Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Her ne kadar 48 saatten çok daha fazlasını hak etse de, Güney Afrika’nın başkentinde iki günde de harika mekanlar keşfetmeniz mümkün.
Halk arasında eskiden “anne şehir” (mother city) olarak anılan Güney Afrika’nın en eski kenti Cape Town, ziyaretçilere modern bir Afrika masalı vaat ediyor. Zengin mimarisi, Masa Dağı başta olmak üzere görkemli dağları, uçsuz bucaksız plajları ve egzotik doğasıyla burası Afrika kıtasının en fotojenik köşelerinden biri. Ümit Burnu, Robben Adası, Victoria & Alfred sahil şeridi, yemyeşil şarap bağları ve ulusal parklarıyla burası en az bir haftalık bir seyahat tavsiye etsem de, buraya benim gibi kısa süreliğine gelmiş olanlar için yemek, konaklama ve alışveriş önerileri yapabilirim. Haydi turumuza başlayalım.
Mount Nelson, A Belmond Hotel
KONAKLAMA
1899’dan beri ziyaretçilerini büyüleyen ikonik pembe otel Mount Nelson, A Belmond Hotel, Cape Town’ın atan kalbi diyebiliriz. Masa Dağı’nın yamaçları ile hareketli şehir arasında yer alan tesisin kapısından adımınızı attığınız anda bir rahatlama ve ihtişam dünyasına giriyorsunuz. Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle gelen huzuru kutlamak amacıyla o yıllarda pembeye boyanan yapının duvarları, ülkenin tarihine gönderme yapıyor. Palmiyelerin altında öğle kahvenizi yudumlayabilir, pek çok farklı bitki türüne ev sahipliği yapan bahçelerinde gezinebilir ya da geceleri elinizde bir kokteylle berrak gökyüzünün altında yıldız banyosu yapabilirsiniz.
The Bungalow
YEME - İÇME
Okyanus kıyısında konumlanan Cape Town, tahmin edebileceğiniz üzere sunduğu deniz ürünlerinin kalitesi ve çeşitliliği bakımından oldukça cömert. Ancak kırmızı etin de lezzet bakımından yabana atılmaması gerekir. Tercihinizi deniz ürünlerinden yana kullanmak isterseniz, kesintisiz bir Atlantik Okyanusu manzarası sunan ve sırtını Twelve Apostles sıradağlarına veren Camps Bay bölgesindeki The Bungalow adlı restorana rezervasyon yaptırın. Masanızın denize doğru baktığına ve güneş batmadan orada olduğunuza emin olun zira burası dünyanın en güzel gün batımlarından bazılarına ev sahipliği yapıyor.
Delaire Graff Estate
Şu ana dek tattığım en iyi şaraplardan birini Cape Town’da içtiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Şehir merkezinde ve etrafında irili ufaklı pek çok butik bağ evi var ancak Constantia Glen Winery, Güney Afrika’nın en eski şarap üretim bölgesi olan Constantia Şarap Vadisi’nin mücevherlerinden biri. Şehir merkezine 20 dakikadan daha kısa bir mesafede yer alan bağ evinde üzüm bağları arasında şarap tadımı yapabilir, partnerinizle romantik bir günbatımı yaşayabilirsiniz. Şehirden uzaklaşıp Stellenbosch’a giderseniz, Delaire Graff Estate de muhteşem sanat eserleriyle dolu iç ve dış mekanıyla sizleri bekliyor.
Victoria & Alfred Waterfront
ALIŞVERİŞ
Her turistik kentte olduğu gibi burada da şehir merkezinde yüzlerce hediyelik eşya dükkanı var ancak Cape Town’dan ülkenize yerel ve eşsiz tasarım ürünleri götürmek istiyorsanız bence gitmeniz gereken yer, V&A Waterfront’taki Watershed. Yüzlerce tasarımcının ürününün ufak butik ve tezgahlarda satıldığı bu yarı-kapalı alan, Güney Afrika’da tasarım alanındaki en büyük pazaryeri. Tekstilden seramiğe, oyuncaklardan dekorasyon ürünlerine aklınıza gelen ya da gelmeyen tüm sanat ve tasarım parçalarını burada bulabilirsiniz. Buradan yapacağınız alışverişle sadece bir hediyelik eşya almıyor, aynı zamanda Cape Town’ın yerel zanaatkarlarına ve küçük işletmelerine de katkıda bulunuyorsunuz. Burada fiyatlar oldukça makul ancak bütçeyi biraz daha yukarı çekip Güney Afrikalı moda tasarımcılarından özel bir parçayı dönmeden valizinize atmak istiyorsanız,V&A Waterfront bölgesindeki butiklere uğramanız daha iyi olur.