Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Doğaya ve doğallığa dönüşün hiçbir zaman olmadığı kadar önem kazandığı bu günlerde, sizi spor salonundan çıkıp açık havada spor yapmaya çağırıyoruz.
Fotoğraf: Beau Grealy
Dışarıda spor yapmak yeni bir şey değil. Yine de, Türkiye’de spor kıyafetleriyle trafikte bisiklete binen birini görmek, biz akşam yemeğine doğru ilerlerken Karaköy’de koşan birine rastlamak veya pazar sabahı Instagram’ı açtığımızda Belgrad Ormanı lokasyonuyla karşılaşmak eskiye oranla çok daha yaygın. Parklarda Spor isimli bir DVD’i de çıkaran ünlü trainer Murat Bür, ilk çağlardan beri hareket etmeye programlanmış insanların yerleşik hayata geçmeleriyle hareketsizleşip sağlık problemleri yaşamaya başladıklarını, bunun sonuncunda ise gym kültürünün doğduğunu söylüyor. “Bu kültüre uyum sağlayanlar oldu ama hâlâ alışamayanlar da var. İnsanlar bütün gün plazalarda çalıştıktan sonra spor salonlarına kapanmayı mantıksız bulmaya başladılar. Açık alanlarda spor yapanlar artmaya başladı.” Outdoor sporları eğitmeni Murat Kabil de, şehir yaşantısının kalabalığının ve stresinin insanları doğaya ve doğa sporlarına yönelttiğini vurguluyor. “Kişiler basit bir sahil veya orman yürüyüşünde bile uzun zaman sonra nefes alabildiklerinin hissetmeye başlıyor. Bir farkındalık ortaya çıkıyor” diyor.
Dışarıda yapılan egzersiz bize sadece yakılan kalori olarak değil, salgılanan bolca endorfin hormonu olarak da geri dönüyor. 2008 yılında İskoçya’da yapılan bir araştırma, açık hava sporunun, fitness salonlarında yapılana oranla ruh sağlığını yüzde 50 daha olumlu etkilediğini gösteriyor. 2011’de yapılan bir araştırma ise dışarıda yapılan koşu, yürüyüş, bisiklete binme gibi aktivitelerin kızgınlığı ve stresi azalttığının ve depresyona iyi geldiğinin altını çiziyor. Bür de, kısa bir süre için bile olsa yapılan outdoor sporun bize kendimizi daha özgür ve mutlu hissettireceğini söylüyor. Üstelik pozitif etkilenen sadece modumuz değil, aynı zamanda enerjimiz. Sporla artan enerjimiz, açık havaya çıkınca çok daha yüksek bir seviyeye çıkıyor.
Para verilip gidilmeyen spor salonu üyeliklerinin çözümü, spor kıyafetlerinizi giyip kendinizi dışarı atmak olabilir. 2011’de Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, açık havada yapılan egzersizleri daha çok tekrar etmek istiyoruz. Sonuçta, herhangi bir ders saatine bağlı değiliz, iş çıkışı kalabalığında koşu bandının boşalmasını beklemek zorunda da değiliz. Önümüzde hiçbir engel yok. Tek yaptığımız, dışarı çıkmak ve yürümek.
D vitaminin kanseri önleme, hormonları düzenleme, bağışıklığı güçlendirme gibi pozitif etkileri uzun zamandır biliniyor. Dışarıda spor yapmak ise fazladan alınan bolca D vitamini anlamına geliyor. Fazla kilo şikayeti olan kişilerde çok daha az D vitamini olduğu göz önünde bulundurulursa, açık havaya çıkmak kilo vermek isteyenlerin de işine yarayacak.
Spor salonunda yapılabilecek birçok şey ve alınabilecek bir sürü farklı ders olabilir, ancak açık havada da en az o kadar çok seçenek var. Bür yapılabilecekler arasında yürümek, koşmak, vücut ağırlığı ile yapılan antrenman, yüzme, bisiklete binme ve hatta yoga ile pilates de olduğunu söylüyor. Kabil ise ekstrem sporlara da ilginin büyük olduğunu anlatıyor: “Orman ve sahil koşuları, mountainbike, bootcamp, motocross, trekking, enduro, kite surf, kano ve dalma bunlardan bazıları.” Bu tür bir spor dalı ile ilgilenmek için, Kabil gibi outdoor sporlarında uzmanlaşmış bir trainer ile çalışmak ise çok önemli.
Dışarıda yakacağımız kalori miktarı artacağından, evet. Harcadığımız kalorinin artmasının sebepleri arasında ise vücudumuzun hava koşullarına uyum sağlaması, daha fazla oksijen olması, hava durumu gibi kontrol edemediğimiz faktörler ve spor yaptığımız yüzeylerin farklı ve değişken olması var. Uzman diyetisyen Nilay Coşkun, bu durumda vücudumuzun daha fazla enerji, sıvı ve elektrolite ihtiyaç duyacağını söylüyor: “Koşu bandı yerine dışarıda koştuğunuzda, her zamanki gibi beslenirseniz performansınızın daha düşük olduğunu görürsünüz. Çünkü daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar, daha fazla terler (sıvı kaybı) ve daha fazla mineral (elektrolit) kaybedersiniz. Öncelikle egzersiz öncesi öğününüzü artırın. Meyve ve tahıl grubunu tercih edebilirsiniz. Yanında ise bitkisel (ceviz, fındık, badem gibi) veya hayvansal (peynir, yoğurt, yumurta gibi) protein yiyebilirsiniz. Egzersiz öncesinde ve sonrasında bolca, egzersiz sırasında ise yudum yudum su içmelisiniz” diyor.