Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Phoebe Philo, “Collection D” koleksiyonu ile gelecek yılın başında ne giyeceğimiz konusunda herkesten önce konuşmaya başlamış durumda ve modaya biraz eğlence katma çağrısı yapıyor.
Phoebe Philo’nun Collection D adlı yeni koleksiyonu, gelecek Şubat ayında mağazalarda ve çevrimiçi olarak satışa sunulacak. Bu tarih, Eylül ve Ekim aylarında tanıtılacak olan 2026 İlkbahar/Yaz koleksiyonlarının satışa çıkacağı dönemle örtüşüyor ki bu sezon, neredeyse bir düzine yeni yaratıcı direktör, kendi markaları için kadın giyimi vizyonlarını ilk kez sergileyecek. Bu kadar çok tasarımcının çıkış yapacağı ve lüks modanın yavaşlayan temposu içinde bu yeniden lansmanların büyük önem taşıdığı bir dönemde, 2026 İlkbahar/Yaz sezonunun bir dönüm noktası olması kaçınılmaz. En azından umut bu yönde.
Phoebe Philo’nun kendisi de moda dünyasındaki bu tür dönüm noktalarından birinden sorumluydu; zira 2010 civarında Celine için hazırladığı ilk defilesi, bir nesil kadını yetişkin minimalizmine yönlendirmişti. Bugün ise kendi markasını başlatmasının üzerinden neredeyse iki yıl geçti ki bu, yeni isimlerin gelişmesini ikinci plana atıp eski markaları yaşatmaya odaklanan bir sektörde nadir görülen bir durum. Philo hâlâ işleri farklı yapmaya kararlı. Eski yardımcıları Matthieu Blazy ve Michael Rider, Paris Moda Haftası takviminde sırasıyla Chanel ve Celine için yer alacak, ancak Philo şimdilik podyumdan uzak durmayı sürdürüyor.
Aslında Philo, sezonluk koleksiyon fikrini tamamen reddediyor ve bunun yerine üzerine inşa edilebilen bir stil yaklaşımı benimsiyor. Yine de bu Temmuz sonu tanıtımıyla, gelecek yılın başında ne giyeceğimiz konusunda herkesten önce konuşmaya başlamış durumda ve modaya biraz eğlence katma çağrısı yapıyor.
“Sugar tops” (şeker üstler) adını verdiği parçalar, kenarları kalın dolgulu fırfırlarla süslenmiş gömlek ve yeleklerden oluşuyor. Şekil olarak zarif, ancak hem dikilmeden önce hem de sonra yıkanan ipek saten kumaştan yapıldıkları için gardırobun eskimeyen hazineleri gibi kullanıldıkça güzelleşen bir hava taşıyorlar. Ayrıca, kahverengi-sarı desenli şönil bir tulum (ve uyumlu kedi kulaklı başlık) da var; bir çocuğun kostümünden fırlamış gibi neşeli ve masum ama aynı zamanda giyimi kolay ve dikkat çekici bir parça.
Koleksiyonun diğer bölümlerinde ise kutu formlu oversize tişört elbiseler, piyasadaki en sıradışı pantolonlardan bazılarıyla tezat oluşturuyor: tüy işlemeli jarse pantolonlar ve canlı kıvrımlar halinde elle fırçalanmış tüylü pembe viskon kumaştan yapılmışlar. Philo’nun"train top"u (uzun kuyruklu üstü), ister tek omuza atılmış ister gece elbisesi gibi uzun arkası açık olsun, göz alıcı bir parça olacak; çift taraflı kullanılabilmesi de artı puan.
Yeni koleksiyonun büyük kısmı eğlenceli bir havaya sahip olsa da işlevselliğe yapılan göndermeler de yok değil. Örneğin ayarlanabilir (yani çıkarılabilir) yaka ve manşetlere sahip gömlekler gibi. Ve elbette şıklık konusunda da oldukça ciddi; küçültülmüş bomber ceket (altına giyilen peplumlu, dar kesim bir blazer’la birlikte) ya da güçlü dik yakasıyla mimari bir forma sahip olan Swathe gibi deri ceket çeşitlerine bakmak yeterli.
Bazı özel ayakkabıların fark yaratmasını sağlayan şey genelde eksantriklik ile günlük giyilebilirliğin dengeli birleşimi olur. Bu sezonun adayları arasında, neredeyse gizlenmiş mini topuklara sahip, sağlam ve kayışlı deri sandaletler yer alıyor. 2026’da açılması planlanan ilk Phoebe Philo mağazasını Londra’da mutlaka uğranması gereken bir moda durağına dönüştürecek modellerden biri de bu. Onlar sizi giyen türden ayakkabılar ama o kadar iyiler ki, buna razı oluyorsunuz.