Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Yaz mevsimi ufukta görünmüşken, bedenlerimizin mercek altına alınacağı günler de yakın demektir. Peki bikini vücudu dediğimiz o kalıbı bu sefer yıkmaya ne dersiniz?
@danaemercer
Havalar ısınmaya kıyafetler hafiflemeye başladıkça bedenimizle ilgili sıkıntılarımız da saklandığı paltoların ve eşofmanların arasından kendini göstermeye başlıyor. Elbette pandemi süreciyle birlikte durumlar biraz değişti ancak aklımızdaki o heyecan yerine gerginlik yaratan “Yaz geliyor.” cümlesi hiçbir yere gitmedi. Hatta evlerde kaldığımız süreçte, sıkıntıdan ya da duygu değişimlerinden dolayı yediğimiz her şeyi nasıl yakacağımızı ve yaza nasıl hazırlanacağımızı daha çok düşünmeye başladık.
Ancak bu özel dönemi yok sayarsak, zaten bu konuyu her kış mevsiminin sonunda düşünmeye başlıyorduk. Spor salonları araştırılıyor, öğünler belirli besinlerin etrafında sınırlandırılıyor ve Instagram'daki tatil fotoğrafları bizi yaz için heyecanlandırmak yerine sürenin giderek azaldığını hatırlatan bir alarm işlevi görerek daha fazla stres olmamızı sağlıyordu.
Peki neden? Kızgın kumların, serin suların, güneş kremi kokusunun, ışıldayan bronz bir tenin, ince kazaklarla yapılan akşam yürüyüşlerinin, gün batımını dalgalarla izlemenin, zaman kavramını denizden sonraki küçük kestirmelerle kaybetmenin hayalini ne ara bıraktık?
Hiç “Acaba bu yaz o bikiniyi giyebilecek miyim?”, “Bu yaz daha fit olabilir miyim?” ya da “Hangi diyetten daha hızlı sonuç alabilirim?” diye kendi kendimize sürekli yönelttiğimiz soru bombardımanından fırsat bulup da yaz mevsimini gerçekten özleyebildik mi? Bikini vücudu dediğimiz o yapay sınırı kabullendiğimizden, daha doğrusu belki de aynı sınırı başkalarına da koyduğumuzdan beri bunu yapamadık.
Aslında bu çok söylenen bikini vücudu için yapmanız gereken tek şey bir bikini almak; çünkü size, bana, herkese doğduğumuz günden beri eşlik eden bir vücudumuz zaten var. Elbette bedeninizi daha sağlıklı hale getirmek için çalışabilir, emek harcayabilirsiniz, ya da sadece iyi hissettirdiği için bile bir değişim yolunda ilerlemeyi düşünebilirsiniz. Ancak sırf kusursuz bir güzellik algısı var diye kendinize bunun ağırlığını yüklemeyin çünkü bu standardın bir sınır yok. Aslında bunun sadece beden ölçüleriyle de alakası yok.
Çatlaklar, selülitler ya da farklı vücut deformasyonlarınız olabilir, hepimizin var. Bunu ben de gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki en son ne zaman bikini giydiğimi hatırlamıyorum ya da giydiğim zaman ne kadar rahat hissettiğimi de hatırlamıyorum. Çünkü o zaman üstümdeki bikiniden ya da bana nasıl hissettirdiğinden çok bedenimdeki kusurlara ya da çevremdeki bedenlerin ne kadar iyi gözüktüğüne odaklanmış olabilirim. Ancak bu sene şunu fark edebildiğimizi umuyorum: hayat çok kısa, belirsizliklerle dolu ve nefes aldığımız her, an her saniye çok değerli.
O kusursuz olmayı beklediğiniz ana kadar kaç güzel anın geçip gidebileceğini düşünün. Bir insan hiçbir zaman iki parçalı bir giysinin çevrelediği kalıplardan ibaret olmamalı. Elbette bu konuda daha çok yol kat etmemiz gerekiyor, farkındayım. Eleştirel bakışlar, sürekli daha iyi olma beklentisi ya da o mükemmel zamanın gelmesini beklerken geçen yaz ayları. Tek demek istediğim artık kendi hayatımızın, kendi bedenimizin değerini bilerek yaşamı kutlamamız gerektiği. Sınırların, düşüncelerin, beklentilerin sizi engellemesine izin vermeyin. Anılar biriktirin, bir mevsim için heyecanlanın, hayaller kurun ve o bikiniyi giyin.