Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Nasıl hissetmemiz gerektiğini dikte eden, söylemesi de inanması da güç olumlamalardan yorgun düşenler… Ucu açık sorularla değişime sevk eden, düşünce eğilimlerimizde yeni patikalar yaratan taze wellness pratiği "iffirmations"a bir şans verin.
Son günlerde yaşadığım olumsuzluklarla gitgide düşen modumu, yerli yersiz asabi çıkışlar yapan sinirlerimi, olur olmaz dökülen gözyaşlarımı bir nebze olsun yatıştırmak için ayna karşısında derin nefesler eşliğinde yüksek sesle tekrarlıyorum: “Mutlu ve huzurluyum; yeterliyim ve fazlasıyım; kendimi harika hissediyorum…” Derken, içimden bir despot çıkıveriyor; şüpheci ve bir o kadar da alaycı bir tonla fısıldıyor: “Sahi, emin misin; kendini kandırıyor olmayasın?”
Olumlamaların zaman içerisinde bilinçaltındaki negatif kayıtları temizlemekte, belirsizlik ve güvensizlik gibi olumsuz hislerle mücadelede etkinliği özellikle de pandemi sonrası düzende sağır sultanın duyduğu bilimsel bir gerçek. Peki, düşüncelerimizi ve duygularımızı yeniden şekillendirmeye yönelik bu mesajlar, tıpkı bende olduğu gibi ters tepebilir mi? Bir başka deyişle, “-mış gibi yapmak” kişiyi daha olumsuz bir ruh hâline sürükleyebilir mi? “Kendinize gönülden inanmadığınız bir şeyi zorla kabul ettirmeye çalışmak, sizi toksik pozitifliğe itebilir” uyarısında bulunuyor Colorado merkezli Karena Neukirchner. Travma konusunda kıdemli duygusal şifa koçu, negatif duygulara alan açmayan, o an deneyimlenmesi gereken duygular yerine olumlu duyguları koyma çabasının uzantılarını şöyle özetliyor: “Mutlu duyguları zorladığımızda, çetrefil duygular yok olmuyor; aksine, bilinçaltımızda yaşamaya devam ediyor ve hatta ihmal edilip, bastırıldıkları için yoğunlaşabiliyor. Bu da zihnimizde ve bedenimizde daha da fazla gerilim yaratıyor.” Duygu durumuna zıt düşen olumlamalar, kimi zaman kişiyi “Mutlu veya huzurlu olmayı beceremiyorum” düşüncesiyle yetersizlik hissine itebiliyor; kendini acımasızca eleştirmesine de sebebiyet verebiliyor üstelik.
Neukirchner’a göre çözüm, salt olumlamalardan medet ummak yerine onları bir ince ayarla güncellemek; if, Türkçe’siyle eğer bağdaşıyla zihinde yeni düşünce patikaları oluşturan iffirmations’a yönelmek. “Bunun için tek yapmanız gereken, olumlamanızı eğer veya ya ile başlayan bir soruya dönüştürmek. Zira sorular sormak zihninizi kendiliğinden, zorlamadan, hayatınızla ilgili olumlu hikayeler yazmaya sevk edebilir.” Örnekler mi? Ya işler beklediğimden daha iyi giderse? Ya bu zorluğu da aşabilirsem? Ya olumsuz duygularım her şey gibi geçiciyse? Ya bu zor duruma karşı sakinliğimi koruyabilirsem? Ya bugün kalbimi kendime ve herkese karşı yumuşatabilirsem?
Tıpkı olumlamalar gibi beynimizde yeni nöral yollar yaratmakta etkili iffirmations’ın farkı, zihinde merak uyandırarak beyni problem çözmeye sevk etmesi. “Bize bir soru sorulduğunda beynimizin bir kısmı, soru cevaplanana kadar bilinçaltı seviyede o soruyu tekrar tekrar cevaplamaya çalışır” diye giriyor söze Neukirchner. “Beynin soruya verdiği bu tepkiye içgüdüsel detaylandırma diyoruz. Yani, sorular karşısında devreye giren bu mekanizma, detaylandırma yoluyla beynin düşünce sürecini devralıyor ve beyni yanıtlara, problem çözmeye, odaklanmaya yönlendiriyor.” Iffirmations’ın bir avantajı da bu zira. Zihne emir vermek yerine ona doğru yolu göstermesi, yön vermesi. Zira kendinize yalan söylemediğiniz, kendinizi kandırmadığınız için zihnin ret mekanizmasını da tetiklemeyen, sorunlara yaşamın gerçekleriyle orantılı, daha sağlıklı bir yaklaşım sergileyen bir wellness pratiği bu. Yaşam içerisinde mücadele etmekten yorgun düştüğünüz, kendinizi bitkin hissettiğiniz vakit, “Ben güçlüyüm” yerine “Ya sandığımdan daha güçlüysem?” dediğinizi düşünsenize… Veya “Asla pes etmem” yerine “Ya pes etmezsem?” diye sorsanız, sorunlara yaklaşımınız ve hissiyatınız değişmez mi sizce de?
Siz de tıpkı benim gibi olumsuzluklar karşısında kimi zaman karamsarlığa kapılıyorsanız, bir dahaki sefere, “Bugün çok güzel bir gün olacak” tadında zorlama cümleler yerine “Ya bugün uzun süredir geçirdiğim en güzel gün olursa?” demeyi deneyin. Unutmayın, iffirmations illa ya ibaresiyle başlamak zorunda değil. Zihninize pozitif düşünce tohumları eken, sizi inceden inceye farklı düşünmeye motive edebilecek her soru makbul: Kendime hata yapma izni verebilsem ne olur? Ya da kendi hikayemi değiştirip kendimle ilgili yargılarımı bırakabilsem, hayatım ne yönde değişir? Veya bugün hayatıma güzellik katanlara odaklansam, nasıl hissederim? Tüm bu ucu açık sorular, yaşamı ve benliğinizi siyah-beyaz bir çerçeveye oturtmaktan ziyade onlara daha geniş açıdan bakmayı, türlü olumsuzlukları yapıcı bir pencereden değerlendirmeyi mümkün kılacak; yeni bir yola baş koymak için heyecanı ve umudu beraberinde getirecek.
Düşünce yapınızı değiştirmeye olanak tanıyan bu iffirmations örneklerini not edin:
• Ya olaylar her zaman benim hayrıma gelişiyorsa?
• Ya hayatta kontrol edemediğim bazı şeyler olduğunu kabullenirsem?
• Ya başkaları ne düşünürse, ne derse desin, ben olduğum gibi yeterliysem? Ya fazlasıyla yeterliysem?
• Ya şu anda böyle hissetmek zorunda değilsem?
• Kendimi tam olarak olduğum gibi kabul edip onurlandırabilseydim hayatımda neler değişirdi?
• Ya kendimden ve başkalarından sevgi ve şefkati hak ediyorsam?
• Kendime her geçen gün daha fazla sevgi göstermek nasıl olurdu?
• Ya insanlardan aldığım sevgi, performansıma veya eylemlerime bağlı değilse?
• Ya kusurlarımı kucaklayabilirsem?
• Ya gerçekten kim olduğumun özüne uyum sağlayabilirsem?
• Ya kendime daha sevgi dolu bir pencereden bakmaya başlarsam?
• Kendimi her gün daha derin bir kabule açabilirsem ne olur?
• Ya kendimi sevmeye devam ederken zorlu duygularıma yer açabilirsem?