Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Beyniniz “Maalesef bugün buluşamayız” yanıtını saatte kaç kilometre hızla “Benden nefret ediyor” düşüncesine dönüştürüyor, hiç düşündünüz mü? Suçlandığınız üzere alıngan değilsiniz, ancak ‘reddedilmeye duyarlı disfori’ mağduru olabilirsiniz.
Üç sesli notla Hinge match’inizin neden yedi saattir mesajlarınızı yanıtlamadığını analiz ettiniz. Whatsapp grubundaki arkadaşlarınız biraz rahatlamanızı söylüyor; onlara göre reddedilmeniz mümkün değil. Ediliyorsanız da karşınızdaki ne kaybettiğinin farkında değil. Peki ya siz? Ortada sizinle ilgili, kişisel bir sorun olduğundan emin hatta dünya başınıza yıkılmış gibi hissediyor olabilir misiniz Sevgiliniz planlarınızı iptal ettiğinde, iş yerinde hazırladığınız sunuma olumsuz bir yorum aldığınızda ya da arkadaşlarınız aylarca bilet aradığınız o konsere gelmek istemediklerinde bırakın biraz keyfinizin kaçmasını, göğsünüzden bıçaklanmış gibi mi hissediyorsunuz? “Patronum toplantıda verdiğim rapor için ‘Harika iş çıkarmışsın’ demedi.
Hemen iş ilanlarına bakayım!” Reddedilmek, eleştirilmek, kabul görmemek gibi durumlar kimsenin hoşuna gitmez; ancak hem kendinizi hem de çevrenizi yoracak, ilişkilerinizi krize sürükleyecek kadar büyük tepkiler verdiğinizden şüphe ediyorsanız, yaşadığınız dikkate almaya değer bir durum hatta tam adıyla rejection sensitive dysphoria, yani reddedilmeye duyarlı disfori olabilir.
Reddedilmeye duyarlı disfori, Amerikalı Psikiyatrist Dr. Bill Dodson tarafından su yüzüne çıkarılmış bir terim. Disfori kelimesi ‘katlanılması zor’ anlamına gelen Yunanca dusphoros’tan geliyor. Dodson terimi depresyona dair araştırma yaparken görmüş ve binlerce hastasında gözlemlediği bir hassasiyete uyarlamış. Kişinin ilişkilerini, iş yaşantısını, hayatının farklı birtakım alanlarını etkileyip değişime uğratabilen bir hassasiyet bu. Hemen hepimizde belli bir seviyede kendini gösterebilen reddedilme hassasiyetinin aksine, henüz literatürde resmî bir yer edinmiş değil, tanımlamak için belli bir metot da yok. Şimdilik bilinenler ışığında, reddedilme hassasiyetiyle reddedilmeye duyarlı disforiyi birbirine karıştırmamak gerekiyor. Reddedilme hassasiyetini hayır yanıtı alma, eleştirilme, alay edilme gibi durumlar karşısında içinizde uyanan duyguların sıralandığı bir skala gibi düşünebilirsiniz. Duyarlılık, disfori boyutuna ulaştığındaysa skala duyguların en çok yoğunlaştığı, zirve yaptığı bölgeye yükseliyor. Yıllardır devam eden ilişkinizin terk edilmenizle sonuçlandığını düşünün; eğer reddedilmeye duyarlı disforiden mustaripseniz, arkadaşınız kahve içme isteğinizi reddettiğinde de benzer seviyede bir yıkım yaşıyorsunuz. Mesajınızın iletildiği bilgisini takip eden o yedi saatlik sessizlik, sizin için “Görmedi muhtemelen” deyip telefonunuzu sakince kenara bırakacağınız bir durum değil. Bu bir karakter sorgulaması; özdeğerinize açılan savaşın ilanı; geçmişten bugüne biriktirdiğiniz tüm küçük hayal kırıklıklarının bir hatırlatması. Reddedilmeye duyarlı disfori, tam da bu şekilde çalışıyor: Siz, “Acaba ben mi abartıyorum?” diye düşünürken, beyniniz bir mikro acil durum sinyali gönderiyor. Kalbiniz kırılmadı, tahliye butonuna bastınız. Konu üzerinde araştırmalar yapan klinik psikolog Lindsay Blass rahatsızlığın en kötü kısmını şöyle tarif ediyor: “Yalnızca hayal kırıklığına uğramıyor, yıkılıyorsunuz. Çevrenizdekilerse neden bu kadar yoğun duygular yaşadığınızı anlamıyor bile.”
“Reddedilmeye duyarlı disforim var ve söylenen her şeyi kılı kırk yararak analiz ediyorum” gibi ifadelerle açılan TikTok videolarının milyonlar izlenmesi, bu hissin ne kadar yaygın olduğunu ancak bir o kadar da tanımsız kaldığını gösteriyor. Rahatsızlığın sosyal medyadaki popülerliği, date sezonunun, yaz aşklarının başlangıcıyla eşzamanlı da olabilir. Dr. Dodson’a göre reddedilme durumunda overthinking, yani aşırı düşünme hali bir kişilik özelliği değil sinir sisteminin alarm zilleriyle dans etmesi. Özellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite (DEHB) bozukluğu ile bağlantılı olduğu düşünülen bu durum, her hayal kırıklığını büyüteç altına almaya sürüklüyor. @adhd_chatter_podcast adlı TikTok hesabında 300 bine yakın beğeni alan videoda söz konusu disfori somut bir şekilde açıklanıyor: Özellikle DEHB mağduru biri için reddedilmek, kocaman bir balona raptiye batırmak gibi: Bom!
Üstelik kimi durumlarda disforinin tetiklenmesi için sadece reddedilmek değil reddedilme ihtimali bile yeterli olabiliyor. Partneriniz size bir mesaj attı, ancak emoji eklemedi: tehdit. Arkadaşınız başka biriyle tatile gitti ve sizi davet etmedi bile: alenen dışlanma. İç dünyanızda o an bir sosyal yangın başlıyor ve “Çok abarttın” yorumunu alan bir tepki veriyorsunuz. New York merkezli klinik psikolog George Sachs’e göre reddedilme korkusu sosyal etkileşim ve ilişkileri başlamadan bitirme gücüne sahip. Reddedilmeye duyarlı disfori yaşayan kişiler çoğu zaman reddedilme ihtimalinden korktukları için karşı tarafı reddetmeye ya da ilişkiden tamamen kaçmaya başlıyorlar. Yaz flörtünüz daha kahvesini bile söyleyemeden siz içten içe kaçış planı yapıyorsunuz; çünkü bir gün sizi beğenmemesi ihtimali sizi şimdiden üzmeye başlıyor.
Disfori sadece romantik ilişkilerle sınırlı değil; iş yerinde de sıklıkla kendini gösteriyor. Yöneticiniz “Konuşmamız lazım” yazdığında içinizden “Her şey bitti, kovuldum” gibi düşünceler geçiyorsa ya da toplantıda fikriniz yeterince alkışlanmayınca günün geri kalanında overthinking’e düşüyorsanız, yalnız değilsiniz. Reddedilmeye duyarlı disfori yaşayan kişiler için yapıcı eleştiriler bile kişisel bir saldırı gibi hissedilebiliyor. Ve ne yazık ki bu hissi taşıyan kişi, çoğu zaman bunu belli etmemeye çalıştığı için içsel bir tükenmişlik yaşıyor. Arkadaş ilişkilerinde de durum benzer: Size bir saat geç cevap yazan arkadaşınızın sizden sıkıldığını düşünmeniz, doğum günü planlarına dahil edilmediğinizde “eni artık sevmiyorlar” hissine kapılmanız tamamen bu aşırı hassasiyetin bir sonucu. Dolayısıyla reddedilmeye duyarlı disforinin sosyal hayatta var olmayı yorucu bir maratona dönüştürmesi işten bile değil.
Peki bu durumla nasıl başa çıkacaksınız? Reddedildiniz, eleştirildiniz ya da dışarıda bırakıldınız. Öncelikle olan biteni tanımlamaya çalışın: “Reddedilmeye duyarlı disfori atağı geçiriyor olabilir miyim?” sorusunu sorduğunuzda yoğunlaşan duygularınızı normalize etmiş olacaksınız. Ardından düşünceleriniz ve duygularınız yerine, verilere yoğunlaşın. Artık sevilmediğiniz fikrine kapılmak yerine, “Bugün mesajıma geç yanıt verdi” gibi, gözleme dayalı cümlelerle ilerlemeyi ve drama faktörünü minimalize etmeyi deneyin. Kendinize biraz zaman verin; sadece bekleyin. Uzmanlara göre disfori atakları genelde bir-iki saatlik bir duygusal zirveden sonra inişe geçme eğiliminde. Arkadaşınıza uzun bir mesaj yazmak yerine bir kahve içmeyi, yürüyüşe çıkmayı ya da sevdiğiniz bir şeylerle oyalanmayı deneyebilirsiniz. Duygularınızı karşı tarafla paylaşmak istemeniz çok normal; ancak zamanlama önemli. ‘Ben’ diliyle ifade edeceğiniz duygularınızı fırtınanın ortasında değil güneş açtığında, yani biraz bekleyip sakinleştikten sonra ortaya dökmek ilişkileriniz açısından daha sağlıklı olacaktır. Geçen sürede siz de durumun büyüttüğünüz kadar vahim olmadığını gözlemleyebilirsiniz. Son olarak, profesyonel destek almaktan çekinmeyin. Özellikle bilişsel davranışsal terapinin reddedilmeye duyarlı disforiye yardımcı olduğu biliniyor. Reddedilme korkunuzun ve kafanızdaki o eleştirel sesin, aşk ve eğlencenin mevsimi yazı kışa çevirmesine izin vermeyin, yeter.