Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Stresli zamanlarda; zihnin gelecek endişesiyle yoğun düşüncelerin girdabında dolandığını fark ettiğiniz anlarda, kendinize sadece beş dakika ayırarak duyularınıza odaklanmayı seçmeye ne dersiniz?
Fotoğraf: Getty Images Turkey
Hepimizin bildiği gibi yaşam, doğası gereği oldukça kontrol edilemez ve özgür bir akış. Kabul etmeliyiz ki; bizim bu gezegendeki görevimiz, bu akışla uyumlanmak ve kendimizdekini doğaya sunmak.
2020’de tanıştığımız küresel salgınla birlikte yaşamlarımızda biraz daha belirginleşen endişe kaynaklı stres ise; bugün hayatın kabullendiğimiz en önemli gerçeklerinden biri.
Son yıllarda kitlelerin mutluluğu hakkında yapılan araştırmaların çoğu, stresin asıl kaynağının yaşamda gelişen beklenmedik durumlar karşısında gösterdiğimiz direnç olduğunu söylüyor. Peki ya, kendi içimizde ürettiğimiz bu stres isimli mekanizmayla başa çıkmak için bizler neler yapabiliriz?
Modern psikoterapi seanslarında; stresle başa çıkma konusunda zihnin algısını yönetmek üzere önerilen tekniklerin yanı sıra, sıklıkla altı çizilen en önemli noktalardan biri de farkındalık. Farkındalıkta kalmak için ise; sahip olduğumuz en değerli araçlardan biri şüphesiz meditasyon.
Meditasyon, kişiyi kendine yaklaştıran her türlü deneyimi kapsayabileceği gibi; esasen 5 duyunun harmoni içinde olduğu her an gerçekleşmekte.
Özellikle stresli zamanlarda; zihnin gelecek endişesiyle yoğun düşüncelerin girdabında dolandığını fark ettiğiniz anlarda, kendinize sadece beş dakika ayırarak duyularınıza odaklanmayı seçmeye ne dersiniz?
Beş duyu egzersizi olarak da bilinen bu meditasyonda amaç; odağınızı, sırayla koku alma, duyma, görme, tat alma, dokunma duyularımıza çekmek ve düşüncelerinizden uzaklaştırarak zihninizi sakinleştirmektir.
Ünlü İngiliz model ve yazar Danielle Copperman’ın; doğal ve stresten uzak bir yaşam rutinini destekleyen reçeteleri içeren Well Being isimli kitabında da bahsettiği gibi, sabah saatleri beş duyu meditasyonu yapmak için genellikle en dokunulmamış ve huzurlu zaman dilimi.
Sabah rutinini zihin beden ve ruh bütünlüğüne sonsuz faydalar sunacak bu güçlü meditasyon ile taçlandırmak isteyenler için akış şöyle ilerliyor;
1- Rahat bir oturuşa gelerek, ellerinizi dizlerinizin üzerine yerleştirin.
2- Mümkünse gözler kapalı bir şekilde, dikkati akan nefesinize getirin. Sakince nefesin ritmini izleyin, izin verin özgürce aksın.
3- Şimdi sırayla farkındalığınızı beş duyunuza taşımaya hazırlanın, ilk olarak o sabah en çok hangi duyu yüzeye çıkıyorsa onunla başlamayı tercih edin. Genellikle duyma öne çıkabilir, Etrafınızdaki sesleri fark edin, belki yağmuru, kahve makinasından gelen tıkırtıları belki de sadece kendi nefesinizin sesini duyacaksınız. Yargısızca hepsini kabul ederek bir dakikalığına ev sahipliği yapmayı deneyin. Zihinde düşünceler belirdiğinde, yeniden odağınızı seslere getirmeyi deneyerek nefesinizle kalın.
a- Şimdi koku alma duyunuza odaklanın, yakınınızda vazodaki çiçeklerin, belki toprağın veya en sevdiğiniz mumun kokusunu duyumsuyorsunuz.
b- Belki şimdi damağınızdaki tat duyusu belirginleşmeye başladı. Diş macununuzun tadı veya yudumladığınız kahvenin aromasını fark edebilirsiniz. Dudakların ve dilin rahatlamasına izin vererek nasıl hissettiğinize odaklanın.
c- Bu noktada dikkatiniz dokunma duyusuna geçmiş olabilir. Bir süredir dizlerinizin üzerinde duran ellerinizi hissedin. Oturmak kemiklerinizin minderde nasıl hissettiğine bir bakın. Bedeninizin ısısına dikkatinizi getirin, toprak ananın size verdiği sonsuz desteği duyumsamayı deneyin.
d- Şimdi gözlerinizi nazikçe açın, yakınlarınızda yer alan objelerin renk ve materyallerini gözlemleyin, hatta yansıttıkları ışığı izleyin.
Beş duyunuza odaklanarak çıktığınız bu beş dakikalık farkındalık seyahati bitiminde nasıl hissediyorsunuz bir bakmayı deneyin. Yeniden gözlerinizi kapayarak, birkaç derin nefes sonrası meditasyonu sonlandırabilirsiniz.
Ünlü bilim insanı Albert Einstein’ın zihinleri aydınlatan sözlerindeki gibi; defalarca üzerinde düşünerek bulamadığınız yanıtlar varsa, belki de bu kez içsel pusulamız olan duyulara, hislere odaklanmayı denemenin zamanı gelmiştir.