Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Uyku esenliğimiz için büyük önem taşıyor ve çoğumuzun muzdarip olduğu yetersiz uyku sorununun akıl sağlığımız üzerindeki etkisi tahrip edici olabiliyor. Ama söz konusu uyku olunca şartlar gerçekten de eşit mi? Yoksa varlıklı insanların endişelenmesine gerek yok mu?
Fotoğraf: Karina Twiss / Trunk Archive
Herkesin bildiği üzere, İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher her gece yalnızca dört saat uyuyordu. Donald Trump da aynı iddiayı sürdürüyor ve Business Insider’ın “Day In The Life” serisinden bir yazı okuyacak olursanız Fortune 500 listesine giren bir iş liderinin (yani sempatik olmasa da başarılı bir insanın) sabah beşten önce uyanması gerektiğini biliyorsunuzdur. Herkesten daha uzun süre ve daha azimli çalışmanın bir statü semboli hâline geldiği ve olabildiğince az uykuyla yaşayabilme becerisinin saygı gördüğü bir meşguliyet kültüründe yaşıyoruz.
Ortalama bir insan tüm yaşamının üçte birini yatakta geçiriyor ama çoğu insan için gerçek, yüksek kalite uykunun pek ender görülmesi. Üç yetişkin Amerikalıdan yalnızca biri yeterli uyku alıyor; ABD’deki Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’ne göre bir uyku krizinin eşiğindeyiz.
“Meşgul görünmek istiyoruz ve bunu ifade etmenin bir yolu ne kadar az uyuduğumuzdan bahsetmek,” diyor uyku araştırmacısı ve Why We Sleep: Unlocking the Power of Sleep and Dreams kitabının yazarı Matthew Walker, 2017 tarihli bir röportajda. “Bu bir onur nişanesi.” Fakat verimliliğe dair takıntımızı tekrar gözden geçirmek yerine artık uykuya yardımcı olma üzerine yepyeni bir endüstri inşa ediyoruz. Öyle ki küresel uyku desteği piyasasının 2025’e gelindiğinde 115,4 milyar dolar olması bekleniyor.
Uyku desteği yeni bir şey değil. Çeşitli bitkisel devalar asırlardır farklı kültürlerde kullanılıyor ve 1970’lerde geliştirilmelerinden bu yana uyku hapları rahatlıkla tüketiliyor. Günümüz piyasası uyku inovasyonundaki artış nedeniyle erişilebilir ve uygun fiyatlı çözümler sunsa da (göz maskeleri, aromaterapi yağları, uyku meditasyonu ve uyku izleme uygulamaları) piyasaya seçkin çözümler hâkim ve bu da uykuyu en yeni lüks trende dönüştürüyor.
Ambiyans değişiklikleri (yataklar, yastıklar ve ışıklandırma), uyku monitörleri ve akıllı çalar saatlerden terapötik uygulamalara (ameliyatlar ve apne tedavi cihazları) dek neredeyse herkese uygun bir ürün mevcut. Tüm bunların tek bir ortak noktası bulunuyor: fahiş fiyat etiketleri. Ağırlıklı yer çekimi battaniyeleri 190 sterlin, “yeşil” yataklar yaklaşık 1,000 sterlin; organik ipek pijama, nevresim ve çarşaflar; (Goop’a göre bir güzellik ürünü olarak da iş gören) ipek uyku yastıkları ve hatta 100 sterlinlik bir taş difüzör.
Ama tabii ki uyku bir lüks değil, biyolojik bir gereklilik. “Toplamda 72 saat süresinde uykusuz kalmak insanlarda ciddi ruhsal ve duygusal semptomlara yol açabiliyor,” diyor The London Sleep Centre’ın tıbbi direktörü Dr. Ebrahim. “Daha uzun süre boyunca toplam uyku kaybı [insomnia] anksiyete ve depresyon semptomlarında artışın yanı sıra bağışıklık tepkisinde uzun süreli azalmaya, kalp ile diyabet ve obezite gibi metabolizma hastalıklarına artışa neden oluyor.
Çoğu insanın yeterli uyku almada zorluk çekmesinin birkaç nedeni var. Sık bahsi geçen bir araştırmaya göre yaşam tarzındaki alkol ve kafein tüketimi, egzersiz eksikliği gibi değişiklikler beynimiz üzerinde uyarıcı etkisi gösterdiğinden rahatlamayı ve uykuya dalmayı zorlaştırıyor.
Daha kapsamlı kültürel değişimler de sorumlu tutulabilir. “7/24, yılda 364 gün toplum yapısı fizyolojimize dair eşsiz taleplerde bulunuyor,” diyor Ebrahim. “Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde dijital çağın (özellikle de sosyal medyanın) gelişi uyanıklık seviyelerimizi yanlış bir biçimde artırıp vücut ısısının uyanık seviyelerinde tutarak uyku-uyanıklık fizyolojimizi fiziksel anlamda yıprattı. 7/24 ışık iş ve rahatlama arasındaki sınırı belirsizleştirdi; artık doğanın gündüz ve gece döngüsü tarafından kısıtlanmadığımızdan, yeterli seviyede ama yine de uyku sağlığımız açısından zararlı bir uyanıklık sayesinde gece geç saatlere kadar çalışabiliyor, egzersiz yapabiliyor veya eğlenebiliyoruz.”
Ama herkes aynı şekilde etkilenmiyor zira uyku eksikliği daha alt sosyo-ekonomik geçmişe sahip insanlar için gitgide büyüyen bir gerçekliğe dönüşüyor. Bu da söz konusu kesimi daha ciddi fiziksel ve ruhsal akıl endişelerine açık hâle getiriyor. New York’taki Stony Brook Üniversitesi bünyesindeki Renaissance School of Medicine’da görev yapan profesör Lauren Hale’e göre daha az finansal kaynaklara sahip insanlar uyku koşulları da (zamanlama, ışıklandırma, gürültü vb.) dahil olmak üzere yaşamlarında daha az kontrole sahip oluyorlar. “Birden fazla işte çalışan bekâr bir annenin kira ödemek ve masaya yiyecek koymak gibi endişeleri varken uykusunu önceliklendiremeyeceğini tahmin edersiniz,” diyor Hale.
En ideal uyku için rahat ve sakin hissetmeliyiz. Güvende ve tehlikeye karşı korunaklı olmalıyız. Hava nemlendirme cihazları ve ağırlıklı battaniyeler gibi lüks uyku çözümleri hepimizin sahip olduğu aynı derin insani ihtiyaçlara yanıt verse de yüksek fiyatları sebebiyle, kalitesiz uykudan en çok çeken kesimin erişimini ortadan kaldırmakla kalmayıp sorunun kökünü de görmezden geliyorlar. Daha uygun fiyatlı alternatifler kısa zamanlı bir rahatlama sağlasa da asıl gerçek -ne kadar kullanılırsa kullanılsın- hiçbir aromaterapi yağının bu yapısal uyku eşitsizliğini hafifletmeyeceği.
Kısa süreli uyku çözümleri için Dr. Ebrahim düzenli bir uyku-uyanıklık rutini benimsemeyi, her gün akşamüstü dörtten önce 30-40 dakika egzersiz yapmayı ve yatma vaktinden en az bir saat önce tüm dijital cihazlardan uzak durmayı öğütlüyor. Ancak uyku farkını çözebilmek adına yapısal değişimler de şart. “Kamu sağlığı topluluğu uyku sağlığını beslenme ve egzersiz ile birlikte temel bir sağlık davranışı olarak görmeli,” diyor. “Liderlerimiz uykuyu kişisel bir zayıflık olarak görmektense onu benimsemeli ve yüceltmeli.”
Belirsizliğin giderek arttığı bu zamanda çoğumuzun uyumada zorlanması pek de şaşırtıcı değil. Ancak dinlenemememizin gerek sağlığımız gerekse banka hesabımız açısından bedeli çok büyük. Lüks uyku çözümlerinin cazibesine şüphe yok. Ama bu ürünlerin, onlara en çok ihtiyaç duyan insanlara uygun veya erişilebilir olmaması da gerekçelendirilemez. Konaklamaya, eğitime ve sağlığa eşit erişim mücadelesi devam ederken bu listeye uykuyu da eklemeli ve dünyadaki herkesin huzurlu bir uyku çekmesini sağlamalıyız.