Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Inari Omakase'nin kurucusu Aycan Akdağ ile markanın ilham veren hikayesini ve geleceğini konuştuk.
Aile şirketindeki işini bırakarak Asya mutfağına olan tutkusunu takip eden ve Inari Omakase'yi hayata geçiren Aycan Akdağ, misafirlerine otantik bir deneyim yaşattıklarını belirtirken yeni bir yan marka üzerinde çalıştıklarının da haberini veriyor.
Markamızın hikayesi, Japonya'nın zengin mitolojisinde saklı. Nefesin, pirincin ve doğurganlığın tanrısı olan Inari, aynı zamanda savaşçıların ve bereketin koruyucusu. Bu figürden ilham alarak, Asya mutfağına olan derin tutkumla birleştirip Inari markasını hayata geçirdim. Amerika'da geçirdiğim yıllarda farklı mutfakları deneyimledikçe Asya lezzetlerinin zenginliği beni daha da büyüledi. Inari ile amacımız, misafirlerimize sadece lezzetli yemekler sunmak değil, aynı zamanda Asya kültürünün atmosferini de yaşatmak.
Inari, nefesin, pirincin, çayın ve tilkilerin tanrısı olarak doğurganlık ve başarının simgesidir. Efsaneye göre Inari ya çekici bir kadın ya da beyaz bir tilki olarak görünür. Nadir bulunan beyaz tilkiyle karşılaşmanın şans getirdiğine inanılır ve Japonya’daki birçok Shinto tapınağı ona ithaf edilmiştir. Inari Omakase, bu efsaneden ilham alarak misafirlerimize şans getiren eşsiz bir gastronomik deneyim sunmayı hedefliyor. Asya mutfağının zenginliğini, taze ve yerel ürünlerle harmanlayarak yarattığımız özgün menümüzle, misafirlerimize hem lezzetli hem de unutulmaz bir deneyim yaşatıyoruz.
Inari Omakase Kurucusu Aycan Akdağ
Menümüzü oluştururken, çiğ balık konusunda damak tadı hassasiyetini göz önünde bulundurarak farklı bir yaklaşım benimsedik. Japon mutfağının özgünlüğünü korurken, çiğ ürünleri daha çok pişmiş lezzetlerle harmanlayarak hem geleneksel tatlara hem de yerel damaklara hitap eden yeni yorumlar yarattık. Bu sayede, sushi ve sashimi gibi klasik lezzetlerin yanı sıra, daha geniş bir kitleye hitap eden farklı seçenekler sunuyoruz. Misafirlerimizin büyük bir kısmı, restoranımıza ilk kez geldiklerinde ağırlıklı olarak sushi servis ettiğimizi düşünse de menümüzdeki diğer lezzetleri deneyimleyince şaşırıyor ve çok memnun kalıyorlar.
Misafirlerimize Asya mutfağının en iyi örneklerini sunarken yerel üreticileri desteklemeyi de önemsiyoruz. Menülerimizde yer alan ürünlerin yüzde 20’si yerel kaynaklardan, yüzde 80’i ise yurt dışında bulunan tedarikçilerimizden oluşuyor. Bu sayede hem yerel lezzetlerin özgünlüğünü koruyor hem de Asya mutfağının zenginliğini sofralarınıza taşıyoruz.
Misafirlerimizin en sevdiği lezzetler arasında yer alan “Kirohana”, “Mısır Tempura” ve “Black Tiger Tempura” menümüzde öne çıkan tatlar. Asya mutfağının zenginliğini yansıtan geniş menümüzde, bu üç lezzet farklı lezzet arayışlarına cevap veriyor. Misafirlerimiz hem geleneksel tatları hem de daha modern yorumları bu lezzetlerde buluyor.
Menüdeki favori lezzetlerim öncelikle, “Scallop Jalapeno” her lokmada adeta bir tat patlaması yaratıyor. “Crab Salad” tazeliği ve hafifliği ile “Beef Tataki” ise ağızda dağılan tadı ile listemde. Doyurucu bir ana yemek istediğimde “Rib Eye” ya da dışı çıtır, içi sulu “Torikaragi” tercih ediyorum.
Bana göre iyi bir suşiyi diğerlerinden ayıran en önemli unsur pirinç kalitesidir. Pirincin pişirme standartları, balık kadar hatta daha da fazla önem taşıyabilir. Kullandığımız pirinç Amerika’dan geliyor ve bu konuya büyük özen gösteriyoruz; bu detayın markamızı diğerlerinden ayırdığını düşünüyorum.
Asya mutfağına olan ilgi son 5-6 yılda artan restoran sayısıyla kendini gösteriyor; her zaman daha ileriye gidilebilir, ancak bu yükseliş ciddi bir ilgiyi işaret ediyor.
Gastronomi trendleri bizim için önemli olsa da trendlerin geçici doğası konusunda temkinliyim. Kısa vadeli popülerlik sağlayan akımlar, sona erdiğinde markaya zarar verebilir. Bu nedenle, markamızı köklü bir yaklaşımla, kalıcı ve geleneksel değerlere bağlı kalarak şekillendirmeyi tercih ediyoruz. Tabii ki, yenilikleri göz ardı etmeden, trendlere adapte olabileceğimiz, markamızın özüne uygun unsurları seçerek dengeli bir yol izliyoruz.
Misafirlerimizi içeri adım attıkları anda Asya kültürünün büyüleyici atmosferine davet ediyoruz. Personel üniformalarından menülerimize, duvarlardaki Uzak Doğu motiflerinden canlı Japon bitkilerine kadar her ayrıntı, bu kültürün ruhunu yansıtıyor. Özellikle sakura ağaçları ve geleneksel Japon şemsiyeleri, mekânlarımıza özgün bir hava katıyor. Mimari tasarımda da Asya kültürüne ait belirgin renkleri kullanarak, misafirlerimize otantik bir deneyim yaşatıyoruz.
Inari’yi kurduğumdan beri kariyerimde beni en çok etkileyen deneyim, 2016 yılında ortağımdan ayrıldığımda yaşadıklarım oldu. O dönemde marka iflas etmişti ve ailem, bu işin başarılı olmayacağını, aile şirketine geri dönmem gerektiğini söylüyordu. Ancak ben, kafamdaki projeleri hayata geçirebilirsem başarılı olacağımı düşündüm. Markayı yeni bir kimlikle yeniden açtıktan sonra, ilk günden itibaren hızla büyümesi ve başarıyla devam etmesi beni hala derinden etkiliyor. Bu başarı, sonraki hedeflerime ulaşmak için daha fazla azimle çalışmamın da kaynağı oldu.
Gelecek dönemde yeni bir yan marka üzerinde çalışıyoruz. Asya mutfağının farklı lezzetlerini sunmayı hedefleyen bu projemiz için planlamalarımız devam ediyor.