Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Boşlukların şehri Los Angeles'ta yaşayan yalnız bir adamın, bir bilgisayar programıyla yaşadığı derin aşkı konu alan Her kadar yalnız, davasında onun kadar haklı bir film az bulunur.
Ne Being John Malkovich (1999) ve Adaptation (2002) gibi Turgut Uyar'ın dizeleriyle “tüm mümkünlerin kıyısında” gezen filmlerin yönetmeni Spike Jonze'tan ne de filmin aday olduğu/aldığı sayısız ödülden bahsetmek bana düşer. Ama Her'ü izledikten sonra üstüme nem gibi yapışan, neredeyse elle tutulur o duygudan söz edebilirim.
Şöyle: Theodore (Joaquin Phoenix), yılını bilmediğimiz bir gelecekte, Los Angeles'ta yaşayan, hayatını başkalarının aşk mektuplarını yazmakla geçiren, karısından boşanmak üzere ve bunalımın dibinde gezen melankolik bir adam. Arafa bıraktığı yaşamında mailler birikmiş, arkadaşlar ihmal edilmiş, hayallere zaten boş verilmiş bir halde var, olmadan yaşıyor. Bir gün bir yazılım programı alıp geliyor eve: Karşısında Samantha diye bir 'ses' var (Johansson.) Ama mekanik değil; organik, otantik, anatomik, fantastik bir ses bu. Multi-task çalışıyor kafası- ne de olsa o bir yazılım- akıllı, komik, seven, soran bir ses. Sabahın ilk günaydınını, gecenin son iyi gecelerini dileyen bir 'ses'. İdeal yaşam arkadaşının “bedensiz” versiyonu.
İyi anlaşıyorlar. Hem de çok. Zaten bir ilişkide o iyi anlaşma halinden daha öte ne var? Derinleşen ilişkileri Samantha'ya duymaya 'programlanmadığı' duyguları (aşk) hissettirip; Theo'ya, “bir kız arkadaşım var ve o bir bilgisayar programı” dedirtmeye kadar varınca, işin içine hayal gücüyle yapılan über-süper bir seks girip taraflar nereden gelip nereye gittiği belli olmayan bir duyguya tutulunca, kendi sınırlarını ölümüne zorlamış oluyorlar tabii. Bir yanda asla dokunamayacağını, sonsuza kadar özlemeye mahkum olduğu bir sese aşık olan Theo, diğer yanda hissetmemesi gereken duyguların içinde taklalar atan Samantha. Gel zaman git zaman Samantha, eşyanın tabiatı gereği aynı anda binlerce kişiyle de konuştuğunu söyleyiverince aralarındaki ilişkinin fişi de çekiliyor. Malumun ilanı. Birlikte çıktıkları tatillerden, yürüyüşlerden ve paylaşımlarından geriye tek bir fotoğraf bile kalamıyor.
Filmi neresinden tutsam elimde yalnızlık kalıyor. Theo'nun derin melankolisi bir yana; bir yazılım programının dahi duygularla gelen sevişmelere ihtiyaç duyabileceği önermesi, eldivenden merdivene, herkesin bu duygu karşısındaki çaresizliğini ifade ediyor. Bu sebeptendir ki, kanlı canlı biri duruyorsa karşınızda ve biliyorsanız ki onun gibisi olmayabilir bir daha; hiçdeğilse Theo'nun hatırına ona sahip çıkın.