Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
En beklenmedik renkler ve parçaları kombinleyip, hacimli sarı saçlarıyla Carrie Bradshaw gibi sokağa fırlıyor ve ne mutlu bize ki ilham verici stil görünümleriyle Instagram sayfasını boş bırakmıyor. Dansçı, TV programcısı, stylist -ve kaçınılmaz olarak- it girl Emili Sindlev bu kez Vogue Türkiye için MUSE FOR ALL ile buluşuyor.
Sevdiği işi yaptığı için, hiç çalışmayanlardan Emili Sindlev. Moda endüstrisinde bir çalışan değil, endüstriyi her detayıyla yaşayan it girl ile styling tutkusunu, Y2K etkisini ve çabasız görünümlerin sırrını konuştuk.
Hayır, hiç tahmin etmezdim; çünkü sizi bu yola sokacak bir formül yok ve bu, okulda eğitimini alabileceğiniz bir şey değil. O yüzden yaratıcı olma fırsatı bulduğum ve bunu işime dönüştürebildiğim için çok mutluyum. Yolculuğum Instagram henüz yeniyken başladı. Ben Instagram jenerasyonundanım; ilk çıktığında onlu yaşlarımdaydım. Bir platform olarak Instagram’a çok inandım. Bu, herkesin blog yazdığı ve moda endüstrisinde saygı duyulan biri olmak istiyorsan blogger olman gerektiği döneme rastlıyor. Benim için moda hep çok görseldi ve –hem başkaları hem de kendim için– styling’e saplantılıydım. Bir stil oluşturmak ve bütün dünyanın görmesi için Instagram’da paylaşmak hoşuma gitti. Sonunda Instagram moda ilhamı alınacak bir yer olarak blog’ların yerini aldı ve bence endüstri de bunu yakaladı; benim gibi Instagrammer’larla çalışmaya başladı. İçerik paylaşmaya başladığım sıralarda bir moda dergisinde stylist’tim, bu sayede moda haftalarına katılma şansı yakaladım. Ne mutlu ki kişisel stilimle ilgilenen pek çok kişi oldu ve böylece tanınır oldum; her şey işte böyle başladı.
Fotoğraf: Matthew Sprout
Bu durum bana çok doğal geliyor. Kameranın önünde olmayı, arkasında olmayı, yaratıcılığımı farklı farklı yollarla ifade etmeyi seviyorum. Platformlarım için kendi stilimi oluşturmak benim tutkum. Çekimlerde kamera önünde olmaksa her zaman eğlenceli bir durum, ama kamera arkasında çalışmayı ve yaratıcı enerjimi farklı şeylere akıtmayı da hep çok sevdim. Eskiden dergiler için styling yapar, editoryal işlerle uğraşırdım; kendi stilim dışında markalarla danışman ya da kreatif olarak çalışmayı da çok seviyorum. Moda, şüphesiz benim mesleğim ve styling benim için her şeyden önde geliyor.
Genel anlamda kültürden çok ilham alıyorum –müzik, pop kültürü ve farklı zaman dilimleri... Styling’imde farklı şeylere atıfta bulunmayı çok seviyorum ve mood’uma göre farklı yönlere sapmaktan korkmuyorum. Bazen bir dönemden etkileniyor ve daha çok 90’lar, 2000’ler görünümleri yaratıyorum; bazen de bana bir şeyler ifade eden bir filmden ya da kültürel bir andan etkilenebiliyorum. Her yerde ilham buluyorum ve bunu görünümlerime de yansıtıyorum. Ve sanırım en çok da denemeyi seviyorum. Yeni fikirler aklıma düştüğünde onları hemen denemem lazım!
Bayılıyorum! Dönemin film ve televizyon içeriklerinden sonsuza kadar ilham alabilirim. Sanırım konu, bunu kendi stilinle harmanlamakla ilgili. Geçmiş dönemlerden bir şeyler kopyala-yapıştır olduğunda hoşuma gitmiyor; aldığın ilhamı günümüze uyarlamanın bir yolunu bulmalısın. Sanırım şu sıralar giydiğim birçok şey bu dönemden geliyor –jort’lar, kapri pantolonlar, düşük belli jean’ler, hip-hop ve spor giyim parçaları...
Hiç şüphesiz. Bence Kopenhag en başta konforu ifade ediyor. Ben en çok da evdeyken rahat bir kızım. Kolay, rahat outfit’leri seviyorum; yürüyüş yapmak ve bisiklet gezileri için idealler. Evdeyken bayağı salaş giyiniyorum aslında. Stilimi bulunduğum atmosfere uydurmayı seviyorum; hem de markasına kadar. Milano’da İtalyan markalardan, Paris’te Fransız markalardan giyinmek hoşuma gidiyor. Mesela New York’ta olmanın, Paris’ten farklı bir stil gerektirdiğini düşünüyorum.
Fotoğraf: Matthew Sprout
Muse For All’un en çok feminen ve maskülen elementlerle kendine has bir şekilde oynayışını seviyorum; klasik, ama beklenmedik sürprizlerle; narin ve ham kumaşların karışımıyla zarif tezatlar yaratıyorlar. Özgüvenli duruşlar aşılayan, sade ama ince detaylara yer verilmiş parçalar var koleksiyonda.
Ben zaten tezatlıklar ve feminen, maskülen elementlerle oynamaktan ibaretim! Tabii, bazen tam bir Barbie girl’üm, ama sanırım en çok da bu bahsettiğiniz dengeyle oynuyorum. Feminen elementlerle birbirine karışan daha sokağa özgü ya da daha maskülen parçalar... Koleksiyondan favorim şu küçük siyah elbise; mükemmel bir gece elbisesi. Çok renkli giyinmekle biliniyorum, ama aslında geceleri çıkarken siyah giymeyi çok seviyorum. Bence siyah çok seksi bir renk ve şöyle şık bir LBD’e bayılırım!
Bence çabasız görünmek bir tutum ve stilini nasıl taşıdığınla ilgili bir şey. Bir Muse For All look’uyla çabasız şıklık fazlasıyla mümkün mesela. Ama tabii böyle görünmek de bir ‘çaba’ gerektiriyor; görünümlerime her zaman belli bir çaba ve düşünme mesaisi harcarım. Ama en önemlisi, eğer insan kendi cildi ve giysileri içinde rahat hissediyorsa, özgüvenli ve çabasız görüneceği kesin.