Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Mükemmel sizin için nedir? Pürüzsüz bir cilt, belirgin karın kasları veya üzerinde tek kırışığı bile olmayan bir elbise mi? Yoksa ulaşılması mümkün olmayan ama kapitalizmin bize vaat ettiği, sonu hayal kırıklığı olan bir tuzak mı?
Mükemmeliyetçilik sadece iş görüşmelerinde işvereni etkilemek için “zayıf noktalarımızdan biri” olarak saydığımız bir kavramdan ibaret değil. Bu kavram, Google’da arattığınızda karşınıza psikoloji makalelerini çıkaracak obsesif bir bozukluk olabilir.
Kusursuzluk, tüketim dünyasında ulaşılamayacak standartları yücelten bir tuzaktır. Tüketicileri bu tuzağa düşürmenin en kolay yolu ise dış görünüşlerini kullanmak. Şirketler, ulaşılması oldukça güç güzellik standartlarıyla tüketicileri yetersiz hissettiriyor, kapitalizm tarafından belirlenmiş bir ideale koşturuyor. Merkezine görselliği koyan moda sektörü ise, maalesef bu standartların en belirgin olduğu sektörlerden biri.
Moda, sadece kullanışlı ve giyilebilir kıyafetler yapan bir sektör değil. Moda, giydiklerimiz yoluyla bizi bir hayale, bir fanteziye sokan bir sanat dalı. Tüketicilerin modanın yarattığı hayal dünyasında var olma arzusu da modayı en çekici kılan unsurlardan biri. Bu hayal dünyasında var olanlar ise medyanın da etkisiyle bize kusursuz olarak yansıtılıyor ve bu dünyanın sıkı kapılarını aralamanın tek yolunun o kusursuzluğa erişmek olduğu ima ediliyor.
Modanın fantezi dünyası yıllardır belirli standartları kusursuzlaştırdı. Bunların en başında güzellik standartları geliyor. Kapitalizmin merkezi Batı dünyasını baz alan moda sektörü, dünyanın geri kalanını Batı insanının vücut ölçülerini ve fiziksel karakteristiklerini yücelterek yok saydı.
Bunun akla gelen ilk örneği Victoria’s Secret olmalı. Amerikalı iç çamaşırı markası, herkesin bildiği gibi “Victoria’s Secret Melekleri” olarak bilinen modelleriyle meşhur. Oldukça ince, uzun ve kıvrımlı bu modeller geçtiğimiz son 20 yılda ideal görünüme sahip “tanrıçalar” hâline geldi. Ne yazık ki içinde Vogue, Elle, The Independent gibi prestijli yayınların bulunduğu birçok dergi ve gazete, Victoria’s Secret modeli olmak için yapılması gereken diyetleri ve egzersizleri paylaştı yıllarca. Ulaşılması oldukça zor olan bu vücut tipi idealize edildi. The Globe’a konuşan New York merkezli nöropsikolojist Sanam Hafeez; “Victoria’s Secret modeli görünümü, ortalama bir kadın için elde edilemez bir görünüş. Çoğu model 1.75’in üzerinde ve 54 kilonun altında; oldukça uzun bacakları, bir o kadar ince belleri ve çoğunlukla estetikle büyütülmüş göğüsleri var” diye açıklıyor. Amerika’daki ortalama kadın bedeni 48 - 50 iken, bir Victoria’s Secret modelinin ortalama bedeni 36.
Kusursuz olarak lanse edilen ve geçtiğimiz yıllarda bir milyar kez izlenen Victoria’s Secret şovu, bazı izleyiciler için artık keyifli bir şov olmaktansa bir stres unsuru hâline geldi. Victoria’s Secret ve benzeri markaların standartları sonucunda estetik operasyonlara talep gittikçe yükseldi. Boston Üniversitesi’nin araştırmasına göre bu ulaşılması neredeyse imkansız standartların sonucunda Amerikalı kadınların geçirdiği kalça kaldırma operasyonları yüzde 256 arttı. Bu alarm verici etkinin üzerine hayli tepki alan Victoria’s Secret, yön değiştirerek pazarlama stratejisini yenilemeye gitti. Daha kapsayıcı modeller kullanmaya başlayan marka, dersini almış gibi görünüyor.
Ulaşılması oldukça zor olan bu “mükemmel” vücut standartları sadece tek markaya özgü değil tabii ki. Çoğu moda markalarının defilelerinde ve reklam kampanyalarında bu standartlar dışında modeller görmek çok da mümkün değil. Estetik dışında kullanılan zayıflama hapları, ardı arkası kesilmeyen yeni trend diyetler, detokslar ve daha nicesi hep bize aşılanan kusursuz vücudu vaat eden para tuzakları. Bize kusursuz vücudu vaat eden şirketler paraya para demezken, gittikçe daha çok kişi bunlardan etkileniyor. TechNavio’nun araştırmasına göre selülit karşıtı ürünler pazarının 2026’da 2021’e kıyasla 437,37 milyon dolar artması bekleniyor.
Vücut ölçüleri dışında “kusursuz” yüz arayışı da çağımızın vebalarından. Dolgun dudaklar, hokka burun, kalın kaşlar, çıkık elmacık kemikleri ve ince uzun bir çene. Ve tabii ki kırışıklık olmayan bir cilt. Dışarı çıktığınızda bu saydıklarımdan her birine sahip kaç kişi görüyorsunuz? Bu sayı gittikçe artıyor, çünkü estetik operasyonlar hiç olmadığı kadar kolay, yüzünü belirli bir standarda uydurmaya çalışan sayısı ise hiç olmadığı kadar fazla. Uluslararası Estetik Kurulu’nun (ISAPS) raporuna göre Türkiye, dünyada estetik operasyonlarda beşinci sırada gelirken, estetik operasyonlar tüm dünyada yükselişte. Son rapora göre estetik operasyonlar 2021 yılında 2020’ye göre yüzde 19,3’e yükseldi.
Yüze yapılan estetik operasyonların sebebi ise yine güzellik standartları. Araştırmalara göre yakın çevremiz bizi güzellik standartları açısından en çok etkileyen iki faktörden biri. Yüzlerine estetik dokunuşta bulunan Z kuşağının yüzde 45’i yakın çevresinden etkileniyor. Bizi aynı oranda etkileyen diğer faktör ise sosyal medyada sıklıkla karşımıza çıkan influencer’lar. Morning Consult’ın araştırmasına göre yüzde 54’ünün günde ortalama dört saat geçirdiği sosyal medya, modanın ulaşılması oldukça zor standartlarını yansıtan influencer’larla dolu. Masal gibi hayatları ve “kusursuz” görünümleriyle istemeden de olsa ekran başındaki bizleri karşılaştırma yapma tuzağına düşüren influencer’ların sosyal medyada gösterdiklerinin gerçeği yansıtmadığını kendimize hatırlatmamız gerek. Çoğu zaman photoshop’lu, estetikli ve filtrelenmiş bu resimler bize kendimizi yetersiz hissettiriyor ve onlara benzemek için estetik gibi çeşitli yollara başvurmaya itiyor. Snapchat uygulamasında çıkan ve şimdilerde Instagram ve TikTok’ta oldukça popüler olan filtreler ise yüz estetiklerinin bir diğer sebebi. Başta eğlenceli ve farklı görünen filtreler Z kuşağının yüzde 41’inin estetik operasyonlara başvurmasına yol açıyor.
Öte yandan yeni nesil, modanın kusursuzluk sevdasına meydan da okuyor. Defilelerde hiç görmediğimiz kadar büyük veya ara beden mankenler görüyor, üzerinde leke veya çil olan yüzleri benimsemeye başlıyoruz. Kanadalı model Winnie Harlow, vitiligo hastalığının sonucu olarak yüzündeki lekelerle moda dünyasında devrim yaratan isimlerden biri. Sports Illustrated gibi modanın kusursuzluk standartlarını hissettiren dergiler bile Harlow’u kapak modeli olarak tercih etti. Sinéad O’Dwyer gibi yeni nesil moda markaları ise, defilelerde tercih ettikleri modellerde standartlara meydan okuyor. 2023 İlkbahar/Yaz defilesinde ara beden, büyük beden ve yürüme engelli modellere yer veren O’Dwyer, giysilerinin her beden üzerinde güzel durabileceğini kanıtlıyor.
Peki, kusursuz görünüm bu kadar keskin kalıplar içindeyse, hiç değişmemesi, hep aynı kalıplar içinde olması gerekmez mi? Oysaki güzellik standartları yıllar içerisinde sıklıkla değişiyor. Kate Moss’un 90’lı yıllarda yükselişe geçtiği yıllarda Moss’un vücut ölçülerinin tanrısal ve ideal görüldüğü dönemlerde anoreksiya artarken, Kim Kardashian’ın idolleştirildiği 2000’li yıllarda ise kalça kaldırma ameliyatları uçuşa geçti. Bu durumda kulağa tek bir soru geliyor: Kate Moss’un ince fiziği kusursuzsa, bu Kim Kardashian’ın kıvrımlarını “kusur” yapmaz mı?
“Dergi kapağında gördüğünüz modeller bile dergi kapağındaki gibi görünmüyor” sözünü yüksek olasılıkla duymuşsunuzdur. Belirli bir sistem tarafından yıllar önce oluşturulmuş bir düzende neden kendimizi yetersiz hissediyoruz? Bize dayatılan bu kusursuzluk kavramı neden bizi kendimizi beğenmemeye, başkası gibi olmaya çalışmaya itiyor? Kusursuz tek bir görünüşse, herkesin kusursuz olduğu dünyada birbirimizden ne farkımız kalır?