Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
En iyi sezonu Ocak ve Mayıs ayları arasında gösterilen Phuket, Tayland'ı 48 saatte keşfediyoruz.
Bugün seyahat etmenin manevi bedeli ne kadar? Bu retorik bir soru değil veya “günümüzde seyahat etmek“ gibi bir konudan bahsetmiyorum. Tam da şu an Paris’in sisli bir gününde Charles De Gaulle Havalimanı’ndan Phuket’e gitmek için uğraşırken kendime bunu soruyorum: bir seyahat, seyahat eden kişi için nelere mal olabilir? (Yolda başımıza gelebilecek her türlü şeyi seyahatin bir parçası olarak görmüyorsak). Aşağıdaki fotoğrafta Phuket'teki bir hindistan cevizi ağacına tırmanan kişinin şu an okuduğunuz seyahat yazısı özelinde Paris'ten Phuket'e gitmeye çalışan bendenizi temsil ettiğini söyleyebiliriz.
Sabahtan beri başımdan geçenleri özetlemem gerekirse; İstanbul’daki kar fırtınası yüzünden Paris’ten İstanbul’a olan bütün uçuşlar iptal oldu. Ki ben az bulunur Paris - Ankara uçuşuyla Türkiye’ye varacak, Fransa’da COVID-19’un en yüksek rakamları bulduğu sıralarda Paris’te bir hafta geçirdikten sonra PCR testimi yaptıracak, bazı seyahat belgelerimi Ankara’ya bırakacak ve bir saat içinde Ankara - İstanbul uçuşunu yakalayıp hemen ardından İstanbul - Phuket uçuşuna binecektim. Paris - Ankara uçağı iptal değil ama Ankara’ya gidersem de kar fırtınası yüzünden İstanbul’a uçuş yok. Paris’te son dakikada Sabiha Gökçen havalimanına bir uçuş açılıyor ve hemen biletimi alıyorum. İstanbul’a inmemle THY’den bir mesajla kar fırtınası yüzünden İstanbul - Phuket uçuşunun iptali cep telefonuma düşüyor. Havayolu tarafından Phuket’e yeni bir uçuşun planlanmadığı her bir dakika benim Phuket keşfimden zaman çalıyor zira Tayland’a toplam 48 saat için gidiyorum. Bana “2 gün için gidişte 10 saat dönüşte 10 saat uçakta olacağın gerçeğiyle Tayland’a mı uçacaksın” diyenler yok değil. Tabii bu soruyu soranlar benim seyahat tutkumu ve New York’ a günübirlik gitmekten duyduğum hazzı bilmeyenler. İstanbul’da Phuket’e yeni bir uçuş planlamasını beklerken Qatar Airways’in Sabiha Gökçen’den Doha aktarmalı Phuket uçuşunu görünce önce taksi çağırıyorum, takside de biletimi satın alıyorum.
Peki bütün bunlara değer mi? Gideceğimiz yere dair sahip olduğumuz duyumların da ötesinde 48 saat geçireceğiniz bir yere varabilmek için neredeyse 24 saat harcar mısınız? Bir de üstüne ekstra COVID-19 gerekliliklerini ve bu dönemde seyahat edip etmeme konusundaki tercihi bir kenara bırakarak soruyorum. Seyahatten bahsederken “her şeyiyle” yolun kendisi de bu deneyimin parçası değil mi? Ama belki de esas soru şudur: neden seyahat ediyoruz? Hani varacağınız yer değil, gidilen yolsa esas olan. Daha yerinde bir soru: “bu sefer ne için seyahat ediyoruz” olabilir zira her seyahat de birbirinden farklı; aile ile çıkılan bir seyahat, arkadaş kaçamağı, iş gezisi veya sokaklarda kaybolacağınız bir şehir keşif turu. Diğer yandan eğer şu anki gibi hava yoluyla yapılan bir yolculuktan bahsediyorsak sıkış tıkış bir uçağın ekonomi kabininde yanına denk düştüğünüz ve tanıştığınız o harika insan veya o gün şanslı gününüzdeyseniz ve business kabinde uçuyorsanız havada camdan dışarı bakarak içtiğiniz Türk kahveniz bu işin parçası değil mi? Yolda olmanın kendisi ve bu süreçte başınıza ne geleceğini bilememek de seyahatin olası şartlarından sayılmaz mı? Eğer şu an bu yazıyı okuyorsanız Paris sonrası PCR testim negatif çıkmış ve de Tayland’a girebilmenin gerekliliklerinden olan, Sandbox Programı kapsamında Phuket Havalimanı’na indiğinizde havalimanında alınan testimde de COVID-19’a rastlanmamıştır. Belki bir yıl sonra bunlardan bahsetmeyeceğiz ama şu an için Tayland’da 7 gün karantinada kalmak istemiyorsanız Sandbox programı kapsamında direkt olarak Phuket’e uçmanız gerekiyor. İlk girişte (benim gibi 2 gün kalmıyorsanız) ve seyatinizin beşinci gününde toplamda iki adet PCR testi vermeniz gerekiyor. Yola çıkmadan Thailand Pass ve ona başvurabilmek için gereki detaylı evrak listesini kontrol edin.
Yoga yapmak için Hindistan’a gitmeye, Buddha’yı anlamak için illa Asya ülkelerini ziyaret etmeye gerek yok. Konu sizinle ilgili, hayatta şu an olduğunuz yer ve de neyi anlamak istediğiniz bu soruya cevap veriyor ama Budizm’e olan ilgimi daha fazla bilgi ile pekiştirme arzusundayım. Tayland’a vardığım günün sabahında kendimi benim için özel olarak ayarlanmış bir budist seremonisinde buluyorum. Günde sadece iki kere, (sabah 7 ve öğleden önce 11'de) yemek yiyen budist rahiplerle (aralıklı oruç yüzyıllardır onların rutini) mütevazi bir kahvaltı yaptıktan sonra ismini veremediğim baş rahiple sohbete başlıyoruz.
Her tapınağa girmeden önce mum ve tütsü yakmak gibi bazı ritüelleri tamamlamanız gerekiyor. Ardından da baş rahibe dönük bir şekilde başınızı üç kere yere koyarak onu selamlıyorsunuz. Bunu yaparken gözümü açıp budist rahibin yüzüne bakıyorum, o sırada uzaklara bakıyor ve bizim onu selamlamamızı pek de umursamıyor. Onunla konuşmaya başlayınca ilk sorum bu oluyor: “Biz size saygılarımızı iletirken bize bakmıyordunuz bile, neden?”
Gülümsüyor. “Bana değil kendine saygılarını iletiyordun, başkası için değil kendin için yapıyordun.” Devam ediyor: “Bu yanlışa kapılıyoruz hep, yapmamız gerektiğini düşündüğümüz hareketler bizi esir alıyor. Bir başkası tavsiye etti diye buraya dua etmeye gelen bir insan ne işe yarar ki? Kendi mutluluğunu aramadığın bir hayatın anlamı olur mu? Senden başkasının bilemeyeceği sorulara fazla takılı kalmamalı insan. Aslında her şey basit. Seni ne mutlu ediyor bu hayatta? Bunu anlamak için tekrar et ve tek bir şey yap. Her gün onu tekrar et ki bilesin o şeyin senin için ne anlama geldiğini. Bir de unutma, hem yürüyüp hem koşamazsın. Seçmen ve anda olman gerekiyor. Ama bunun bir kuralı yok, ister yatarak meditasyon yap ister oturarak ister de koşarak. Kalbindeki cevabı ara yeter”.
Budizm ve Buddha demişken, Tayland’dan Buddha heykelciği çıkarmak konusunda ciddi kurallar olduğunu belirtmek gerekiyor. Buddha’nın kutsal bir figür oluşu ülkenin bu konuda önlemler almasına sebep olmuş. Ama Phuket’te satın alabileceğiniz Budizm’e veya ülkenin kültürüne dair başka bir çok şey var. Antika satan mağazalar ve Eski Phuket’teki küçük mağazalarda porselenden ahşap oymaya, özel üretim mücevherlerden maskelere (COVID-19 maskesi değil zira en son Kenya seyahatimde benden maske isteyen birisine sokaklardan renkli maskeler alıyordum ama istediğinin tarihi ahşap maskeler olduğunu sonradan anladım).
Little Elephant, Ban Boran Antiques, Chan Antiques, Oriental Fine Art ve Soul of Asia, Eski Phuket’te bulabileceğiniz küçük mağazaların listesine eklenebilir. Little elephant özellikle tercih edilebilir, orada uygun fiyatlı ürünler de bulabilirsiniz ancak ürünlerin yeni üretim olup olmadığını anlayan biri değilseniz yanınızda bir uzman olması iyi olabilir.
Buddha heykeli satın alamayacağınız gerçeği onu yerinde göremeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Phuket onlarca Budist tapınağa ev sahipliği yapıyor. 45 metre uzunluğundaki mermer Big Buddha şehrin birçok yerinden Phuket’in tam tepesinde parıldıyor. Zira 2022’nin seyahat listelerinde "mutlaka görülmesi gereken yer" olarak da yer bulmuş durumda. Navigasyonda bulması zor olduğundan ziyaretçilerin pas geçtiği Wat Khao Rang tapınağı da görmeye değer bir başka Budist merkezi. Burada demir dövme Buddha heykelcikleri de satılıyor ama ülkenin bu konudaki kuralını hatırlatmakta ve bu konuda detaylı bir araştırma yapma konusunda öneride bulunmakta fayda var.
Tayland’da trafik Türkiye’ye göre tersten akıyor ve direksiyon arabanın sağ tarafında. Daha önce bu şekilde araç kullanma deneyiminiz yoksa Phuket kısmen yoğun trafiğiyle bu maceraya atılmak için en doğru başlangıç noktası olmayabilir. David Mitchell'in Tayland'dayken söylediği "Yeterince uzun seyahat edersiniz sonunda kendiniz bulursunuz" sözünü farklı bir yoldan deneyimlemek istiyorsanız tercih sizin...
Ledonardo Dicaprio’nuın oynadığı The Beach filminin çekildiği Phi Phi Leh adası uzun yıllar korunduktan sonra şu anda tekrar ziyarete açılmış durumda. Ancak hem COVID-19 hem de doğayı korumak için sınırlı erişim yüzünden adaları ziyaret etmeyi iki kez düşünmek isteyebilirsiniz. Zira bir gününüzü bu seyahate ayırmanız gerekli. Freedom Beach beyaz kumsalı ile adada görmek isteyebileceğiniz sahillerden. Beraberinizde yürüme zorluğu olan veya inişte ve çıkışta 30 dakikalık bir Cardio egzersizine hazır olmayan birisi varsa bu rotayı iki kere düşünün.
Peki dillere destan Tayland Mutfağı? Bu keşfe Phuket’in sokak yemeklerinden başlamak ülkenin zengin mutfağını lokal bir yöntemle anlayabilmek için iyi bir opsiyon. Riskler ve hijyen konusundaki seçimler size ait. Restoran Buabok, Phuket’te Tayland mutfağı yemek için en iyilerden. Kannika Jitsangworn'un hindistan cevizi sütlü organik tavuk çorbasını içmeden ülkeden çıkmayın. Raya da diğer lokal restoran önerilerinden. The Surin'in içinde şehrin parmakla gösterilen restoranlarından bazılarını da bulabilirsiniz. Olur da Tayland mutfağına biraz alternatif ararsanız, Londra The Ned’in baş aşçısı Matteo Nardini artık Arva restoranda, onun havyarla hazırladığı yumurtayı, Wagyu etinden özel steak tartare'ı veya türlü İtalyan ekmeklerini deneyebilirsiniz. Tayland mutafığından sıkılacağınız için değil, Nardini işinde çok iyi olduğu için.
Sokaklarda mutlaka denemeniz gerekenleri özetlemek gerekirse; Muz yapaklarında pişirilen pirinç, hamurdan yapılan Roti, Tayland pancake'i olan Kanom Krok, kızartılmış muz ve de havuç. Anthony Bourdain Tayland mutfağı hakkında şöyle diyordu:" Tayland'a ayak basmadan önce bu mutfağın çok da ilginizi çekmediğini söyleyebilir insanların bütün cömertlikleriyle size ikram edip siz denemediğinizde gerçekten üzüldüğü yemekleri pas geçebilirsiniz. Ancak bir kere bu mutfağın tadına baktığınızda anlayacaksınız burada büyükannenizin mutfağındasınız ve her şey büyük bir keyifle yenir." Sokak mutfağının tadına bakarken bir yandan da önünden geçtiğiniz pazarlara ve çiçek marketlerine ayrıca zaman ayırın. Ülkenin meyvelerini tanıyın. Arpacık soğanı büyüklüğündeki patlıcan ve özel Tayland soğanı, riff limonu ve mimoza yapraklarından yanınızda getirmek isteyebilirsiniz. Gitmeye vakit bulamadığım çiçek mezatı da bir sonraki Tayland seyahatim için listemde.
Çiçekler Tayland kültürü için büyük öneme sahip. Lotus çiçeği Budizm'de saflık, içsel uyanış ve temsiliyetçilik anlamlarına geliyor. Bu çiçek içinde açtığı su ne kadar kirli bile olsa her seferinde bembeyaz ve tertemiz bir şekilde açmayı başarıyor. Her yerde göreceğiniz bir diğer çiçek de görüntüsü ve kokusuyla insanı kendisine hayran bırakan, hemen yukarıdaki frangipani çiçeği. Frangipani ölümsüzlüğü sembolize ediyor zira topraktan ayrıldıktan sonra bile uzun bir süre boyunca çiçek ve yaprak üretmeye devam edebiliyor. Birçok tapınakta ve mezarın yakınında frangipanileri görebilirsiniz, bu çiçekler her gün mezarların üzerini kaplıyor.
Dünyadaki AMAN otellerinin ilki olan AMANPURI’ye giriş yapıyorum. Adrian Zecha 1988 yılında şu an otelin bulunduğu yerde kendisi için bir ev yapmış ve ardından arkadaşlar ve ailesi de burada ev sahibi olmak isteyince bu alan önce bir yerleşim merkezine ardından da hem evlerin hem de otel odalarının da olduğu bir komplekse dönüşmüş. Ve AMAN’ın hikayesi de burada başlamış. Puri sanskritçede huzur demek ve AMANPURI "Huzur'un Evi" anlamına geliyor. Yerleşkenin mimarı Ed Tuttle. 100'e yakın odanın varlığını düşünürsek bütün personelin herkesin ismini tek tek biliyor olması bir misafirperlik dersi niteliğinde.
Otelin SPA’sında yaşadığım deneyim yıllardır aslında ilk defa Tai masajı yaptırdığım gerçeğiyle yüzmemi sağlıyor. AMAN için spa önemli ve geçtiğimiz yıllarda açılacağının haberini verdiğimiz New York AMAN binlerce metrekarelik özel SPA'sı ile mayıs ayında Crown Building’de açılmaya hazırlanıyor. Yerleşkede uzmanlardan Muay Thai dersi alabilir, hindistan cevizi çalıştaylarına katılıp bu meyve ile neler yapabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Diğer yandan hindistan cevizi tarlaları üzerinde olan otel her akşam farklı renkte bir günbatımının da sözünü veriyor. Her akşam Tayland’ın milli enstrümanı Khim'e kulak vermeyi ihmal etmeyin. Bu müzik aleti köklerini İran ve Mezopotamya'dan alıyor. Tayland'da olduğu kadar Çin ve Kamboçya'da da yaygın. Tınısını çok severseniz Avustralyalı sanatçı Lisa Gerrard'dan bu enstrümanı dinleyebilirsiniz.
Bhumibol Adulyadej "Tayland merhamet üzerine kurulmuş" diyor. Her gördüğünüzde size selam verirken ellerini kalpleri önünde birleştiren insanlar güler yüzleri ile kalbinizi ısıtacak. Bununla birlikte genel sıcaklığı merak ediyorsanız. Phuket Ocak ve Mayıs ayları arasında en ideal ve az yağmurlu sezonunda yaklaşık 25 - 35 derece sıcaklıkları arasında oluyor. Yani Budizm’in şimdiki anı savunmasıyla birlikte Phuket için zaman gerçekten şimdi. Ülkeye girişte havalimanından çıktıktan sonra gördüğüm ve unutmayacağım bu sahne ile bitireyim: bütün güler yüzü ve elinde mikrofonuyla iki hanımefendi: önce size hoş geldiniz diyorlar, hangi otelde kaldığınız soruyorlar ve otelinizin adı büyük hoparlörlerde neredeyse bütün geliş katına anons edildikten sonra otelinizin yetklilisi sizi karşılamaya geliyor. Tayland merhamet kadar misafirperverlik üzerine kurulu bir ülke. Phuket ise bu kültürün sıcak bir temsiliyeti.