko, göğüs hattına kadar inen kolye ve modelin yüzünü kapatan XL şapkadan oluşuyordu. Bu teatral görünüm, bakanda sahip olma isteğini şiddetle uyandırıyor. Son örneğimiz ise Alexander McQueen’den. Kalıp ve kesimlerle oynamada usta olan kreatif direktör Sarah Burton, dehasını koleksiyonunun en maskülen görünümlerinden biri olan siyah takımda da konuşturmuş. Çift klapalı blazer ceket, alt saten katmandaki düğmeyle ilikleniyor, üstteki klapa ceketin ana bölümüne monte edilerek pensle cep bölümünde buluşuyor. Boru paça pantolon ise, bu bele oturan karmaşık ama estetik ceketin mükemmel tamamlayıcısı.
Yüksek modaevlerinin podyumlarında bir trend olarak sunulmadığı zamanlarda bile her gardıropta kendine yer bulan siyah, 2020 Sonbahar/Kış sezonunda sıcak bir trend olmanın rüzgarını da arkasına aldı. Üstelik moda akımlarının popülerleşmesi belli bir süre alırken, o hiç beklemediğimiz bir anda zirveden giriş yaptı. Sıra –eğer ki hâlâ varsa– kafanızdaki önyargıları kırmaya, bu rengi kötümserlikle özdeşleştirmekten vazgeçmeye geldi. Eğer ki tasarım özgünce kurgulanmış, kusursuzca dikilmiş ve doğru aksesuarlarla eşleştirilmişse, karşıya ve kendinize yansıtacaklarınız zarafet ve karakter olacaktır.