Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Doğru beslenerek menstrüasyon öncesi semptomlarla mücadele edip, sağlıklı bir hamilelik dönemi yaşamanız mümkün.
Fotoğraf: Getty Images Turkey
Sevgili kadınlar, hadi itiraf edelim, birçoğumuz kendimizi ihmal etmeye meyilliyiz. Önceliği genellikle, eşimize, işimize, çocuğumuza yani başkalarına veriyor ve aslında kendimizden fedakarlık yapıyoruz. Bütün bunların çok önemli olduğuna, her şeye yetişmeniz gerektiğine ve herkes için en iyisini düşündüğünüze eminim. Ama unutmayın ki merkeze kendinizi koymanız gerekiyor, çünkü bütün bunları en iyi şekilde yapabilmeniz için önce sizin iyi olmanız gerekiyor!
Çoğu zaman birçok farklı sebeple kendi beslenmenizi ön plana alamadığınızı ve önceliklendiremediğinizi biliyorum. Ama yetersiz ve dengesiz beslenmenin gün içinde enerjinizin düşmesine, ruh halinizin değişmesine ve uzun vadede bazı sağlık problemlerine sebep olabileceğini unutmayın. Doğru beslenmek, enerjinizi ve ruh halinizi iyileştirmek, stres veya menstrüasyon öncesi semptomlarla mücadele etmek, doğurganlığı artırmak, sağlıklı bir hamilelik dönemi yaşamak veya menopoz semptomlarını hafifletmek için çok önemli.
Kadınlar erkeklerden daha az kaloriye ihtiyaç duyuyorken, bazı vitamin ve mineraller için gereksinimlerini de erkeklere oranla daha yüksek. Kadınların hayatlarında dönüm noktası dediğimiz ve metabolizmayı etkileyen bazı dönemler oluyor, menstrüasyon, çocuk doğurma ve menopoz ile ilişkili hormonal değişiklikler; kadınların demir, kalsiyum, magnezyum, D vitamini ve folik asit gibi bazı vitamin ve mineral ihtiyaçlarını değiştirebiliyor.
Demir, kanınızda oksijen taşıyan hemoglobin oluşturmaya yardımcı olur. Sağlıklı cilt, saç ve tırnakları korumak da önemli minerallerden biridir. Menstrüasyon sırasında kaybedilen kan miktarı başta olmak üzere bir çok sebeple kadınların demir ihtiyacı erkeklere oranla çok daha fazla. Beslenmemizdeki en önemli ham demir kaynakları arasında kırmızı et, tavuk ve deniz ürünleri yer alır. Yağlı tohumlar ve koyu yeşil yapraklı sebzeler ise bitkisel demir kaynaklarıdır. National Institue of Health’e göre 14 yaşına kadar olan kız çocuklarında günlük demir ihtiyacı 8-10 mg/gün’dür. 14-18 yaş arası günlük 15 mg, 18-50 yaş arası 18 mg, 51 yaşından sonra ise demir ihtiyacımız günlük 8 mg’dır. Gebelik durumunda ise ihtiyaç 27 mg’a çıkıyor.
Yeterli folat alımının bazı kanser türlerine karşı koruyucu olabileceğini gösteren çalışmalar var. Aynı zamanda, kalp hastalığının gelişimine bağlı inflamatuar bir molekül olan homosistein düzeylerinin azaltılmasına yardımcı olarak kalbi de korur. Gebelik dönemi öncesinde gebelik döneminde ayrıca önemlidir çünkü gebeliğin ilk haftalarında düşük folat seviyeleri bebekte beyin, omurga ve/veya omuriliğin malformasyonları gibi nöral tüp defektlerine sebep olabilir.
Folat neredeyse günlük beslenmemizdeki birçok besinde bulunur. Ama yüksek folat içeren besinler koyu yeşil yapraklı sebzelerdir. Kuşkonmaz, ıspanak, brüksel lahanası, marul, avokado gibi besinler folat açısından zengindir. Tam tahıllı besinler ve mercimek de folat içeren besinler arasındadır.
Kalsiyum sağlıklı kemikler ve dişler oluşturmak, yaşlandıkça onları güçlü tutmak, kalbin ritmini düzenlemek ve sinir sisteminin düzgün çalışmasını sağlamak için önemli minerallerden biridir. Kalsiyum eksikliği, sinirlilik, anksiyete, depresyon ve uyku zorlukları gibi ruh hali sorunlarına yol açabilir. Diyetle yetersiz kalsiyum alımı kemiklerden kalsiyumun çekilmesine ve sonrasında osteoporoz (kemik erimesi) gibi sağlık sorunlarına sebep olabilir. Özellikle 50 yaş üzeri kadınlarda kalsiyum ihtiyacı daha da artmış durumdadır. Kadınların osteoporoz riskinin erkeklere oranla daha yüksek olduğunu da düşünürsek kemik sağlığınızı desteklemek için magnezyum ve D vitamini ile birlikte yeterli kalsiyum almayı da ihmal etmeyin. Süt, yoğurt ve peynir, doğal olarak kalsiyumundan zengin besinlerdir. Bunların yanı sıra koyu yeşil yapraklı sebzeler de kalsiyum içerirler.
Mineral fondöten deyince akla sadece pudra ürünler gelirken aslında bu ürün grubu çok geniş bir yelpazeye sahip. Hassas ciltlere karşı nazik, doğal bitişli, non-comedogenic özellikleri ve cilde nefes aldıran hafif formülleriyle mineral fondötenler birçoğumuzun kalbini kazandı. Sizin cildiniz ama daha iyisi görünümü veren en iyi 7 mineral fondöteni keşfedin!
Mineral kozmetik uzmanı BareMinerals’ın en çok tercih edilen ürünlerinden biri olan bu fondöten formülünde sadece 5 içerik barındırıyor. Üstelik kurudan yağlıya tüm cilt tipleri için uygun ve içten gelen bir ışıltı için birebir.
Diğer mineral fondötenlere göre daha kapatıcı olan bu ürün az miktarla çoğu başarıyor. Üstelik suya dayanıklı formülüyle gün sonuna kadar kalıcı ve içerdiği renk düzenleyici partiküllerle tam bir kızarıklık karşıtı.
İncecik yapısıyla cilt tonunu ve yüzeyini eşitleyen Laura Mercier Mineral Powder simli olmayan parlak bitişiyle cildin doğal ışıltısını gözler önüne seriyor.
Temiz içeriği ve anti-oksidan yapısıyla tam bir hassas cilt dostu olan krem yapıdaki bu fondöten orta-yüksek kapatıcı bitişiyle kusurlu ciltleri kamufle etmekte çok başarılı.
Hafif – Orta bitişli kapatıcılığa sahip bu ürün hem tek başına kullanmak hem de makyaj sabitlemek için birebir. Üstelik matlaştırıcı etkisiyle tam bir parlama karşıtı!
Birçok ünlünün tercihlerinden biri olan bu likit fondöten içerdiği bitkisel gliserinle kuru ciltlere ihtiyacı olan yoğun nemi verirken ultra hafif yapısıyla sizi şaşırtıyor.
Güneşin zararlı ışınlarına karşı ultra koruma sağlayan bu fondöten temiz içeriği ve orta kapatıcılığıyla tercih sebebi! Üstelik kolay kullanımıyla da gün içinde yanınıza almak için birebir.