Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Dice Kayek markasının kurucuları Ayşe ve Ece Ege, 2021 Sonbahar/Kış koleksiyonun Pera Palace Oteli’nde çekilen tanıtım filmini ve hazırlık sürecini anlatıyor.
Selma Ergeç, Candan Erçetin ve Ahu Yağtu gibi isimleri bir araya getiren Dice Kayek’in 2021 Sonbahar/Kış koleksiyonu tanıtım filmi, esinlendiği Doğu Ekspresi’nde Cinayet kitabındaki gibi merak uyandırıyor. Koleksiyon parçaları ve filmin esrarengiz ruhunun, Dice Kayek detaylarıyla buluşması sonucu ortaya çıkan başarılı işin perde arkasını Ayşe ve Ece Ege’den öğreniyoruz.
2021 Sonbahar/Kış koleksiyonun arkasında nasıl bir hikâye var?
Dice Kayek 2021 Sonbahar/Kış Koleksiyonu’nu post-romantizm üzerine yüz yılın özgün referanslarıyla harmanlayarak Dice Kayek’in imza dokunuşları eşliğinde sunduk. Bu sunuşu da Agatha Christie’nin “Doğu Ekspresi’nde Cinayet” romanından esinlenerek, cinayete konu olan Pera Palace Oteli’nde çektiğimiz film eşliğindeki bir tanıtımla gerçekleştirdik.
Koleksiyonun kısa film tadındaki tanıtımı gerçekten hayranlık uyandırıcı. Peki, böyle bir işe imza atma fikri nasıl ortaya çıktı?
Pandemi boyunca İstanbul’daydık, bu süreçte son iki sezondur dijital olarak gerçekleşen Paris Moda Haftası için zaten İstanbul’un farklı yerlerinde moda filmleri çektik. Bu sefer çok farklı bir konudan, Agatha Christie’nin Doğu Ekspresi’nde Cinayet romanından ilham alarak bir senaryo kaleme aldık. Çekimleri de romana konu olan Pera Palace Oteli’nde, romanın modern zamana uyarlanmış haliyle hayata geçirdik.
Bu kısa filmde kimler yer alıyor ve onların bu projeye dahil oluşu nasıl gerçekleşti?
Bu filmde bizi kırmayan dostlarımız, arkadaşlarımız, Selma Ergeç, Ahu Yağtu, Candan Erçetin, Hatice Aslan, Burak Hakkı gibi isimler yer aldı. Hepsine tekrar tekrar teşekkürlerimizi iletmek istiyoruz, çünkü her biri çok yoğun olmalarına rağmen projemizde yer almayı kabul ettiler.
Tıpkı tanıtım filmindeki gibi koleksiyonun da gizemli ve gösterişli bir ruhu mu var?
Evet, elbette. Çünkü post-romantizm yaklaşımını özgün referanslarla sunmaya çalıştık ve işin içine Dice Kayek’e özgü dokunuşlar da eklenince böyle bir ruh ortaya çıktı.
Peki Dice Kayek’in zamansız duruşunu bu koleksiyonda hangi parçalarla yansıtmayı tercih ettiniz?
Her koleksiyonda olduğu gibi Dice Kayek’in imzası haline gelen elbiseleri, koleksiyonun zamansız duruşunu simgeliyor.
Hem koleksiyonla hem de filmle ilgili sizi en heyecanlandıran şeyler nelerdi?
Koleksiyonu ve sonrasında da filmi hazırlarken ilham kaynağımız olan Agatha Christie'nin Doğu Ekspresi'nde Cinayet romanındaki Pera Palace Oteli, romanın bir kısmının geçtiği ve hatta Agatha Christie’nin otelde kalarak romanı tamamladığı bir mekan. İstanbul’un ve bu bölgenin ilk otellerinden biri olan Pera Palace, son derece amblematik olmasının yanı sıra bizim de küçüklüğümüzden beri akşamüstleri veya hafta sonları vakit geçirmeyi çok sevdiğimiz bir yer. Dolayısıyla koleksiyon ve film için, romanın çağdaş bir uygulaması diyebiliriz.
Koleksiyonun hazırlık sürecinden de biraz bahsedebilir misiniz? Size neler ilham kaynağı oldu bu aşamada?
Benim en büyük ilham alma noktam mimarlık ve mimaridir. Yaklaşık 30 sene önce bu markayı kurduğumuzdan beri böyle… Baktığınız zaman Dice Kayek elbiselerinin geometrik ve mimari temellere oturan bir kalıbı var. Elbiselerde zamanın duygusuyla renkler, uzunluklar veya volümler değişir ama her zaman o mimari yapı sabit kalır. Bir de elbiselere her zaman için insanlardan, dünyanın çeşitli kültürlerinden veya ülkelerden esinlenmeler yansır. İnsanlar beni çok etkiler, dünya üzerindeki ülkeler ve değişik kültürler de birer ilham kaynağıdır. Örneğin Paris; çok, çok güzel bir şehir, biraz karamsar ama dingin, sakin ve duygusal… İstanbul; çekici bir kaosa sahip, çok yaratıcı, insanı motive eden bir ruhu var. Bu iki şehrin karakteristik özelliklerinin karışımı zaten Dice Kayek'in de ana olgularından biri.
Pandemi sürecinde böylesine başarılı bir koleksiyon ortaya koyma noktasında sizi en çok neler teşvik etti ya da zorladı?
Pandemi süreci, bizleri biraz daha sakinleşmeye, hatta daha dingin olmaya zorlarken bir yandan da bu karamsar süreçte daha yaratıcı, renkli ve pozitif enerji veren tasarımlar yapmaya teşvik etti.
Giderek daha da dijitalleşen dünyada Dice Kayek nasıl bir duruş sergiliyor?
Dice Kayek olarak uzun süre önce fiziksel defile yapmayı bıraktık. Çünkü aylarca süren inanılmaz bir çalışma sonucunda, sadece birkaç dakikalık büyük bir maliyeti olan defile yapmak yerine, dijital olarak sunumlar yapıp, daha büyük kitlelere zaman kısıtlaması olmadan ulaşmaya karar vermiştik. Hatta bu strateji eşliğinde 2013’te ilk moda filmleriniz “Noir” ve “Pearl” ile 2014 İlkbahar/Yaz koleksiyonunu iki ayrı filmle Paris’te Grand Palais’nin sinema bölümünde göstermiştik. 2013 yılından beri de koleksiyonlarımızı filmler veya farklı dijital içeriklerle tanıtmaya devam ediyoruz. Dice Kayek, yine bu ilkeyle dijitalleşen dünyada farklı içerikler üretmeye, moda filmleriyle koleksiyon tanıtımlarına ve kreatif iş birliklerine devam edecek.