Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İyi bir Kaliforniyalı pazara çıkandır. Neden diye soranlara yanıtımız, Zeynep Güven Ünlü’nün pazar yazısında.
Turist olarak gittiğiniz şehirlerin meyve sebze pazarlarını gezer misiniz?
Pardon, siz kendi semt pazarınıza bile mi gitmezsiniz!
İtiraf ediyorum, İstanbul’da ben de pazara çıkmıyordum.
Bazen uykum oluyordu, yazın hava fazla sıcak, kışın çok soğuk geliyordu. Vakit desen zaten dar. Anlayacağınız, bir şeye ilginiz yoksa, bahane bulmak kolay!
Palo Alto’daki ilk iki ayımda da, pazar aklımın ucundan geçmedi.
Ne de olsa elimizin altında, üreticiden aldığını doğrudan tüketiciye ulaştıran mis gibi Trader Joe’s vardı.
Trader Joe's, sağlıklı beslenmek isteyenlerin tercih ettiği bir süpermarket zinciri.
Üstelik bir ucundan diğerine on dakikada yürüdüğünüz, yüzlerce ürün çeşidi arasında kaybolduğunuz devasa Amerikan süpermarketleri gibi yorucu da değildi.
Boyutlarıyla, sunduğu makul miktarda seçenekle mutfak alışverişini zevkli hale getiriyordu.
Geldiğimizden beri, Trader Joe’s’dan aldık, afiyetle yedik.
Neden sonra, ne zaman ki geçen pazar sabahı kendimi Menlo Park Farmers Market’te buldum, işte o zaman gerçekten buralı oldum!
Şimdi düşünüyorum da pazara çıkmak Kaliforniyalı olmakla en çok örtüşen eylemlerin başında geliyor.
Neden mi? Anlatayım.
Kaliforniya dünyanın en çevreci bölgelerinden biri.
Biliyor musunuz, burada marketten aldıklarınızı naylon torbalara doldurup çıkmıyorsunuz.
Ya yanınızda getirdiğiniz alışveriş çantasına koyuyorsunuz, getirmediyseniz de kasada kağıt poşet satın alıyorsunuz.
Bu kararı Kaliforniya halkının bizzat kendisi, Kasım 2016’da Trump’ı başkan seçerken yapılan referandumda aldı.
Bir pazar sabahı gözünü Menlo Park pazarında açanlar.
Eyalet de halk da, paket, ambalaj işini azaltmak için elinden geleni yapıyor.
Eh, pazar da bunun en iyi yapıldığı yerlerden biri, sonuçta her şey açıkta satılıyor.
Ben de aldığım iki narı çantama atmak zorunda kaldım, kese kağıdına koyduğum soğan ve domatesleri kucağımda taşıdım.
Kağıt kutulardaki çilekleri Kaya’nın eline tutuşturdum. Böylece bir anlamda acemi eğitimimi tamamladım.
Bu paket, poşet işinden de önemlisi, burada pazardan alışveriş etmek demek gerçekten yerel üreticiden alışveriş etmek demek.
Çilekler, domatesler, çeşit çeşit otlar… hepsi civardaki bahçelerden, tarlalardan geliyor.
Kaliforniya gibi bereketli topraklar dururken zaten insan başka bölgelerin ürünlere bakmak istemiyor.
Bizim eve en yakın Menlo Park pazarı. Saat 9:00 -13:00 arasında, o saatlerde boşaltılan açık otoparkta kuruluyor.
Yaklaşık 30 tezgahlı küçük bir pazar, iki kere gelseniz üçüncüsünde herkesle ahbap olursunuz.
Bu ilk pazarımda, üreticiyle muhabbete girmedim.
Ama o mis kokulu domateslerle pişen menemeni yerken, daha önce hiç tatmadığım otlarla yaptığım salatayı karıştırırken, tadına doyamadığım narlardan keşke iki tane daha alsaymışım derken, artık her pazar gözümü pazarda açmaya karar verdim.
Kaliforniya'nın sıcak iklimi sayesinde yılın her mevsiminde taze çilek yemek mümkün.