Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Dişiliğin ve dişil enerjinin bedenselleştirilmesi deyince ilk akla gelen isimlerden Dancing The Divine’ın kurucusu Amber Joy Rava ile bir araya geliyoruz.
Fotoğraf: Getty Images
Öğrendiğimiz bilgilerin hayatımıza geçmesi ve özümsenip somutluk kazanması yani bedenselleştirilmesi, ya da içselleştirilmesi çoğunlukla hemen olabilen bir şey değil. Öğrendiğimiz teknik ya da metotların yaşamımızı dönüştüren bir deneyim haline gelebilmesi için düzenli pratikle hayatımız haline getirmek ve bunun da ötesinde öğretinin de ötesine geçip ta kendisi olmak bambaşka bir hal.
Değişen dünyada kadınların ve kadınlara yönelik çalışmaların tüm dünyanın enerjisini dengelemek için çok değerli olduğu Hollywood’dan güzellik sektörüne, wellness dünyasından iş dünyasına kadar farklı şekillerde ifade ediliyor. Bunun için yapılabilecekler var. Dişil enerji, etkileyici, kurallara hapsolmayan ve ilham veren bir enerji türü. Dişil ve eril enerjiyi cinsiyet ayrımı fark etmeksizin erkeklerde ve kadınlarda dengeli halde bulunması gereken enerji türü olarak tanımlayabiliriz. Dişil enerji daha affedici, hoşgörülü ve bütünsel bir kavrama halini de sembolize eder. Daha edilgen bir yapıdadır ve uyum sağlayabilir. Bu kadar harika bir kaynak olmasına rağmen sıklıkla kadınlar günlük koşuşturma halinde daha eril bir ve var olma haline geçebiliyoruz. Aslında yavaşlamaya ve daha çok hissedip, duyularının farkına varmaya ihtiyaç var. Bunu dengelemek için yapılabilecek pek çok basit bazense uzun ve düzenli çalışmalar var. Doğanın uzantısı olduğumuzu hatırlayıp, sakin uzun doğa yürüyüşleri yapmak, düzenli masaj ve hamama gitmek, resim yapmak, dans etmek gibi pek çok çalışma enerjinin dişil akışının farkına varmamızı sağlıyor.
Dişiliğin ve dişil enerjinin bedenselleştirilmesi deyince ilk aklıma gelen kişi dünyanın pek çok yerinde inzivalar, atölyeler düzenleyen, kendi deyimiyle İlahi Dişilik seremonilerinde ateş danslarıyla herkesi resmen büyüleyen Dancing The Divine’ın kurucusu Amber Joy Rava. Amber bu yaz Türkiye’de olacak ve kendisiyle bir röportaj yaptık.
İlahi Dişilik kavramını ve bunun Vücut Bulmuş halini düşününce ilk aklıma gelen senin adın oluyor.
Teşekkürler sevgili Burcu, senin tarafından böyle düşünülmek benim için gerçekten bir gurur ve ayrıcalık benim için.
İlahi Dişi’yi ne zaman paylaşmaya başladığını bana söyleyebilir misin?
Kendimi ifade etmeye yeniyetmelik yıllarımın sonunda davet edildim, daha sonrasında yani 20'li yaşlarımda da bu konuda eğitimler vermeye başladım. Her hafta farklı yaşlarda, farklı ortamlardan gelen, farklı tecrübeler yaşamış kadınlarla bir araya gelip, onlarla evrenin işleyişini ve bizim bu evren içindeki yerimizi anlamaya çalıştık. Bu dönem benim için içimde özenle sakladığım çok değerli bir armağan oldu.
İlahi Dişilik ne demek? Bildiğimiz ‘dişi’ kavramından farkı nedir?
Bu çok karşılaştığım bir soru. Burada da sorduğun için teşekkür ediyorum, çünkü bunu açıklığa kavuşturmak önemli. Dişi olmak fiziksel bir kavram, kim dişi bedeninin anatomik özelliklerine sahipse dişi olarak nitelendiriliyor. Bir kişinin sırf dişi bedenle dünyaya gelmiş olması henüz kendi ilahi dişil değerini keşfettiği anlamına gelmiyor. Hele ki cinsiyet kimliklerinin sınırlarının zorlandığı zamanımızda... Benim kalbimin bilgeliğine göre İlahi Dişilik nitelikleri çok basit, aslında sonsuz öz sevgi, kendini bilmek , öz saygı ve tevazu. İlahi Dişil’in doğal halinde dışarıya kanıtlanması gereken hiçbir şey yoktur. Doğal hali kendi iç sesiyle samimi bir bağlantı içindedir, iç güdüleri ona rehberlik eder, onu korur ve yaşam amacına daha da yakınlaştırır! Şu anda dünyada çok ihtiyaç duyulan bir şey bu!
İlahi olan dişiliğinin ilahiden geldiğini bilir ve buna göre davranır. Hassas ve gücünün farkına varmış kadınlara o kadar çok ihtiyaç var ki şu anda dünyada. O yüzden yaptığım çalışmalara global ve evrensel enerji açısından çok inanıyorum. Kadın evrenin Shakti'si yani tüm evrendeki yaratımın dinamik dişil gücünü temsil eder. Bu ilkel yaratım gücünün pek çok adı vardır, Hinduizm de shakti, ya da creatrix, tanrıça, kaynak, devi, ana, sen... Kişinin kendi potansiyelini veya yeteneklerini gerçekleştirmesi kolay değil, çünkü hayatı kontrol etme ihtiyacı (pek çok kadının kendisinin de itiraf edeceği kontrol hastalığı), güvenlik için başkalarını manipüle etme (servet avcılığı) gibi birçok hataya düşülen yol da var. Kendi imajını takıntı haline getirmek (örneğin aşırı plastik operasyon vakaları), güzellik standartlarını, moda trendlerini, finansal durumu kişisel değerin bir ifadesi olarak görmek hep bu yollardan.
Kadın başkalarının ne düşündüğüne çok önem verirken kendi iç dünyasına yeteri kadar eğilemeyebiliyor. Oysa gerçeğin galip gelmesi için maskelerin atılması gerekiyor. Gerçekte kim olduğumuzdan ve içimizde nasıl hissettiğimizden ziyade başkalarına nasıl göründüğümüze önem vermek doğru değil. Gerçek, hiçbir tanığın olmadığı, tek başına olduğumuz zaman ortaya çıkandır. İlahi dişi tek başına kaldığında rahattır, kendi eşsiz sesini, dansını ve kendine güveninin büyüyüp geliştiğini hissedene kadar bir süre kendini keşfetmeye çalışır. Çoğu kişinin anlamadığı bir hayat yaşıyordur. Kendi çağrısını bulmuş bir kadın, kendi kadınlığı içinde yeterince sakin ve soğukkanlıdır, tıpkı ay gibi her gün dalgalar yaratarak kendini dönüştürür.
Peki İlahi Erkeklik için ne düşünüyorsun?
İlahi Erkek de İlahi Kadın kadar değerli benim için. Her ikisi de tüm duyarlı canlıların içinde var. Kendisinin farkına varmış, içgüdülerini dinleyen, duyarlı, tüm canlıları içimde hissediyorum. Kendi erkeksi niteliklerime de aşığım, evet! Risk almayı, stratejik ve disiplinli olmayı, sınırlarım olmasını, güvenmeyi, objektif olmayı öğrendim. Bir simyacı gibi, bu kaliteli bileşenler bana denge sağlıyor, karşıtların dansı yoluyla mükemmel uyumu bulma yeteneğimi destekliyor. Bir bütün olabilmek için her insanın hem erkek hem kadın özelliklerine ihtiyacı var.
‘Bir şey hakkında konuşmak’ ile ‘bir şeyi bilmek’ ve ‘gece/gündüz bütün bedeninle o olmak’ arasında nasıl farklar vardır?
Bu soruya bayıldım! Evet, bir şeyin Vücut Bulmuş hali hakkında konuşmak kolaydır, ama havalı sloganları veya dili olan kaç kişi, doğal bir dürtüyle, anın dansıyla, ilham verici bir duygu onunla birlikte hareket edip, onunla dans edene kadar, bir ağaçla yapacağı sessiz meditasyonda sabırla bekleyecektir? Gerçekten teslim olup, kutsal akışın önderlik etmesine ve akmasına izin vererek, bedeni uyandırmak için yeterli zamanı verecek çok kişi olduğunu sanmıyorum… Kişisel olarak, benim hedefim mümkün olduğu kadar insanca bir şükran hali içinde yaşamak. Benim seçimim, doğal ritimlerime değer vermek ve iç benliğimi tüm anlara, hatta rüya gören bedenime bile açık tutmak…
‘Gece/gündüz bütün bedeninle o olmak’ ile ilgili sorunu elimden geldiğince cevaplayabilmek için, bunun en az 40 gün boyunca muhafaza edildiğinde bir yaşam tarzı haline gelebilecek güçlü bir varlık, tatlı bir berraklık olacağını söyleyebilirim. Eğer öz sevgi, berrak odaklanma ve mutluluk gerçek bir çaba ve adanmışlıkla uygulanabilirse, bütün bedenle bunu yaşamak herkes için ulaşılabilir bir hedef olacaktır…
Bazen kadınlar gerçek doğalarını ortaya çıkarmaktan ve saf özlerini yansıtmaktan korkuyor, bunu nasıl görüyorsun? Ve bunun kolektif yaşamımız üzerinde nasıl bir etkisi var?
Ah! Evet, çok fazla kadın, 'cadı yarasından' mustarip. Nesiller boyunca ezilmeye karşı gelişen bir tepki bu korku. Kötü ünlü cadı bıraktığı izlerle kadın cinsine yapılan soykırımı ve bizi sihirli benliğimizden koparan aşırılıkçı dinleri asla görmezden gelmeyelim. Sihirli benliğimiz derken sezgilerimiz, bedensel zevklerimiz, merhamet, yaratıcılık, öz sevgi, kendimizi ve topluluğumuzu iyileştirme yeteneğimiz gibi özelliklerimizi kapsayan benlikten kastediyorum.
Biz kadınlar olarak kelimenin tam anlamıyla ‘korkutulduk’! O yüzden hiç kendinizi suçlamayın, sadece derin bir nefes alın ve bulduğunuz her fırsatta kendinizi ifade edin.
Ne mutlu bize ki eşsiz yeteneklerimizi topluca hatırlamaktayız; Bizi YENİ ÇAĞ'a taşımak için büyük-küçük her şeye ihtiyacımız var. Temel olarak ben, eğer özgürlük, eğitim ve her türlü ayrıcalığa sahipseniz bunu herkesin iyiliği için kullanmanız gerektiğine inanıyorum. Çoğu kez bu yalnızca, içimizin derinliklerindeki küçük yıldızın bize olduğun kişi ol diye seslenen kalplerimizin en değerli çağrısını dinlemek anlamına gelir. Kişisel gerçekliğimize olan bu adanmışlık her seferinde bir kişi ile de olsa, dünyamızda bir evrim dalgası yaratacaktır.
İlahi Kadınlığı ifade etme konusunda 'şüphe, korku, utangaçlık' ortaya çıktığında ne gibi uygulamalara sahipsiniz/uygulamalar tavsiye edersiniz?
Şüphe, korku ve utangaçlık hislerini yaratanın normalde kişinin egosu olduğunu fark etmek harika. Ve deneyimlerim sonucu bulduğum şey tüm bu olumsuzlukların aslında bir başarı korkusu ve normlara meydan okumamak için kendini saklamanın, yavaş ölüm olarak adlandırmayı sevdiğim rahatlık bölgeleri olduğu. Genellikle en doğal yeteneğe sahip olanlar kendilerini göstermekten en çok korkarlar, “çok fazla olma” korkusudur bu. Yani kötü büyü bozulduğunda, hayatlarını kelimenin tam anlamıyla iyileştiren inanılmaz bir olasılık açılımı sağlayacak bir cadı yarası.
Bu konularda kendi metotlarını da öğretiyor musun?
Her insan o kadar eşsiz ki, benimle çalışan danışanlarım için bu süre 3 ila 15 yıl arasında değişebiliyor. Bu kişiler, yıllar içinde benim yöntemimi sağlam bir şekilde kavrıyorlar. Bazı öğrencilerim kendi yetenekleri paralelinde öğretmen olarak devam ettikleri gibi, benim İlahi Dans tekniklerimle Doğum ve Ölüm Dulası olmayı seçenler de oluyor.
Evet sen aynı zamanda Doğum ve Ölüm Dulalığı da yapıyorsun… Bundan da biraz bahseder misin?
Evrenle birlikte dönmeye devam ederek, bir başka insanın hayatındaki en dönüştürücü anların bir parçası olmak, bir armağan aldığınızda hissettiğiniz duyguları hatırlatan bir olgu. Şükranla yaklaşarak, yaşam çemberini, ilahi alemlerin ve varlıkların tüm boyutlarını onurlandırıp, bedenselleştirerek bu bilinç değişimlerinde insanlara yardımcı oluyorum.
Geçen yaz Türkiye’ ye geldiğini biliyorum, ya bu yaz?
Ah evet! 2022 yazında yeniden güzel ülkenize geleceğim. Çeşitli tatil bölgelerinde, Bodrum Edition Otel, Kaplankaya Six Senses Oteli Harvest etkinliğinde, ayrıca Yunanistan ve İbiza’da özel gösterimlerde İlahi Ateş Dansımı icra edeceğim. Antalya, Mısır ve Fas'ta tam bir İlahi Dans inziva programı gerçekleştireceğim. Dolu dolu bir yaz olacak! Dans sevgimi ve kutsal bedenselleştirmeyi paylaşacağım için çok heyecanlı ve minnettarım.