Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Genel sağlığımızı bütünüyle ele alanlar, bağışıklık sistemini önceliklendirenler, beslenmeyi başlı başına tedavi benimseyenler... Hızla yayılan RSV (nezle virüsü), Influenza ve Coronavirüsün etkisinde gelişen tripledemi (üçlü salgın) döneminde sağlığımıza yön veren trendler, önümüzdeki yıl sağlık literatürüne eklenecek yenilikçi yaklaşımlar neler? Soruyu, uzman diyetisyen Prof. Dr. Murat Baş’a yönelttik.
2022 yılına yön veren genel sağlık akımlarından başlayalım mı söze? Özellikle besin ve beslenme kulvarında öne çıkanlar nelerdi?
2022 yılında öne çıkan ilk sağlık trendi, hiç şüphesiz sürdürülebilir beslenme oldu. Hatta sürdürülebilirlik, küresel gıda sistemi için o kadar önemli hale geldi ki, artık bir mega trend olarak değerlendiriliyor. Bu mega trend, insanlar, gezegen ve toplum için duyarlı bir şekilde üretilen ve tüketime sunulan besinlerle beslenmeyi ifade eder. Sürdürülebilirlik kavramının benimsenmesi yeni bitkisel alternatif ürün arayışları eğilimine ivme kazandırdı; kahve tadıyla aynı olup kahve çekirdeklerinden elde edilmeyen kahveler, örneğin. İncirden, mantar ve hindibadan elde edilen kahvelerin dünyada giderek yaygınlaşmasının sebebi de bu.
Gerek sürdürülebilirlik gerekse genel sağlık konusunda artan farkındalık ile beraber bitki bazlı beslenmenin yükselişe geçen bir diğer trend olduğunu söylemek mümkün. Örneğin, benim birçok danışanım şu sıralar hayvansal gıdalar yerine bitki bazlı besin arayışında. Bitki bazlı beslenme biçimlerinin de hayli revaçta olduğunu görüyorum. Daha fazla meyve, sebze, tam tahıl, baklagiller ve ceviz gibi sert kabuklu yemişler diyet önerilerinin başında yer alıyor. Zaten botanik dediğimiz şey, binlerce yıldır tıbbi amaçlarla kullanılan bitki türevi özleridir. Ginkgo, ginseng, nane, vanilya ve sarımsak gibi iyi bilinenlerin yanı sıra antienflamatuar nitelikli, eklem ağrılarını yatıştırıcı zerdeçal, kalp sağlığına destekçi kakao, kilo kontrolünde yardımcı yeşil çay, uyku düzeni ve stres yönetimi için başvurulan ashwaganda bu sene en çok ilgi gören botanikler arasında.
Tüm bu trendlerin bağışıklık sistemi ve dahası sindirim sağlığıyla da ilintili olduğunu söyleyebilir miyiz?
Elbette. Devam eden COVID-19 salgınıyla geçen üç yılda ve içinde bulunduğumuz tripledemi sürecinde, bağışıklık çoğu için bir önceliğe evrildi. Öyle ki, toplum artık bağışıklık sisteminin nasıl çalıştığını biliyor; beslenme yoluyla bağışıklık sistemini geliştirmeye çalışıyor. Çinko, D ve C vitamini takviyeleri, bağışıklığı desteklemek üzere kullanılantemel besin öğeleri. Diğer yandan; beta-glukanlar, probiyotikler, kolajen ve kara mürver 2022 yılının en popülerlerinden. Ancak burada altını çizmem gereken önemli bir unsur var. Unutmayın ki, hiçbir gıda takviyesininbeslenme hatalarını düzeltme yeteneği yoktur; zira, gıda takviyeleri yalnızca eksiklikleri tamamlar, beslenme hatalarını telafi edemez.
Mikrobiyota da bu yüzden kelime hazinemize girmiş durumda. Bağırsak mikrobiyotasındaki 100 trilyon mikroorganizmanın sağlığımıza yön verdiği artık bilimsel bir gerçek. Mikrobiyota, prebiyotikler ve probiyotikler arasındaki bağlantı da tüketicileri probiyotik takviyelere ve fermente besinlere yöneltti. Burada en mühim nüans, farklı probiyotiklerin vücuda farklı faydalar sağlaması. Yani, tüm vücut sağlığına fayda eden tek bir probiyotikten bahsedemeyiz. Belirli bakteri türlerinin insan bedeninin farklı bölümleriyle ve yediğimiz yiyeceklerle nasıl etkileşime girdiği hakkında aydınlanmaya devam ediyoruz. Son araştırmalar, uzun vadeli diyetlerin bağırsak mikrobiyotamızın işleyişi üzerinde kısa vadeli değil, çok daha güçlü bir etkiye sahip olduğuna işaret ediyor. Öte yandan, her bireyin benzersiz DNA'sına, biyokimyasına ve mikrobiyotasına dayalı kişiselleştirilmiş diyet fikri, birçok yeni şirket ve ürünün umut verici iddiası oldu. Farklı insanların belirli beslenme müdahalelerine farklı tepkiler verdiğini biliyoruz. Örneğin, bazı insanlar balıktaki omega-3 yağ asitlerinden maksimum fayda sağlarken, bazıları bu yağ asitlerinden minimal fayda sağlar. Ancak, bilimsel veriler yeterli mi; veya sağlık sistemi henüz bu denli gelişti mi, tartışılır. Zira bir bireyin tüm sağlık ihtiyaçlarını karşılayan kişiselleştirilmiş diyet önerilerini, gen veya mikrobiyotalarının üzerine kurulu bir beslenme listesine dönüştürmek pek de kolay veya kısa vadeli bir hedef değil.
Peki, 2023 yılında hangi sağlık akımlarının yükselişe geçeceğini öngörüyorsunuz?
Sürdürülebilirliğe istinaden 2050 yılına dek 10 milyarlık bir nüfusu tek bir gezegenle beslemek, hepimizin şimdiden karşı karşıya olduğu zorlu bir görev. Bu yüzden gıda bilimi ve teknolojisi önümüzdeki yıllarda kritik bir öneme sahip olacak. Toprağı daha az kullanan, karbon emisyonlarını azaltan gıda üretim yöntemleri önem kazanacak. Bilim, gezegenimizin geleceğinin anahtarını elinde tutuyor. Bu geleceği korumak için hayvansal kaynaklı proteinlere alternatifler geliştirmemiz gerekiyor. Dolayısıyla, yeni yılda da hayvansal proteinlere benzeyen inovatif protein kaynaklarının yükselişine şahit olacağız. Mesela nohut, mercimek ve kabaktan elde edilen makarnalara talebin artacağını düşünüyorum. Bu yıl market raflarında tatlı patates ve kış kabağından elde edilen makarnalar da görebiliriz. Öte yandan bitki bazlı sütler, bitki bazlı etler pazardaki yerini sağlamlaştırmaya devam edecek. Örneğin, patates sütü içecek alanında yerini alacak bitki bazlı sütlerden. Yılın bitkisel proteinleri ise nohut başta olmak üzere türlü bakliyatlar, mantarlar ve deniz yosunları olacak.
Son olarak, içecek ve takviye kulvarında henüz pek yaygın olmayan fakat 2023’te sıkça adından söz ettirecek yeni, pratik sağlık ürünleri var mı?
Kas kütlesini koruyan ve eklem sağlığını destekleyen besin desteklerinin önümüzdeki yıl zirve yapacağını düşünüyorum. Öyle ki, şu sıra “Yaşlanmadan ne kadar uzun yaşayabilirim; aktif yaşantımı ne kadar sürdürebilirim” sorularına ciddiyetle cevap aradığımız bir dönemdeyiz. Uzun ömür vaat eden birçok ürün piyasaya sürülmüş olsa da, bilim adamları uzun yaşamın sırrını henüz keşfetmiş değil. Bu yüzden çareyi beslenmede, sağlığımıza destek veren gıda takviyelerinde arayacağız. Kimyasal formülasyonlardan uzak, tamamen doğadan gelen sebzeler ve meyvelerden elde edilen, sürdürülebilir dünyaya da destek veren vitamin ve mineral karışımlarına yöneleceğiz. Mikro besin takviyeleri geliştiren, manganezden bakıra, pantoneik asitten B12’ye türlü mikro besinlerle formüle edilen LaVita gibilerinin bu trendin önemli oyuncularından biri olacağını düşünüyorum. Zira, Almanya menşeli marka, araştırmalara dayalı dozlarla mikro besin meselesine bilimsel bir yaklaşım sergileyen, üstelik, tat deneyimini de dikkate alanlar arasında. Çünkü gerek sağlık gerek kilo kontrolü adına yıllarca kalori kısıtlamalarına, sıkı diyet listelerine maruz kalan tüketiciler, artık bir şeylerden yoksun kalmak, ödün vermek istemiyor. Aksine, sağlığı pekiştirenlerden keyif de almayı arzu ediyor. 2023 yılında bu anlamda tatmin edici bir diğer alternatif de, alkolsüz, yani nootropik içecekler olacak.Nootropik, hafıza, motivasyon, konsantrasyon ve öğrenme yetenekleri dahil olmak üzere bilişsel işlevleri geliştiren bileşikler içeren içeceklere tekabül ediyor. Önümüzdeki yıl, ginkgo, B12 vitamini, 5-HTP, L-Theanine ve hatta kafein gibileriyle formüle edilen nootropik içecekler, günlük hayatımızın bir parçası olacak.