Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Moda sektörünün kapsayıcılık söz konusu olduğunda gideceği daha çok yolu olduğuna inanan Erdem Moralıoğlu, yeni koleksiyonunda Susan Sontag'ın The Volcano Lover isimli kitabından ilham aldığını açıklıyor.
Fotoğraf: Ina Lekiewicz
“Önümüzdeki şubat, moda dünyasındaki 15'inci yılımı kutluyor olacağım ve bu süre zarfında çok hayranlık duyduğum sıra dışı kadınlarla çalışmayı başardım." diyor Erdem Moralıoğlu. Michelle Obama, Kate Middleton ve Gwyneth Paltrow gibi önemli isimleri giydirdikten sonra kelimeler yetersiz kalıyor ancak bu, onun doğasında var. Vogue, 2021 İlkbahar/Yaz defilesinin setinde 42 yaşındaki Kanada doğumlu tasarımcıyla bir araya geldiğinde o, çekimler arasında ekibe kahve ve çay ikram etmekle meşguldü. Erdem, tarihi ve çağdaş referansları bir araya getirme tutkusuyla bol miktarda botanik baskı ve sırmalı kumaş kullanırken, yüzyıl ortasına ait, yere kadar uzanan elbiseleriyle hemen tanınan bir estetik oluşturdu. Bu sezon ise bir istisna değil. Pembe, krem, lacivert ve zeytin renkleriyle birlikte 18. yüzyıl terziliği, toile de jouy, Yunan baskıları ve el işlemelerinin rüya gibi bir karışımı adeta. Londra Moda Haftası’nda yer alan ve British Fashion Council web sitesinde prömiyeri yapılan sunumunun öncesinde Erdem, ekibinin salgın sırasında bir koleksiyon üretme deneyimlerini, tasarımlarına nelerin ilham verdiğini ve moda endüstrisinin geleceğine dair umutlarını paylaştı.
Modaya ve kıyafetlere olan ilginiz nasıl başladı?
Kadınların nasıl göründüğü, yürüdüğü ve giyindiği küçüklüğümden beri beni hep büyülemiştir. İkiz kız kardeşimle birlikte büyüdüm bu yüzden benim gibi ve bir parçam olan ama aynı zamanda tam tersi olan birine aşinaydım. Kadınlığın gücü her zaman meşgul olduğum bir şeydi. Sonunda kadınların ne giydiğine odaklandım. İlkokuldan liseye kadar her zaman bir hikaye anlatma düşüncesiyle ilgileniyordum ve kafam bununla meşguldü. Kanada'nın banliyölerinde büyüdüm, bu yüzden kurabileceğim çok fazla hayal vardı.
Tarihsel referansları katmanlara ayırma konusunda önemli bir beceriye sahipsiniz. Yeni bir koleksiyona başlangıcınız nasıl gerçekleşiyor?
Çok farklı şekillerde hayata geçebiliyor. 2020 Sonbahar/ Kış Cecil Beaton koleksiyonu National Portrait Gallery’de bir sergiyi gezerken küratör Robin Muir ile tanışmamdan sonra ortaya çıktı. Geçen yılki 2020 İlkbahar/Yaz koleksiyonu, Tina Modotti'nin resimlerini keşfettiğim Meksika gezimden ilham aldı. 2019 İlkbahar/Yaz koleksiyonu ise Bloomsbury'ye taşınan ve evlerden birinde kendilerine adanmış mavi bir plaket gören Viktorya tarzı cross-dressing çifti Stella ve Fanny'ye dayanıyordu. İşte bu şekilde gözlerim her zaman açık olduğu için farklı hikayeler ortaya çıkıyor.
2021 İlkbahar/Yaz koleksiyonunun ilhamından bahsedebilir misiniz?
Koleksiyon, Susan Sontag’ın The Volcano Lover adlı kitabından büyük ölçüde esinleniyor. Bir arkadaşımın hediyesiydi ve karantina sırasında okudum. Kitap bir kargaşa ve belirsizlik döneminde geçiyor, karakterler [İngiliz model, aktris ve Lord Nelson'ın sevgilisi, Leydi Emma Hamilton ve kocası Sir William Hamilton] Vezüv Dağı'nın gölgesinde yaşıyorlardı. Bu belirsizlik duygusu ve mevcut şartlar bana ilham kaynağı oldu.
Fotoğraf: Tom Mannion
Susan Sontag’ın The Volcano Lover kitabı ve karakterlerinden hangi ayrıntılar yeni koleksiyonunuza ilham verdi?
William Hamilton, Yunan vazoları koleksiyoneriydi. Antik çağa takıntılıydı ve aynı zamanda bir volkanologdu. Bu yüzden, bazı dış giyim ve parkaların yanı sıra 18. yüzyıl aristokrasisi için tipik olan kıskaçlı küçük ceketleri incelemeye başladım. Kitapta da geçen Vezüv'ün etrafında dolaşma fikri, terziliğe ve parkalara ilham kaynağı oldu. Baskıların bazılarında duvar kağıdı motifi toile de jouy ile birleşen bir Yunan bordürü yer alıyor. Bu da antik çağları yansıtıyor.
Emma Hamilton'ın neredeyse bir erkek gibi giyinmiş olduğu harika bir portresini buldum. Tipik bir 18. yüzyıl erkeğinin takacağı türden beyaz bir fular takıyordu. Bu görüntü çok ilham verici oldu; sanki kendi kendisinin sevgilisi olabilecek gibi... Kıyafetlerin çoğunda beyaz bir boyun parçası bulunuyor. Tüm bunlarla birlikte 1960 ve 70'lerde Susan Sontag ve New York'u da düşünüyordum. Kısaltılmış kot, pamuklu poplin ve tiftikli kumaştan yapılan bir hırka bulunuyor. Neredeyse harika bir çöküş çelişkisi.
Gösterinizi Essex'teki Gibberd Garden'da sahnelediniz. Bu yeri seçme nedeniniz neydi ve hiçbir izleyiciyi olmaması nasıl bir duyguydu?
Ağaçlarla kaplı doğal bir defile alanımız vardı. Neredeyse gizli olarak adlandırılabilecek bir moda şovu yapmanın çok güzel bir yanı var. Ona dijital bir sunummuş gibi yaklaşmadım, seyirci olmadan bir defile yapmak istedim. Normalde bir gösteri 10 dakika içinde gerçekleşir ve bu sadece tek seferliktir, halbuki biz bunu yaparken uzun bir zamanımız vardı. Bunda harika bir özgürlük hissi var.
Filmi çekmek için bir drone kullandınız değil mi?
Evet, bunu belki de canlı bir izleyici kitlesiyle yapamayacağımız şekillerde filme alabildik. Oldukça sinematik hissettiren bir şey yaratmak için olabildiğince çok farklı araç kullandık. Görüntüler, bir drone yerine vinç üzerindeki bir kamera hissi veriyor. Ağır ve yakın çekimde ağaçların arasından farklı açılar yakalayabildik.
Stilist İbrahim Kamara ile bir iş birliği içindesiniz. Onun sahip olduğu vizyon sizi nasıl etkiliyor?
O bir hayalperest ve bir anlatı ya da hikaye olmasını seven biri. İlk olarak geçen Resort koleksiyonu üzerinde birlikte çalışmaya başladık ve şimdi beş koleksiyon üzerinde çalışıyoruz. Ona, dünyasına ve yarattığı şeye hayranım. Onunla çalışmak tamamen işbirliğine dayalı, yaratıcı ve bu harika bir duygu.
Fotoğraf: Ina Lekiewicz
Defilenin kadrosu oldukça çeşitliydi. Moda dünyası sonunda çeşitlilik ve kapsayıcılık sorununu ele alırken, sektörün hala yetersiz kaldığını düşünüyor musunuz?
Kesinlikle daha yapılacak çok şey var. Bence önemli olan bununla ilgili bir diyalog olması ama şu an konu tamamen harekete geçmekle ilgili.
Pandemi ile mücadele ederken siz ve ekibiniz için en büyük zorluklardan bazıları neler oldu?
Resort koleksiyonu tamamen karantina sürecinde ortaya çıktı. 2021 İlkbahar/Yaz koleksiyonun bir kısmı da yine karantina sürecinde hayata geçti. Bu garip zamanda yeni bir tür odaklanma şekli ortaya çıkıyor bence. Çünkü tek başına çok daha fazla zaman geçiriyorsun. Bununla birlikte ekibimle birlikte olabilmem ve onlarla çalışmam zor bir hale geliyor. İnanılmaz derecede zorlu bir dönemdi ancak bu koşullar altında yaratabildiğimiz çalışmaya bakmak harika bir duygu.
Yıllar boyunca harika kadınları giydirdiniz. Son zamanlarda kimlerle çalışmaktan zevk aldınız?
Vogue’un Amerika edisyonunun Eylül sayısı için sıra dışı Aurora James'i giydirdik.
Moda endüstrisinin geleceğine dair umutlarınız neler?
Durumun bizi iletişim kurmanın diğer yollarını düşünmeye zorlaması ilginç aslında. Bu yöntemler güzel ve geçerli de olabilir. Ama benim için canlı bir etkinlik düzenlemenin harika bir duygusu var. Bu, yaptığımız iş için çok önemli ve kritik. Aşırılık hali ve seyahatlerin ise kaçınılmaz olarak değişmesi gerekiyor. Yazın başlarında Mayfair'de mağazamı yeniden açtığımdan beri, müşterilerimin nasıl değişim gösterdiğini gözlemleyebilmek çok ilginç. Hepimizin istediği şey gelişmek. Şimdiye kadar bu kadar büyük bir sıfırlama anı gördüğümüzü ise sanmıyorum.