Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Yaptıklarımızın tadını çıkarmak yerine yerine yapamadıklarımızdan pişmanlık duymaya başladık, herkesin bizden daha iyi vakit geçirdiğini düşünür olduk. Sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte hayatımıza giren “eksik kalma korkusu” FOMO, modern zaman sendromlarının en popülerlerinden.
“Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?” Yusuf Atılgan, 1959 yılında yazdığı Aylak Adam romanının kahramanı C.’ye böyle sordurmuş. O zamanlar ne Facebook var tabii, ne de Instagram. C.’nin bahsettiği de günümüzdeki “geri kalma korkusu”ndan farklı şüphesiz. Ama modern insanı yavaş yavaş ele geçiren ve sürekli önemli ya da güzel bir şeylerin kaçtığını hissettiren FOMO (Fear of Missing Out-Kaçırma Korkusu) böyle ifade edilebilir pekala.
Sizin evde oturmaya karar verdiğiniz bir akşam instagram’da #fun #party #friends etiketleri havada uçuşur, içiniz içinizi yer. Bir sabah ofise gidersiniz, herkes dün gece yayınlanan dizideki harika sahneyi konuşuyordur, siz uyuyakalmışsınızdır. Rihanna’nın yeni video klibini gördünüz mü? Peki ya Fizan’da neler olmuş duydunuz mu? Hayır, dünya daha hızlı dönmeye başlamadı ama bilgi akışı baş döndüren bir tempoya ulaştı. Ve galiba artık hepimiz az çok FOMO’dan musdaribiz. Sosyal medyanın bağımlılık yapıyor olması yeni bir haber değil. Kullanılan ağları sürekli güncelleme ihtiyacı hissetmek, gece uyumadan hemen önce twitter’a bakmak, sabah gözü dünyaya vine videolarıyla açmak da artık çoğu kişi için olağan. Essex Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre ise FOMO’nun başlıca sebebi de bu aslında. Ne de olsa eskiden uyumadan önce kimlerin nerede ne yaptığını bilmez, bu yüzden de “bir şeyler mi kaçırıyorum” diye düşünmezdik.
Cep telefonundan mahrum kalma korkusu: Nomofobi
Mashable.com’da çıkan bir haber, sosyal medya kullanıcılarının yüzde 56’sının FOMO’nun pençesine düştüğünden bahsediyor. Bu konuyla ilgili yazan uzmanların çoğu, sosyal medyaya bakıp hayatını sürekli başkalarının hayatlarıyla karşılaştıranların mutsuzluğa sürüklendiğini söylüyor. Bu arada durumun farkına varan markalar FOMO içerikli reklam filmleri çekmeye başladılar bile. Henüz moda dünyasından bir örnek yok ama Duracell, cep telefonlarını kablosuz şarj edebilme teknolojisi olan Powermat’in reklamında, telefonunun şarjı biten umutsuz FOMO’luları ve onlara tavsiyeler veren bir doktoru konu edindi. GSM operatörü AT&T de 4G internet bağlantısının hızını anlatan reklamında hedef kitlesine “arkada kalma” diye seslendi. Cep telefonu demişken, FOMO’nun kuzeni nomofobiyi de analım. İngilizce "no mobile phobia"dan türetilen nomofobi, cep telefonundan mahrum kalma korkusunu ifade ediyor. 2013’ün akıllı telefon satışında rekor kırılan yıl olarak tarihe geçtiği düşünülürse cep telefonlarımızın FOMO’yu çok sevdiğini de söylebiliriz. Üstelik küçük yaşlardan itibaren dijital teknolojiyle büyüyenler, onun getirdiklerine de direnmiyor. Bu yüzden olsa gerek, global reklam ajansı JWT’nin 1200’den fazla aktif sosyal medya kullanıcısıyla görüşerek yaptığı araştırmanın sonunda eğlenceyi kaçırma hissini en çok 13-17 yaş grubunun yaşadığı ortaya çıkmış. Aynı araştırmaya göre; daha ileri yaş gruplarının (34-48 ve 48-67) en çok hissettiği duygu dışlanmışlık. En güvensiz hissedenler ise 18-34 yaş grubu. Erkeklerin, özellikle arkadaşlarının bir şeyi kendilerinden önce keşfettiğinini anladıklarında endişe duyuyor olmaları da araştırmanın ilginç sonuçlarından.
Her an her yerde olamayız
Kaçırma korkusu, yalnızca araştırma gruplarındaki insanların hissettiği bir şey değil elbette. Bir gecede on eğlence mekanına gidip hepsinde on beş dakika kalıp sonuncusundan çıktığında “Oh artık eve gidebilirim” diyeni de duydu bu kulaklar, arkadaşları tatile giderken kendi şehirde kalıyor diye “Umarım çok eğlenemezsiniz” dileğinde bulunanları da. FOMO, bazen insanı sosyal olarak daha aktif yaşamaya iten bir motivasyon da olabiliyor. Ama ağırlıklı olarak huzursuzluk ve strese yol açıyor. Bu sendromla başa çıkmak isteyenlere sosyal medya kullanım süresini azaltmaları, hatta kendi sosyal aktivitelerini de bir süre bu ağlarda paylaşmamaları öneriliyor. “Başkaları ne yaparsa yapsın, ben içinde bulunduğum anı yaşayacağım” demek de FOMO’nun yarattığı gerginlikle başa çıkmanın yollarından biri. Ayrıca Mark Zuckerberg’e kızmaktan da vazgeçelim Allahaşkına. Evet facebook’u o kurdu ama söyleyin doğanın “her an her yerde olamayız” kanununu da mı o koydu?
FOMOsapien misiniz?
- Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal ağları güncellemeden yarım saatten uzun süre geçiremiyorsanız
- Kim ne yapmış diye merak ederken o sırada yanınızda olan insanları ihmal ediyorsanız
- Yaptıklarınızla ve yapmadıklarınızla ilgili yalan söylemeye başladıysanız (gitmediğiniz bir yere gittiğinizi söylüyorsanız)
- Başkalarının iyi vakit geçiriyor olması size kendinizi kötü hissettiriyorsa,
evet siz fomosapiensiniz.