Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Değişen dünyadaki yeni siz ile tanıştınız mı? Sadece bu durum özelinde değil, değişen dünya derken her yeni günü kast ediyoruz.
İllüstrasyon: Beril Ateş
Lütfen bir kişi daha "yeni normal" demesin. Hep beraber hızlıca içini boşalttığımız bu kelime etrafımızı sardı ama teslim olmak zorunda değiliz. Levent Erden: "Hep beraber dönüşüm kavramının içini boşalttık" derken önemli bir noktaya değiniyor. Evet zorlu bir süreçten geçiyoruz ve bu durum bizde, dünyada ve çalışma düzenimizde değişikliklere yol açtı. Ancak zaten her an değişimde değil miydik? Bu dönüşüm bugün başlamadı. Bir düşünsenize bugün yaşadığımızı 20 yıl önce yaşasaydık aynı şekilde mi etkilenirdik? İçinden geçtiğimiz süreç iş yapış biçimlerimizi de illa ki etkiliyor ve ilk dört gün bunun üzerine konuştuk. Uzaktan Çalışma Günlüğü’nün son gününde ortaya attığımız konuları hızlıca toparlayalım ve de yeni normal konusunu, gün be gün iş deneyimimizi nasıl etkileyebileceğini ve bizim yeni durumlara nasıl uyum sağlayabileceğimizi konuşalım.
İllüstrasyon: Beril Ateş
Uyum kavramı profesyonel yaşamın gündem maddelerinden. Kişiler için geçerli olan bu kavram kurumlar için de geçerli. Koronavirüs salgını bize gösterdi ki bazı kişi ve kurumlar sürecin getirdikleri doğrultusunda işlerini ve kendilerini değiştirip dönüştürebilirken bazıları bunu yapamadı. Altını çizmemiz gereken çok önemli bir nokta var. Bu onlar bunu başaramadığı için değil, bazı yapıların kısa süreler içinde büyük esneklikler göstermesinin mümkün olmamasından kaynaklandı. Lokal olarak hizmet veren küçük bir şirketin bütün operasyonunu bir anda online’a taşımasını bekleyemezdik zira bu bütçenin de ötesinde birçok farklı bileşeni de gerektiren bir süreç. Biz kendimize dönelim. Diyelim beklemediğimiz bir durumla karşılaştık, bu yeni duruma uyum sağlamak için neler yapabiliriz?
Daha net örneklerle gidelim, post-koronavirüs günleridnen bahsedelim. Bu süreç bir işi tamamlamak için her gün ofise gitmek gerekliliği üzerine konuşanlara bir ders verdi, çoğu insan bu süreçte ofise gidemedi ama işler yürüdü. Zamanla dünya tekrar seyahat etmeye başlayacak. Peki ama eskisi gibi seyahat edebilecek veya etmeyi tercih edecek miyiz? Yurtdışında sadece bir masa etrafında toplanarak yapılacak, fiziksel hiçbir aktiviteyi gerektirmeyen bir toplantıyı yapmak için o uçağa binmeden önce tekrar düşünmeyecek miyiz? Yoksa siz de iş çantanız içinden dünyaya bağlandığınız bilgisayarınızı çıkarıp toplantıya oradan mı bağlanacaksınız? Yani artık yeni mekan(her zamankinden daha çok), mekandan bağımsız bir şekilde, sizin olduğunuz yer diyebilir miyiz? Konunun siz olması bize bir esneklik vermiyor mu zaten? Yer değiştirebilen, farklı duygular hissedebilen, farklı işler yapabilen bir canlı. Yani zaten esneğiz. Belki sadece bunun üzerine biraz daha konuşmaya ihtiyacımız var sadece.
İllüstrasyon: Beril Ateş
Tekrar uçağa bineceğiz. Evet belki bir süre için veya bundan sonra aynı şekilde olmayacak her şey. Belki artık her seyahatte kabin ekibine sağlık kartlarımızı veya sağlık çiplerimizi göstereceğiz. Ama bir süre sonra bu da normalleşecek, her şey gibi. Ve içinden geçilen bir süreç olduğundan yeni kelimesini bir süre sonra kullanmaktan vazgeçeceğiz. Normal her tekil kişi için farklılık gösteriyor ve insan zaten her an dönüşümde. İnsan uyum sağlamaya açık, alışıyor. Alışkanlıklarımız hayatımızın önemli bir kısmını oluşturuyor ama bununla birlikte yeniliklere de ayak uydurabilen bir yapımız var.
Peki uzaktan çalışırken nasıl esnek olunur? Bu bir insanın her duruma uyum sağlaması gerektiği yönünde bir tavsiye değil, ki zaten bu gerçekçi olmazdı. Ama siz sizi en iyi bilen insan olarak vücudunuzun hangi bölgesinin ne kadar esnek olduğunu, hangi bölgesini daha çok esnetebileceğinizi tartabilecek tek kişisiniz. Ve de ne yönde esnek olmak isteyebileceğinizin tercihini yapacak kişi de aynaya baktığınızda karşınızda duran kişi. Bu süreç zorluklarıyla birlikte hepimiz için de bir şans, zira üzerine düşünmediğimiz konular bizi kendileri hakkında düşünmeye mecbur bıraktı. Ve gördüğünüz gibi bu yazı da ‘ne kadar esnek olabilirsiniz’ soruna cevap vermiyor. Cevabından çok sorusunun önemli olduğu konulardan birindeyiz. Ne kadar esnek olabileceğinizi bulmak için bir kişisel envanter yaparmış gibi her şeyi masanın üzerine dökmelisiniz (sanırım dönüp dolaşıp Beril Ateş'in ilk gün için çizdiği illüstrasyona geliyor konu: siz de dahil her şey masanın üstündeyken her şeyi tekrardan sorguluyoruz). İşinizi kolaylaştıralım, sırasıyla sorabileceğiniz sorular şunlar olabilir: Siz çalışma biçimlerinizde ne kadar esnek olabilirsiniz? Hangi alanlarda zaten esnektiniz? Pek de esnek olmadığınızı düşündüğünüz hangi konularda daha da esnek olmak istiyorsunuz? Ve esnek olmak bu durum özelinde size sizin için fayda sağlayacak mı? Belki de 'o konuda' esnek olmanız gerekmiyordur, belki de o konu özelinde kolay kolay esnemeyen yapınız (veya kurumunun yapısı) sizi siz yapıyor ve işlerin daha verimli gitmesini sağlıyordur. Yine tek bir cevap yok. Ama kesin olan bir şey var. Zaten esnek diyebileceğimiz yapımızla dönüşümdeydik ve dönüşmeye de devam edeceğiz.
Yazıyı bitirirken, yaklaşık olarak bu tarihlerde Türkiye’ye davet ettiğim ama kaldırılan uçuşlar yüzünden dünyanın bu taraflarına gelemeyen Bertrand Bordenave şöyle bir mesaj yazıyor: ‘Bu durum bittiğinde dünya da yeni anlamını bulmuş olacak’. Anlamı yaratan bizleriz ve bunu yaparken kesinlikle kendimize ve yaşadığımız çevreye olan farkındalığı öncelik bilmeliyiz. Esnek olmak biraz da dinleyebilmek, olanı sezebilmek ve bize gelenin bizi değiştirmesini kabul etmek değil mi? Mark Nepo’nun dediği gibi dinlemek duyduğumuzun bizi değiştirebilme ihitmaline gönüllü olmakla alakalı bir eylem değil mi?