Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Gözlüklü, modadan uzak ve kendi olduğu sürece fark edilmeyen esas kızın değişim öyküsü aslında güzellik algımızı nasıl etkiliyor?
Katy Perry, TGIF müzik videosu
Filmler, diziler, müzik videoları değişim süreçlerini konu alan pek çok hikayeyle doludur. Başlığı okuduğunuz zaman eminim aklınızda birkaç görüntü çoktan belirmiştir. Bu sürecin anlatıldığı yer neresi olursa olsun başlangıç benzer kalıplarla başlar. Gözlüklü, rahat kıyafetler giymeyi tercih eden ve elinde sürekli kitabı olan esas kız karakteri çoğunlukla beğendiği kişi tarafından fark edilmek uğruna bir dizi değişimden geçerek hayalini kurduğu aşka kavuşur.
Bunun yanına eklenen bir başka senaryo ise popüler kız grubunun arasına dahil olmaktır ki bunu okul hayatını anlatan yapımlarda daha fazla görürüz. Çok küçük yaşlardan beri farkında olmadan bize yüklenen bir güzellik algısı var. Kendi başına vakit geçirmekten keyif alan, modayla arası pek olmayan ve her koşulda onun yanında olan sırdaşıyla aslında mutlu bir hayat süren “esas kız” çevresinde yaşadığı sorunlardan kurtulmak ve o sırada varlığını fark etmesini umduğu kişi uğruna olduğu her şeyi bırakıp “kabul gören” olmaya karar verir.
Grease
Grease filminde Olivia Newton-John’un hayat verdiği Sandy karakterini ele alalım. İlk olarak iyi kız arketipi ile karşımıza çıkan Sandy okulun popüler kızları tarafından kısa bir süre dışlandıktan ve büyük bir yaz aşkı yaşadığı Danny tarafından kalbi kırıldıktan sonra stilini ve davranışlarını değiştirip erkek karakter üzerinde hayranlık uyandırarak dersini verir. Lindsey Lohan’ın Afrika’da yetişip Amerika’ya gelen bir kızı canlandırdığı Mean Girls filminde ise ona köklerini hatırlatan bilekliğini bir kenarı bırakıp, Plastik adını taşıyan kız grubuna dahil oluşunu ve yine yaşadığı gardırop değişimini görebiliriz.
Mean Girls
Aslında bütün bu hikayelere baktığımız zaman bizi biz yapan farklılıklarımızın bir özgüven eksikliği olarak bize çevrildiğini görüyoruz. "Herkes gibi değilsen değişmelisin," "fark edilmek istiyorsan kalıpların içinde kendine bir yer bulmalısın" bakışı olabilecek en ışıltılı biçimde zihnimize aktarılıyor. Böyle olunca da hoşlandığımız kişi tarafından görülür olmanın ya da iyi bir hayat yaşamanın yolunun dayatılan normları alabilmekten geçtiğini düşünüyoruz. Güzel bir elbise giyip topuklu ayakkabılarla o merdivenden ağır ağır inmediğin sürece istediklerini elde edemezsin.
Ama bu değişim sürecinde kimse gidip de esas kıza bu haliyle mutlu olup olmadığını sormuyor; ki kız da zaten bu kadar kötü davranış karşısında kendisinde bir hata olduğunu çoktan düşünmeye başlamış olduğu için bu sorgulamayı yapmaya fırsat bulamadan, hatta yapmadan kendini “onlardan olmanın” yolculuğuna bırakıveriyor. Elbette bazı hikayeler karakterin iki yönüyle barışmasıyla bitebiliyor ama burada konu ilk etapta yaşanan değişiklik ve herkesin başını döndüren o ilk fark edilme anı.
Hepimiz aslında buradayız ve ne kadar güzeldir ki hepimiz farklıyız. Böylelikle birbirimizi besleyebiliyor ve yeni dünyalarla tanıştırabiliyoruz. Son dönemlerde güzellik ve buna bağlı olarak oluşturulan standartlar değişse de bunun istenilen hızda yaşanmadığını söyleyebiliriz. Ancak tohumlar ekildikten sonra filizlenmesi daima zaman alır. Biz de çok küçük yaşlardan beri sadece dış dünyada değil zihnimizde de bir toplum baskısı taşıyoruz. Hatta topluma ek olarak bir de bu baskıları kendi kendimize yapıyoruz. Şu kişi gibi olmak, bu kişi gibi görünmek kavgası içimizde bir yerlerde bittiği zaman esas süreç de başlamış olacak, ama hak veriyorum ki çok fazla uyaran var.
Bu uyaranlar algımızı da etkileyerek özümüzden kopuşa neden oluyor ve biz dış dünya tarafından alkışlandığımızda içimizde bizi biz yapan sesleri duymaz oluyoruz. Hepimiz ayrı hikayelerin kahramanıyız ve hepimiz kendi hikayelerimizin esas kızıyız. Bu yüzden istediği kadar önümüze, girmeyi zorunlu hissettiren kalıplar gelsin, hiçbir kalıba girmek zorunda değiliz. Hatta kendimiz olmayı seçtiğimiz her an emin olun o kalıplardan birini kırıyoruz. Özgür olmayı, çizilen çizgileri varlığıyla silmeyi isteyen her kadın bu yolculuğa eklendikçe eminim yakın zamanda esas kızın tarihini de değiştirecektir.