Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Rafine, renkli, orantılı ama biraz da aklı havada... İskandinav modası beklenmedik çıkışını sürdürüyor.
Modanın başkentleri olarak Milano, Londra ve New York’u kabul ederiz. Lakin Kuzey Avrupa’dan yüksek modaya yükselen bir ışık kendini bu as kadroya çoktan kabul ettirmiş gibi görünüyor. Danimarka’nın başkenti Kopenhag, İskandinavya’dan tüm dünyaya bir inovasyon, sürdürülebilirlik ve tasarım felsefesini başarıyla yansıtıyor. İskandinav modası; minimal ama çarpıcı tasarımları, sürdürülebilirlik konusundaki duruşu ve sokaklardan yüksek modaya uzanan kapsayıcı stiliyle, moda dünyasında sürekli pozitif yönde ilerleme gerçekleştiriyor. İskandinav modasını anlayabilmek için, onun arkasındaki yaşam gustosunu kavramak gerekiyor. Kuzey ülkelerinde moda, bir tüketim çılgınlığına kucak açmak veya bunu gösteriş aracına çevirmek yerine; toplumsal değerlerin, yaşam tarzının ve dünya görüşünün dışavurumunu önemsiyor. Yalınlık, işlevsellik, doğaya hürmet, toplumsal etik gibi değerler aynı zamanda modaya ve tasarımcıların yaratımlarına ilham kaynağı oluyor.
Örneğin İsveççe ne az ne de çok, kararında anlamına gelen lagom kelimesi, kuzey modasının perspektifini tüm detaylarıyla yansıtıyor. Aynı zamanda hızlı tüketim eğilimi yerine, her bir parçanın uzun yıllar giyilebilecek olması fikri baskın geliyor. İsveçli Toteme’in abartılı lüks yerine kaliteli ve yeterli olana yatırım yapma vizyonu, trendlerden ziyade zamansız tasarımlara odaklanması bu kelimenin anlamını yeterince karşılıyor. Öte yandan COS’un hiçbir zaman bozulmayan şık ve temiz terzilik çizgisi İsveç modasının bir diğer başarısı.
Acne Studios 2025-26 Sonbahar/Kış, Vogue Runway
İsveç modasını irdelerken medar-ı iftiharları Acne Studios’dan bahsetmeden olmaz. Tasarımcı Jonny Johansson tarafından 1996 yılında Stockholm’de kurulan kült marka, avangard olanı giyilebilir şekilde sunma meziyeti ile yüksek modada önemli bir pozisyona ulaştı. Jonny Johansson, verdiği bir röportajda Acne Studios’un çıkış hikayesini “Başladığımızda bir sokak giyim veya hazır giyim markası olmak istediğimizi hiç söylemedik, sadece moda yapmak istediğimizi söyledik. Daha çok şöyleydi: Bugün dünyadaki insanlar için en önemli giysi nedir? Çünkü gerçekten güncel olmak istedik” sözleriyle özetliyor. Hayal gücü geniş denimleri, yüksek işçilikli derileri, devasa logolu atkıları, bazen zarif bazen isyankar elbiseleri ve sanata bağlılığıyla Acne Studios bir moda markası olmanın ötesinde moda severlere bir kültür sunuyor.
Danimarka’nın meşhur huzur ve sıcaklık odaklı hygge felsefesi de İskandinav modasının rotasında etkisini gösterir. Gündüzden geceye konforu sağlayan rahat kesimler, yumuşak dokular, akıp giden doğal kumaşlar birçok tasarımda karşımıza çıkıyor. Toplumsal eşitlik ve kapsayıcılık konusunda öncü olan bu toplum, kişisel huzura yaklaşımı modaya da yansıtmayı ihmal etmiyor. Cinsiyetsiz tasarımlar, her bedene uyan çeşitlilik, modanın yaşsız olması giyilebilir parçalar üzerinden yansıtılıyor. Kopenhag Kraliyet Akademisi’nin 2024 mezuniyet defilesinde genç tasarımcılara yöneltilen bir soru bu bakış açısını çok iyi özetliyor: “Kıyafet ile nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?” Bu soru çerçevesinde sergilenen öğrenci koleksiyonlarında, giysilere sadece birer ürün olarak değil duygu ve anı biriktiren yaşam eşlikçisi olarak yaklaşılmıştı. Her bir parçaya kişisel hikayeler, sürdürebilir öğeler ve kapsayıcılık işlenmiş, böylece moda ile insan arasında daha derin bir bağ kurmaya çalışılmıştı. Bütün bu değerler İskandinavya modasının global ölçekte saygı görmesinin temelini oluşturuyor. Doğayla barışık, bireyle uyumlu bir moda şüphesiz lokalle sınırlı kalmayarak bütün dünyaya ilham veriyor.
Fotoğraf: Alamy
İskandinav modaevlerini bünyesinde toplayan Kopenhag Moda Haftası, 2025 İlkbahar/Yaz sezonunda köklü markalar ile yeni nesil yeteneklerin buluşmasına ev sahipliği yaptı. Başlangıçta İskandinav ülkeleri ile sınırlı bir etkinlik olan Kopenhag Moda Haftası, bugün hem sunulan koleksiyonlar hem de sokak stilindeki başarısıyla tüm bölgenin moda vitrinine dönüşmüş durumda. Aynı zamanda bireysel markalara da kucak açıyor oluşu, daha büyük moda haftalarına çeşitli nedenlerle katılamayan tasarımcılar için kendini ispatlama yeri oluyor.
Kopenhag Moda Haftası, 2025 İlkbahar/Yaz sezonunda vedaları kadar çıkışlarıyla da gündemdeydi. Catheine Saks ve Barbara Potts’un markası Saks Potts bir yandan 10. yılını kutlarken diğer yandan markayı kapattıklarını duyurdular. Kürklü ceketler, çarpıcı deri takımlar, minimalizm ve maksimalizm sarkacı arasında gidip gelen cesur renkler ve materyaller ile hafızalara kazınan marka, satışlarının iyi gitmesine rağmen yeterince teşvik bulamama sebebiyle moda sahnesinden uzaklaştı. İkilinin 2022 yılında Vogue Türkiye’ye verdikleri röportajda, gelecek hedefleri hakkındaki soruya verdikleri cevap manidar: “Saks Potts’u herkesin bilip saygı duyduğu bir marka yapmak.” Şüphesiz kapanma kararı sonrası gelen tepkilere bakılacak olursa Saks ve Potts bunu başarmış. Bir diğer kapanma kararı alan marka ise tamamen sürdürülebilir yaklaşımla ilerleyen Kopenhag merkezli (Di)Vision oldu. Var olandan yeni bir şeyler yaratmak ilhamıyla ileri dönüşüm odaklı tasarım anlayışı geliştiren marka, podyumlara veda etti. Baum und Pferdgarten, Filippa K, Finlandiya el işçiliği ile ünlü marka Marimekko, Rotate, Skall Studio, Stine Goya ve The Garment; Kopenhag Moda Haftası’nın şu an gözbebekleri konumunda.
Fakat her düşüşün bir de yükselişi vardır. 2025-26 Sonbahar/Kış sezonunda yalnız buzullar adası İzlanda’dan gelen dış giyim markası 66 °North, 99. yılını Kopenhag Moda Haftası’nda kutladı. Öte yandan Nicklas Skovgaard ve Sigurd Bank’in markası MFPEN, 2025 LVMH Ödülleri Yarı Finalisti olarak seçildi. Ödüllerin 2024 ayağını ise İsveçli tasarımcı Ellen Hodakova Larsson almıştı. Modayı değil modanın dönüşümünü önemseyen tasarımcı, eşya-kıyafet ilişkisine alışılmadık açılardan yaklaşıyor. Tablo çerçevesinden etek, pantolondan atkı, teyellenmiş ipliklerden veya viyolonselden elbise, Hodakova için sıradan şeyler...
Ganni 2025 Pre-Fall, Vogue Runway
Bu markalar dışında Kopenhag Moda Haftası’ndan Paris’e geçiş yapan Cecilie Bahnsen, romantik ve hacimli siluetleriyle ses getiriyor. Onun tasarımlarında her daim var olan şeffaf katmanlar, bazen atletik bazen dramatik bazen ise gotik olabiliyor. Ve tabii İskandinav modasının yükselişinden bahsederken Ganni’yi es geçemeyiz. Kopenhag merkezli bu marka, uluslararası moda sahnesinde renkli ve dinamik Ganni Girl atılımıyla fenomen haline geldi. Danimarka’da elde ettiği başarıyı küresel ölçekte pekiştirmek isteyen marka, 2025 İlkbahar/Yaz sezonunda cesur bir adım atarak koleksiyonunu Kopenhag’dan Paris’e taşıdı. Markanın kreatif direktörü Ditte Reffstrup, sürdürülebilir yaklaşımını koleksiyonun tamamına yansıttı. Türkiye'deki zeytinyağı üretim atıklarından üretilen Biotex materyalinden tasarlanan Mocha, renkli bir parti elbisesi ve doğrudan tekstil atıklarından yaratılmış bir polyester malzeme olan Cycora’nın kullanıldığı spor formaları içeren dinamik desenli parçalar, koleksiyonun yıldızıydı.
Sürdürülebilirlik, İskandinav modasının mihenk taşlarından biri. Kopenhag Moda Haftası, 2020’de başlattığı Sürdürülebilirlik Eylem Planı doğrultusunda katılımcı markalar için bir dizi çevresel ve etik kuralı zorunlu kıldı. Bu standartlar arasında gerçek kürk ve egzotik deri kullanımının tamamen yasaklanması, koleksiyonların en az belirli bir oranının organik veya geri dönüştürülmüş materyallerden üretilmesi, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik yatırımlar yapılması ve adil çalışma koşullarının sağlanması gibi maddeler yer alıyor. Moda dünyasında önem kazanan bu adım, zamanla diğer büyük moda haftalarını da etkisi altına aldı. Nitekim 2024’te Londra Moda Haftası, Kopenhag’ın belirlediği 19 maddelik minimum sürdürülebilirlik kriterlerini benimseyeceğini duyurdu; zaten birçok devler ligi markası da gerçek kürk gibi materyalleri tamamen rafa kaldırdı. Kopenhag Moda Haftası’nın sürdürebilirlik konusundaki aktif yaklaşımının, Danimarka’yı etik modanın lideri konumuna getirdiğini söyleyebiliriz. Kuzeyden yükselen ışık tanımı İskandinav modasının yalnızca bugününü değil geçmişini ve yarınlarını da kapsıyor. Sürdürülebilirlik ve yenilik konusundaki kararlılıkları, diğer moda başkentlerine örnek oluyor ve daha yeşil bir moda için emsallerine katalizör görevi görüyor.
Moda endüstrisi iklim krizi, sosyal ve politik sorunlarla yüzleşip sektörel durgunluğa girerken, İskandinav tarzı düşünmek bir çıkış yolu sunabilir: Daha az kaynakla daha fazlasını başarmak ve modayı insana uyumlu kılabilmek. Bu yaklaşım, “hızın” geçici olduğunu, kalıcı ve anlamlı bir stil anlayışı geliştirmenin ise en doğru çıkış yolu olduğuna yüksek modayı ikna edebilir. Genç ve bireysel tasarımcıların desteklendiği, kaynak yetersizliğinden dolayı pes etmek yerine motive edildiği bir moda evreni kuşkusuz herkesin yararına olacaktır. Sonuç olarak, kuzeyden yükselen ışık giderek güçleniyor ve küresel moda sahnesinde kendini ispatlıyor. İskandinav modası, rafine bir zarafet ile cesur yenilikçiliği, yerel değerler ile küresel olmayı harmanlayarak güç kazanıyor, ışığıyla sadece kendi çevresini değil herkesi aydınlatmayı hedefliyor.