Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
The Revenant'taki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu (Drama) dalında Golden Globes'u kapan Leonardo DiCaprio, diğer ödülleri de evine götürebilecek mi?
1993 yılındaki ilk Oscar adaylığında Leonardo DiCaprio’yu neredeyse kimse tanımıyordu. Lasse Hallström imzası taşıyan “What's Eating Gilbert Grape”te Johnny Depp’in, filmdeki adıyla Gilbert'in hayatını zorlaştıran bir otistiği canlandırmıştı. Karakter; kağıt üzerinde “tek düze” olmasına rağmen onu kendince yorumlamış ve hastalığın yarattığı ortak özellikleri yok etmeden kendine özgü bir kişi yaratabilmişti. Filmde herkes yakışıklı çocuk ve esas oğlan Johnny Depp’i heyecanla izlerken o aradan sıyrılıp En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında aday olma hakkını kazanmıştı. Adaylık listesi açıklandığında tabii ki favori değildi. Önünde Tommy Lee Jones, Ralph Fiennes, John Malkovich gibi üç isim vardı. Kazanan açıklandığında yerinden kalkıp koşar adım sahneye giden Tommy Lee Jones olmuştu. Leonardo DiCaprio ise alkışlayan kalabalık içindeki genç oyuncu olarak kalmıştı.
Leonardo DiCaprio, What's Eating Gilbert Grape
1993 yılında başlayan Leonardo DiCaprio ve Oscar arasındaki ilişki 2005 yılında değişti. Adı artık En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu değil En İyi Erkek Oyuncu listesindeydi. Önemli bir kariyer tırmanışıydı bu onun için. Aradan geçen zaman içinde 19 yaşındaki genç oyuncu gitmiş yerine sinemanın “bebek yüzlü yıldızı” gelmişti. Ama o bundan sıyrılmayı başarıp oyunculuğunu daha da öne çıkarmayı bildi. 2005 yılında Martin Scorsese’nin “The Aviator” adlı filmiyle aday olduğu ödülü Jamie Foxx’a kaptırdı. Scorsese’nin yönetmen olarak Oscar’daki talihsizliği yavaş yavaş onun da üzerine sinecekti. 2007 yılında yine listede adı vardı ama zarftan çıkan isim Forest Whitaker’dı. 2014 yeni umutların yılıydı ama ne yazık ki kendisi gibi Oscar’la arası pekiyi olmayan Martin Scorsese ile yaptığı işbirliği yine sonuç vermedi ve ödülü Matthew McConaughey kazandı.
Leonardo DiCaprio, The Aviator
Leonardo Dicaprio’nun Martin Scorsese ile birlikte Oscar’ın kapısından döndüğü zamanlar artık son bulmak üzere. Çünkü ne demişler; Oscar’ın gelişi Altın Küre’den belli olur. Tabii bunun dışındaki en önemli faktör de bu sefer yanındaki yönetmenin Alejandro González Iñárritu olması. Geçen yıl “Birdman” ile ortalama sinema izleyicisi tarafından unutulmuş, yaşı tutmayanların ise hiç hatırlamadığı Michael Keaton’ı Batman’li yıllarına döndürerek Altın Küre'de kazandırdığı en iyi erkek oyuncu ödülü herkesin malumudur.
Alejandro González Iñárritu başrolünde Leonardo DiCaprio’yu oynattığı yeni filmi “The Revenant”da “Birdman”dan oldukça farklı bir çalışmaya imza atıyor. “Birdman”de sinemasal anlatımla tiyatroyu bir arada kullanmayı başaran, görüntüye öncelikli olarak psikolojiyi taşıyan yönetmen bu kez aksiyonu daha yoğun bir filme imza atmış ve fazlasıyla gerçekçi bir atmosfer yaratmış. Son büyük başarısı “Birdman”de özellikle gerçeküstü sahneleriyle dikkat çeken yönetmen, Michael Punke’nin aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanan “The Revenant”da ise şiddetin ve hayatta kalma mücadelesinin gerçekliğini öne çıkartmış.
Leonardo DiCaprio, The Revenant
Film, hem bir intikam hikâyesi hem de bir hayatta kalma mücadelesi olarak izlenebilir. Zaten film boyunca intikam arayanlar ve hayatta kalmaya çalışanlar karşı karşıya geliyor. Filmdeki tüm karakterler hem doğaya hem de intikam ateşine karşı savaşıyor.
Yönetmen, doğanın sertliğini ve hayatta kalmanın zorluklarını daha iyi vurgulayabilmek için bol miktarda geniş açılı çekim yapmış. Yer yer kullandığı uzun planlarla gerçekliği daha inandırıcı hale getirmeyi amaçlamış… İzleyicide hayranlık yaratacak derecede güzel fotoğraflar çeken yönetmen görüntü dengesini o kadar başarılı kurmuş ki; perdedeki görüntünün çekiciliği seyircide turistlik bir gezi hissi yaratmıyor. Aksine insanın doğa karşısındaki acizliğine gönderme yapıyor.
Alejandro González Iñárritu kurduğu sinemasal dünyada oyuncuya çok fazla yer bırakmamış aslında. Leonardo DiCaprio’yu olabilecek en iyi şekilde kullanmış. DiCaprio da kendinden bekleneni fazlasıyla yerine getirmiş. Zorlayıcı sahnelerin üstesinden başarıyla gelmiş; çaresizliği, intikamı ve acıyı en başarılı şekilde yansıtmış. Ancak yine de bazı sahnelerde izleyiciyi tam olarak memnun edebildiğini söylemek mümkün değil. Karakteri en can alıcı yerlerde yeterince parlatamamış. Yine de gösterdiği performansla aldığı ve alacağı tüm ödülleri sonuna kadar hak ediyor. Zaten o da seyirciden ziyade jüri karşısındaki talihsizliğini kırmaya çalışıyor.