Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Mehtap Elaidi, dünden bugüne ulaştığı noktayı, tasarımlarını ve yeni mağazasını Vogue Türkiye’ye anlattı… Tasarımcı, Bebek’te açtığı mağazasını özgün tarzların ve güçlü duruşların buluştuğu, ilham veren bir atmosfer olarak vurguladı.
Moda dünyasında özgün tasarımlarıyla öne çıkan Mehtap Elaidi, Bebek’teki yeni mağazasıyla hem markasının 25 yıllık hikâyesine yeni bir sayfa ekliyor hem de alışveriş deneyimine farklı bir boyut kazandırıyor. Bebek’in bağımsız markalar için ideal bir buluşma noktası olduğuna inanan Elaidi, mağazasını yalnızca bir satış alanı değil, aynı zamanda kendinden ödün vermeyen kadınların bir araya gelip kişisel tarzlarını keşfedebileceği ve geliştirebileceği bir platform olarak tasarladı. Kıyafetlerden ev aksesuarlarına, kitaptan kişiselleştirilmiş beyaz gömleklere kadar birçok farklı detaya ev sahipliği yapan bu özel alan, Mehtap Elaidi’nin zamansız tasarım anlayışını ve özgün çizgisini yansıtıyor.
Aslında başladığım günden buraya doğru baktığımda kurduğum hayallerin bugünün gerçeklerinden daha iddiasız olduğunu görüyorum. Ben başlarken kendime moda tasarımcısı bile deme hakkını bulamayıp ilk birkaç sene kendime moda uygulayıcısı sıfatını yakıştırabilmiştim. Bu da aslında hayallerimin ne kadar daha naif olduğunu gösteriyor. Ben sadece yeni bir soluk olabilmek, her yerde olandan farklı şeyler yapmak isteyerek bu yola çıkmıştım. O yüzden bugün geldiğim nokta benim için hayallerimin ötesine geçti diyebilirim. Ne mutlu bana.
Hikaye anlatıcılığı benim için her zaman çok önemliydi çünkü bir anı unutulmaz kılarak anıya çeviren şey arkasındaki hikaye ve o hikayenin sizde bıraktığı iz. O yüzden ilk günden itibaren koleksiyonlarımı hazırlarken mutlaka bir hikaye veya hikaye dizisi hep pusulam oldu. Hem beni odakta tutan hem de yoldan çıksam bile beni yoluma döndüren. Tasarım yaparken hayatta beni etkileyen, tetikleyen, düşündüren, gülümseten her şey hikayeye bir başlangıç noktası oluşturarak motive edebiliyor.
Bence markanın gerçek dinamiklerinden hiç taviz vermemesi net bir DNA yarattı. Ben başından beri –içi şu arlar biraz boşaltılmış olsa bile– zamansız parçalardan oluşan ve kişisel stile göre farklılık yaratabilecek koleksiyonlar tasarlama çabası içinde oldum. Ben bir tasarımcı markasının sürekliliği devam ettirebilmesi için sonuçta tasarımcısının kimliğini taşıdığına inanırım. Bu yüzden ben de kendimden uzaklaşmadan zamanın şartlarına uyarak, kumaş kalitesi ve dikim kalitesinden ödün vermeden koleksiyonlar yaptığım için ve verdiğimiz hizmetin de bir sonucu olarak bugünkü konumumuza geldik.
Ben her zaman biraz daha konforlu ve maskülen bir giyim tarzına sahiptim çok bir değişiklik olduğunu sanmıyorum. Ama sanıyorum yıllar içinde etraftan daha az etkilendiğim daha kendime ait bir tarza doğru evrilmiştir.
Aslında kadınlık kavramı benim için özgünlük ile en çok denkleşiyor. Çünkü sadece moda tasarımında değil hayatın tüm alanlarında kadınlık kavramının her tür özgürlük ile örtüştüğünde gerçek anlamına kavuşabileceğine inanıyorum.
Pantolonlar, ceketler ve elbette beyaz gömlekler.
Dijitalleşmenin yükselişi moda sektöründe ilk başta liberalleşmeye yol açtı ve bağımsız markaların da diğer güçlü markalarla aynı platforma taşınabilmesine olanak tanıdı. Ancak burada kullanılan araçların çeşitlenmesiyle birlikte bence burada da bağımsız markalara tasarım anlamında hikayeler yaratma sorumluluğu geldi. Sürdürülebilirlik ise burada saatlerce tartışabileceğimiz bir konu başlığı ve maalesef hakkıyla yerine getirmek istediğinizde oldukça maliyetli bir alan. Biz de bir süre sürdürülebilirliğin tüm şartlarını uygulamaya çalıştık ancak bizim gibi bağımsız bir markanın bunu hakkıyla yerine getirmesinin çok zor hatta imkansıza yakın olduğunu fark ederek rotamızı tasarımda zamansız parçalar bulundurmaya özen göstererek israfın önüne geçecek, senelerce dolaptaki yerlerini koruyacak koleksiyonlar yapmaya gayret ediyoruz.
25 senedir bağımsız bir moda markasıyla var olabilmek sanırım.
Aslında var ve hazırlıkları içindeyim inşallah yakında onun da duyurusunu yapıyor oluruz.
Ben uzun zamandır Bebek’te bir mağaza açmak istiyordum çünkü Bebek bence bugün büyük markalardan çok bağımsız markaların var olduğu ve yapılaşma itibarıyla büyük markaların da gelmekte zorlanacağı alternatif bir alışveriş noktası haline geldi ve bu durumu da Mehtap Elaidi markası ile çok özdeşleştiriyorum ben.
Burası koleksiyonlarımızı bilen, fikri olan ya da merak edenlerin ürünlerimizi deneyimleyeceği aynı zamanda 25 yıldır bizimle birlikte olan müdanaasız kadınların kitaptan, ev aksesuarlarına referans gösteren ürünlerin de olduğu bir buluşma noktası.
Kişisel dokunuşların olması, koleksiyonlarımızda hep ön planda tuttuğumuz tavırların yansıması özellikle dikkat ettiğimiz konulardı.
Yukarıda da bahsettiğim sadece kıyafet değil müdanaasız kadınlarımıza referans yaratacak başka ürünlerin de özenle seçilerek sergilendiği bir alan olmasına gayret ettik ve edeceğiz.
Kişisel stil danışmanlığından çok beyaz gömleklerimizin tasarım olarak kişiselleştirileceği bir alanımız olacak belki sonrasında daha farklı kişiselleştirme çabalarına da devam ederiz. Şimdilik imzamız haline gelen beyaz gömleklerle başlayacağız.
Bugünkü şartlarda ikisi birbirini destekler nitelikte bence. Biri olmadan diğeri düşünülemez.
Mehtap Elaidi DNA’sını koruyarak birkaç noktada da müdanaaasız kadınlarımızla buluşmak hedefimiz. Buna yurtdışında da ilk olarak Londra’da pop-up mağazalarla çemberi genişletmek istiyoruz.