Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Birçoğumuz peri masallarının sonları hakkında hayal kurar, okur ve fanteziler üretiriz. Peki peri masalı başlangıçları? Pek değil, tabii ki Erdem Moralıoğlu değilseniz. Adını taşıyan markasını neredeyse yirmi yıl boyunca rüya gibi elbiseler ve hikaye kitaplarındaki kahramanlara uygun romantik brokarlarla inşa ettikten sonra tasarımcı Bloom olarak adlandırdığı ilk çanta tasarımını piyasaya sürmeye hazırlanıyor.
Moralıoğlu gülerek, “20 yaşımıza basmadan önce yapmak istediğim bir şey gibi hissettirdi,” diyor. “Son koleksiyonla başladı, bu koleksiyon beni aksesuarların farklı versiyonları ve bir şeyler yaratma fikri üzerinde düşünmeye itti. Tek bir deri parçasıyla oynamaya başladık ve bu çok organik bir süreçti.” Tüm bu sürecin sonucunda, işindeki pragmatizmi ve şiiri, erkeklik ve dişilik arasındaki ikiliği vurgulayan ayırt edici bir çanta ortaya çıktı. Bloom adı verilen çanta, Kasım ayında piyasaya çıkacak ve üç renk seçeneği (yeşil, siyah ve krem), iki boyut (orta ve mini) ve iki malzeme (sığır derisi ve kadife) ile sunulacak.
Tasarımcının sevgiyle bağlı olduğu Sussex’teki Great Dixter bahçeleri. Fotoğraf: Universal Images Group/Getty Images.
Çanta, Erdem’in Londra’daki 2025 İlkbahar/Yaz defilesinde tanıtıldı. Bu defile, 20. yüzyılın öncü yazarlarından Radclyffe Hall’dan ilham aldı. Moralıoğlu, “Hall John adı altında yaşadı, erkek kıyafetleri giydi ve Una adlı bir partneriyle yaşadı,” diye açıklıyor, “ve çantanın kendinize çok yakın tutma hareketi, keşfettiğim erkeksi silüetlere ilginç bir zıtlık gibi hissettirdi.”
Pratik açıdan, Bloom’un kutu şeklindeki tasarımı yumuşak ve şekil verilebilir, böylece ona çok fazla dikkat etmek zorunda kalmazsınız. Şiir ve neşe ise, çantanın üst sapı olarak çift işlev gören Art Nouveau tarzı bronz çiçekte kendini gösteriyor. Forlì’de (Floransa’nın kuzeydoğusundaki küçük bir şehirde) el işçiliğiyle üretilmiş bu sap, saatler süren bir heykeltraşlık sürecinden sonra ortaya çıkıyor ve bir gül ile bir laleyi andırıyor. (Çanta ayrıca çıkarılabilir askısıyla çapraz takılarak da kullanılabilir.)
Moralıoğlu’nun çiçeklere olan sevgisi, Montreal’deki çocukluğuna dayanıyor. Gençliğini, annesinin ilgilendiği lalelerle çevrili, “mükemmel kare şeklinde, sarı sıva kaplı bir kır evinde” geçirdiğini söylüyor. Bugün Moralıoğlu’nu eşi, mimar Philip Joseph ile Great Dixter’daki favori bahçelerine gitmediğinde kendi çiçekli bahçesine bakım yaparken bulabilirsiniz. Evinin dekonsekrasyon edilmiş bir mezarlığa bakan bu küçük bahçesi, Erdem Moralıoğlu’nun en bol güzelliği bulduğu yer. “Küçük ve 2020’de taşındığımızda oldukça dağınıktı ama şimdi güzel manolya çiçekleri ve güller bir araya geliyor,” diyor. Pek çok hikayenin sonu gibi, bazen sihrin kendini göstermesi biraz zaman alıyor.