Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Tasarımcı Martin Margiela'nın stil etkilerini her yerde görmek mümkün... Kendi ismini taşıyan marka hariç.
Fransa'daki Hôtel des Invalides'in dışında oturmuş, Maison Margiela'nın Kreatif Direktörü John Galliano'nun "Artisanal" defilesini beklerken karşımıza nasıl bir defile çıkacağını hayal etmeye çalıştım.
Son zamanlarda Martin Margiela'ya bulantıcı derecede bir rağbet var. Çünkü Vetements'le ve onun Margiela tarafından eğitilmiş takımıyla beraber, eski geniş omuzlu ceketleri, büyük bedenli kabanları, "kendin yap" anlayışını modaya geri getirdiler. Fransız gazetesi Le Figaro, Belçikalı tasarımcı için koskocaman bir haber sayfası bile ayırdı.
Bu yüzden Galliano'nun kreatif direktörlüğünü Margiela'dan devraldığı markanın defilesinde ilk manken sahneye çıktığında nefesimi tutmuş heyecanla bekliyordum.
Maison Margiela Artisanal Sonbahar/Kış 2016 koleksiyonundan omuzsuz bir kıyafet.
Fotoğraf: InDigital
Defilede hiç omuz yoktu! Ya da vücudu sarıp sarmalayan bir kaban, kalçaya kadar uzanan çizmelerin üstüne giyilmiş upuzun kollu kıyafetler de yoktu. Peki onun yerine? Sutyen kısmı kristallerle süslenmiş bir elbise... Elbiseyi giyen mankenin dudaklarındaki ruj hafifçe dağıtılmış ki bu artık Galliano'nun imzası haline geldi.
Bol katmanlı bir kıyafetin en üstünde kristalli büstiyer bulunuyor.
Fotoğraf: InDigital
Defile boyunca gizemli Martin hakkında konuşulduğunu duydum, kendisi hiçbir zaman basına açıklama yapmamasının yanı sıra markası Renzo Rosso tarafından satın alındıktan sonra kayıplara karıştı.
Podyumda da Martin'in izlerini görmek mümkündü. Örneğin, Martin'in İlkbahar/Yaz 1990 koleksiyonunu hatırlatan şeffaf plastikle kaplı kırmızı spotif bir ceket vardı. 1980'lerin abartılı modasından sonra 1990'larda Margiela'nın yarattığı bu görünüm şok etkisi yaratmıştı.
Fotoğraf: InDigital
Galliano'nun bu sezon için vizyonladığı şey ilgi çekici olduğu kadar farklıydı da: Modanın, birçok farklı çağı ve yaşam tarzını bir araya getirmesi. Bu yüzden de tarihi olarak çok önemli olan şeyler, şehirli bir pratiklikle buluşturulmuştu. Örneğin, Napolyon döneminden kalma kuyruklu elbise stili, anorağın işlevselliğiyle bir araya getirilmişti. Örgülü kıyafetler bile, çöp poşeti gibi görünen şeylerle bir arada sunulmuştu.
Fotoğraf: InDigital
Galliano'nun Dior'da evsizlerden ilham alarak koleksiyonlar hazırladığı zamanlardan sadece yüz makyajlarının etkilerini hala görüyoruz.
Fotoğraf: InDigital
"Artisanal" (zanaatkarlık) ile ilgili konseptleri her zaman çok sevmişimdir. Çünkü bu anlayış, moda dünyasında daha az israf yapmak için bilinçli bir adım atmayı temsil eder. Elbette Martin bu anlayışı ilk kez ortaya çıkaran kişi değil.
Fotoğraf: InDigital
Galliano'nun bu defileyi sadece kendi vizyonuyla oluşturmak istemesini de anlıyorum. Ama şu anda Martin Margiela'nın adımlarıyla iyice rağbet görmeye başlayan geniş kabanlara, özellikle sade tasarlanmış kıyafetlere hiçbir göndermede bulunmaması, Galliano'yu küstah ve çalıştığı markanın kurucusuyla bağları kopuk gösteriyor.