Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Cathrine Saks ve Barbara Potts, lise mezuniyetinin akabinde kurdukları Saks Potts’la kıyıda hiç dolanmadan, direkt derin sulara atladılar. Cesaretleri ve dostluklarıyla perçinledikleri iyimser tasarımlarla İskandinav modasının eğlenceli tavrını yenİden tanımladılar.
Anaokulundan bu yana yakın arkadaşlıkları baki kalan Danimarkalı Cathrine Saks ve Barbara Potts, çocukluk yıllarından beri besledikleri moda sevgisini 2014 yılında çıkardıkları yakası ve kolları kürk detaylarıyla tasarlanmış, vücuda oturan kabanlarla markalaştırdı. Kısa sürede büyük bilinirlik kazanan bu kabanlar Bella Hadid, Kendall Jenner, Katy Perry ve Jessica Simpson gibi ünlülerin sokak stilinde başrolü oynadı. Küçük bütçelerle başlattıkları girişimlerini her sezon daha da büyüterek global düzlemde söz sahibi olmayı başardılar. Dostluklarıyla perçinledikleri özgün, yaratıcı ve iyimser tasarımları bugün, dinamik İskandinav modasının en iddialı temsilcilerinden.
Bize nasıl tanıştığınızdan ve Saks Potts’u kurmaya nasıl karar verdiğinizden bahseder misiniz?
Barbara Potts: Cathrine ile beş, altı yaşlarındayken anaokulunda tanıştık ve o günden bu yana yakın arkadaş olduk. Çocukken de giyinip süslenmeyi çok severdik, büyüdükçe de moda alanında çalışmak istediğimizden emin olduk ve liseyi bitirir bitirmez kendi markamızı kurduk.
Yani Saks Potts’u 19-20 yaşlarında kurdunuz. O yaşlar için oldukça cesur bir hamle. Markanızı bu kadar genç kurmanın avantajları ve dezavantajları ne oldu?
Cathrine Saks: Barbara’nın ailesi de girişimci ve ilk günden beri bize çok destek oldular. Yapmamız ve uzak durmamız gerekenler konusunda tavsiyeler verdiler. Bir yandan da niyetlerinize güvenmekten başka şansınız olmuyor. Elinizden geleni ortaya koymak zorundasınız.
Tüm bu macera tek bir kaban tasarımıyla başladı. Bir süre aynı tasarımın farklı renk versiyonlarıyla piyasada kaldınız. Bu da cesur bir hamle.
B.P.: Cathrine ile lise döneminde okuldan sonra gittiğimiz düşük maaşlı öğrenci işlerinde çalışarak biriktirdiğimiz o küçük parayla Saks Potts’u kurduk. Bütçemiz çok sınırlıydı. İlk koleksiyonumuzu tek bir tasarımla servis etmemizin sebebi de maddi olarak gücümüzün ancak buna yetmesiydi. Sonra, bu koleksiyondan kazandığımız tüm parayı şirketimize ve farklı parçalar geliştirmeye yatırdık.
Peki bu güzel kabanın alametifarikası neydi sizce? Dünyada bu kadar hızlı popüler olmasının ardındaki sır neydi?
B.P.: Oldukça oyunbaz bir parçaydı. O zamanın diğer dış giyim alternatiflerinden sıyrılıyordu. Özellikle de İskandinav ülkelerini düşününce… Zira burada insanlar genellikle siyah ve gri tonlarında kabanlar tercih eder. Biz de masaya insanların benzerini daha önce pek de görmediği, gerçekten yenilikçi bir şey koymak istedik.
Koleksiyonu genişletme süreciniz nasıl ilerledi?
C.S.: En başından beri hayalimiz koleksiyonu genişletmekti zaten. İlk parçanın kaban olması biraz tesadüfi oldu ama daima gardırobunuzda yer alacak her parçayı seçkilerimize dâhil etmeyi arzulamıştık.
Son zamanlarda kürk kullanımına son verdiniz. Bu güzel kararı nasıl aldığınızı anlatır mısınız?
B.P.: Yaptığımız ilk parça kürk içerse de kendimizi hiçbir zaman bir kürk markası olarak görmedik. Biz kürk içerikli parçalar satan bir moda markasıydık, artık koleksiyonlarımızda bu materyali kullanmaya gerek duymuyoruz. Hâlâ deri ve shearling’e zaman zaman yer versek de bunları et sanayisinin yan ürünleri olarak satan ve atıkları değerlendiren merkezlerden alıyoruz. Vegan opsiyonların üretim sürecini düşününce bunun daha sürdürülebilir bir çözüm olduğuna inanıyoruz.
Arkadaşlığınız iş ilişkinizi nasıl etkiliyor? İş bölümünüz nasıl?
C.S.: Hâlâ yakın arkadaşız ve neredeyse her konuda hemfikiriz! Aynı zamanda bebeklerimizin vaftiz anneleriyiz. Şanslıyız ki iş söz konusu olduğunda kişisel olarak odaklanmaktan keyif aldığımız ve güçlü olduğumuz noktalar farklı. Barbara kreatif direktörlükten sorumlu. Bense muhteşem ekibimizle birlikte iş stratejileri ve üretim süreciyle ilgileniyorum. İlk CEO’muzu da işe aldık, bize markamızı yıllar içinde nasıl büyütebileceğimize dair destek oluyor. Onunla birlikte başladığımız bu yeni yolculuk için de çok heyecanlıyız.
Koleksiyonlarınızdaki renkleri, desenleri, dokuları ve detayları düşününce söyleyebilirim ki, Saks Potts oldukça iyimser ve özgün bir marka, insana kendini iyi hissettiriyor. Peki siz DNA’nızı ve müşteri profilinizi nasıl tanımlarsınız?
B.P.: Bu güzel sözleriniz için çok teşekkürler! Saks Potts’un Cathrine ve benim için oldukça kişisel bir marka olduğunu söyleyebilirim. Her zaman kendimizin de giymek isteyeceği parçalar tasarlıyoruz, dünyanın dört bir yanından, birbirinden farklı, şahsına münhasır insanları barındıran topluluğumuzdan ilham alıyoruz.
C.S.: Müşteri profilimiz çok geniş, bunun daima böyle kalmasını dileriz. Biz insanların Saks Potts giydiklerinde kendilerini güvenli ve güçlü hissetmelerini istiyoruz. Bizi farklı kıtalardan, hiç tanımadığımız kadınların Saks Potts giydiklerini görmek kadar mutlu eden bir şey yok. Çok gururlanıyoruz!
2022 Sonbahar/Kış koleksiyonunuzu ve çıkış noktasını anlatır mısınız?
C.S.: Royal Danish Opera House’ta gösterdiğimiz 2022 Sonbahar/Kış koleksiyonumuz bizim için epey kişisel, nostaljik çocukluk anılarımızdan ilham alarak tasarlandı. Eski usul, pratik lüks parçalara çağdaş bir bakış açısıyla yaklaştık, 1990’ların stil ikonlarının görünümlerini ve çocukluğumuza ait nostaljik öğeleri yeniden yorumladık.
Saks Potts’un geleceği için hayalleriniz, hedefleriniz nedir?
B.P.: Yaptığımız her şeyde en iyisini yakalamak. En iyi kalitede, en iyi tasarımlar… Şahane takım arkadaşlarımız içinse en iyi çalışma ortamını yakalamak. Saks Potts’u herkesin bilip saygı duyduğu bir marka yapmak.