Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
1996 yılından bu yana Karl Lagerfeld’le çalışan İngiliz yazar ve kreatif danışman Amanda Harlech, Chanel’in 2015 Cruise şovu için Tilda Swinton’la Dubai’deydi. İki kadın şehrin çöllerini ve gökdelenlerini birlikte keşfettiler.
Palmiyelerin gölgesi altında bal gibi ağır hareket ediyor. Tilda, İskoç Kraliçesi, çölde kar gibi solgun. Bu yabancı şehirde, sesindeki ayrıntılar kuş cıvıltısı gibi. Kelimeleri bir dua kitabından sanki. Güneş ışıklarının saçlarındaki izi gibi, altın rengi...
Şafak vakti arazi araçlarıyla yola koyuluyoruz. Şehir bizi karşılamak için yükseliyor. Mavi gökyüzünde ışıltılı gökdelenlerden bir vaha, bir arada uçan kuşlara benziyor.
Çöle yöneliyoruz. Ufukta develer otluyor. Sabahın göz kamaştıran aydınlığında, mürekkepten birer hiyeroglif gibi titrekler. Kum tepelerinin arasından ilerlerken ağaçtan bir kutsallığa varıyoruz. Burası gölgeye serili bir halı gibi. Buradan oraya yön değiştiriyoruz, en yakından gözden yitmiş uçlara kadar. Dubai’nin başladığı yerin peşindeyiz. Tilda şahin gibi uçuyor. Baykuşlar, kartal ve ellerine konan bir şahin. Sanki onları Tilda çağırmış gibi.
Tilda Swinton, Karl Lagerfeld’in tasarladığı Chanel 2015 Cruise koleksiyonundan parçalarla Amanda Harlech’in karelerinde, Dubai’de.
Şehre döndüğümüzde bir grup Afrika antilopu görüyor. Tilda’nın onlara doğru uçuşu zamanın akışı gibi. Hayalet gibi, narince Tilda’yı çevreliyorlar.
İnci avlayan balıkçıların mercandan inşaa ettiği, Dubai’nin en eski yerleşim yerlerini keşfediyoruz. Rüzgar kuleleri arasından süzülen davulun sesi, derin bir şarkıya karışarak Tilda’nın kulağına geliyor. Müzisyenler çalıyor, Tilda dans ediyor. Eğrilip bükülen, uzakların kokularını getiren bir çöl gülü gibi. Onu takip ediyorlar, şarkılarını Tilda için söylüyorlar.
Gün boyu yaşadığımız maceraları düşünüyoruz ve Dubai’nin en eski kasabasından gülerek ayrılıyoruz. Rotamızda şehrin ışıkla dolu, dünyanın en uzun binası var.
Günbatımı yakın, güneş Atlantis’in üzerinde parlıyor. Dünyanın tepesine çıkıyoruz. Tilda şimdi gümüşten bir kraliçe. Ne kadar yükseğe tırmanırsak tırmanalım, altımızdaki mavi boşluğun sahibi o. Gökyüzünde pike yapan bir şahin gibi.