Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Titanik izlemekten bıkmayan, bıkmayacak ve ne olursa olsun Jack’in o sala sığabileceğini düşünenler için ikonik film hakkında bilinmeyenleri sıraladık.
Unutulmaz Titanik günlerine geri dönmeye hazır mısınız? Bu Aralık ayında James Cameron'ın 1997 tarihli destanının 25. yıl dönümü. Leonardo DiCaprio ile Kate Winslet'in talihsiz aşıkları canlandırdığı bu ikonik film, gişe rekorları kırdı, gençlerin kalbini kırdı ve hatta Jack'in o yüzen kapıya neden sığmadığına dair binlerce bilimsel araştırma bile başlattı.
Neyse ki çeyrek asır sonra bile olsa bu spekülasyonlara dair filmin yönetmeni Cameron’dan cevap almayı başarabildik. Yeni filmi Avatar: The Way of Water'ın tanıtımı için özel röportajlar gerçekleştiren ödüllü yönetmen o eğreti sala yalnızca bir kişinin sığabileceğini kanıtlamak için anlatılmamış kaynakları sıralayarak “Bir hipotermi uzmanıyla ayrıntılı bir adli tıp analizi yaparak bu çalışmalarımızı gelecek şubat ayında yayınlayabileceğimiz özel bir bölümde paylaşacağız.”
Birçok benzeri yapım gibi yıldönümünü gösterişli bir bölüm ya da yeni bir uyarlama ile kutlamak yerine daha bilimsel bir yaklaşımla ele almaya karar veren Cameron söz konusu filmi sevgililer günü haftası vizyona sokacağını belirtiyor ve ne olursa olsun Jack’in ölümünden pişman olmadığını belirtiyor: “Jack'in ölmesi gerekiyordu. Tıpkı Romeo ve Juliet gibi… Aşk, fedakârlık ve ölümlülük hakkında bir filmdi bu. Aşk da fedakarlıkla ölçülür. Belki 25 yıl sonra bununla baş etmek zorunda kalmayacağım.”
Titanik izlemekten bıkmayan, bıkmayacak ve ne olursa olsun Jack’in o sala sığabileceğini düşünenler için ikonik film hakkında bilinmeyenleri sıraladık.
1. Kate Winslet, Leonardo DiCaprio'yu Jack Dawson rolünü üstlenmeye ikna etmek zorunda kalmış. Üstelik bunun için Leo’nun peşinden Cannes Film Festivali’ne gitmiş. Oscar ödüllü oyuncu bu ikna çabasını, “Onu bunu yapmaya ikna etmem gerekiyordu çünkü o yoksa ben de bu projede yer almayacaktım. Onsuz yapamazdım. Çünkü o bir dahi!”
2. Elemeler esnasında James Cameron’un listesinde Jack Dawson rolü için Christian Bale ve Tom Cruise gibi isimler de vardı. Ancak bu listede öyle bir isim vardı ki, hala herkes duyunca şaşırıyor. Clueless’ta Elton karakterini canlandıran Jeremy Sisto. Sevilen oyuncu verdiği bir röportajda bu role dair “Bu, alamadığım birçok işten biriydi. Kate ve diğer üç oyuncuyla birlikte metni okudum. Ondan delice ilham almıştım. Rolü alamayınca biraz kalbim kırılmıştı.”
3. Winslet ve DiCaprio'nun arkadaşlığı günümüzde hala devam ediyor ve bize kalplerimizi eriten anlar vermeye devam ediyor. Ancak tıpkı tüm iyi ilişkiler gibi onların hikayesinin de biraz tuhaf bir başlangıcı bulunuyor. DiCaprio, Winslet’in ikonik “Beni Fransız kadınlarından biri gibi çizmeni istiyorum” sahnesini çekerken onun odasına dalıyor. O anda ise genç oyuncu rolü gereği çırılçıplak. Winslet 1998 yılında bu anı “Hem çıplak hem de makyajsızdım. Leo veni gördü ve 'Vay canına!' dedi. Tam da o an ‘Film boyunca birçok çıplak sahnemiz olacak, şimdi bunun üstesinden gelmeliyiz’ dedim. Ve bu şekilde aramızdaki tüm buzlar kırıldı.”
4. İkilinin arkadaşlıkları hiç de alışkın olduğumuz türden değildi gerçekten. Cameron, DiCaprio'nun pardösüyle Winslet'i nasıl dehşete düşürdüğünü hatırlatan büyüleyici bir anekdot daha anlattı: “Çekimler esnasında onu eğlendirmek için paltosunun içine gaz çıkarır, sonra da paltoyu Kate’in yüzüne tutardı. Bunu bir başka yapsa tokatlanır , hemen ortamdan uzaklaştırılır ve oyuncular arasında büyük bir kaos olurdu. Ancak Kate ona kızmak yerine onunla bu komik anın tadını çıkarır eğlenirdi.”
5. Set veya sonrasında yapılan şakalar ve maskaralıklar burada bitmedi: Bir oyuncu partisi sırasında, kim olduğu bilinmeyen bir “şakacı” ekibin deniz ürünleri çorbasına halüsinasyonlar görülmesine neden olan bir çeşit ilaç eklemiş. Bu hamle sözde, “Cameron'a karşı bir intikam hareketi” olarak planlanmış. Ancak herkesin bu “şakadan” memnun olduğunu söyleyemeyiz. Brock Lovett'i canlandıran Bill Paxton 1996'da verdiği bir demeçte yaşananları şöyle anlatıyor: “Bazı insanlar gülüyordu, bazıları ağlıyordu, bazıları kusuyordu Bir süre sonra kendimi o kadar endişeli hissettim ki bir kese kağıdına nefes alıp vermek ve sakinleşmek istedim. Cameron da aynı şekilde hissediyordu.”