Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.


Arşiv modası, artık yalnızca estetik bir tercih değil. Erişilmesi en zor parçalarla kurulan, yeni nesil bir statü sembolüne dönüşmüş durumda.
Bir zamanlar yalnızca müzelerin kontrollü ışığında ya da koleksiyonerlerin saklı depolarında yer alan arşiv parçalar, bugün kırmızı halının en etkili ifade araçlarından biri hâline geldi. Ünlülerin vintage ya da arşiv niteliğindeki giysilere yönelmesi artık sadece estetik bir tercih değil; kültürel bir duruş, hatta yeni bir statü göstergesi. Lüks modanın hızla ticarileştiği ve seri üretimin ruhunu kaybettiği bir dönemde geçmişin nadir hazinelerini seçmek, hem sembolik bir karşı duruş hem de ayrıcalığın ince bir ilanı olarak görülüyor.

Fotoğraf: Greg Swales
Günümüzde kırmızı halıda giyilen bir parçanın anlamı, markaların sezonluk tanıtım kampanyalarının çok ötesine geçti. Vintage bir seçim yapmak, kurumsal modanın belirlediği standartların dışına çıkmanın bir yolu hâline geldi. Örneğin vintage bir couture parçayı, Dani Michelle ya da Law Roach gibi stilistlerin aylar süren arşiv araştırmalarıyla bulup giymek, yıldız isimlere hem yaratıcılık hem de özerklik kazandırıyor. Böylece görünüm, markanın kimliğini tekrarlamak yerine, kişinin kendi hikayesini anlatan bir araca dönüşüyor. Bu yaklaşımın en görünür örneklerinden biri, Pre-Oscars 2025 yemeğine Karl Lagerfeld’in 1992-93 Sonbahar/Kış Haute Couture koleksiyonundan bir elbiseyle katılan Kim Kardashian’dı. Yüz saati aşan emeğin ürünü olan bu elbise, Kardashian’ın son yıllarda ustalıkla sürdürdüğü giyilebilir tarih stratejisinin bir devamı niteliğindeydi. Marilyn Monroe’nun Happy Birthday, Mr. President elbisesinden merhum prenses Diana’nın Atallah Cross kolyesine uzanan arşiv tercihleri, Kardashian’ı yalnızca moda tüketen bir figür olmaktan çıkarıp moda tarihini yeniden dolaşıma sokan aktif bir oyuncuya dönüştürüyor. Benzer şekilde Zendaya’nın Dune: Part Two tanıtım turunda Thierry Mugler’in 1996-97 Sonbahar/Kış Haute Couture robot suit tasarımını giymesi, arşiv modasının sadece geçmişe bir saygı duruşu değil, projelerle uyumlu güçlü bir anlatı kurma aracı olduğunu da gösterdi.

Fotoğraf: Getty Images
Arşiv parçaları değerli kılan yalnızca estetikleri değil; asıl belirleyici unsur erişimin son derece sınırlı olması. Bu giysiler butiklerde, showroom’larda ya da sezonluk koleksiyonlarda bulunmuyor. Çoğu, yıllar boyunca koleksiyonerlerin, vintage butiklerin ve arşivcilerin oluşturduğu özel depolarda saklanıyor. Resurrection Vintage gibi kurumlar, Galliano’dan Margiela’ya uzanan nadir parçaları on yıllardır topluyor ve bu arşivler herkesin erişebileceği bir katalog olmaktan çok uzak. Bugün bu parçaların dolaşımı neredeyse tamamen stilistlerin yönettiği kapalı bir ağ üzerinden gerçekleşiyor. Yani bir ünlünün belirli bir vintage parçayı giyebilmesi, maddi gücünden çok bu gizli erişim ağındaki konumuyla bağlantılı. Kısacası arşiv parçası; fiyat etiketiyle değil, ulaşılabilirliğinin zorluğuyla lüks bir değere kavuşuyor. Bu da vintage modayı, alabilenin değil, ulaşabilenin dünyasına ait yeni bir prestij katmanına dönüştürüyor.
Bu kapalı sistem, arşiv parçaları sadece eski olmaktan çıkarıp mümkün olduğunca nadir, korunmuş ve doğru zamanda doğru kişiye açılan birer hazineye dönüştürüyor. Londra merkezli arşivci Isabel Bonner’ın “Arşiv, yaşayan bir hafıza zinciridir” sözü, bu döngünün neden bu kadar büyüleyici olduğunu özetliyor. Bir kıyafet her yeni kullanımda yeni bir anlam, yeni bir bağlam, yeni bir tarih katmanı kazanıyor. Öte yandan genç kuşakların nostaljiyle modernliği bir araya getiren estetikle bu kadar ilgili olması da tesadüf değil. Tom Ford’un Gucci dönemine, John Galliano’nun dramatik Dior yıllarına ya da Karl Lagerfeld’in Chanel’ine yönelen bugünün ünlüleri ve stilistleri, o dönemleri yeniden yorumlayarak kendi çağdaş kimliklerini inşa ediyor. Vintage bir parça seçmek artık eskiyi giymek değil, geçmiş bir anlatıyı bugünün estetiğiyle yeniden canlandırmak anlamına geliyor. Sonuç olarak arşiv modası günümüz lüks anlayışının en rafine biçimlerinden biri olmaya devam ediyor.