Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Greta Thunberg gibi sıradan biri okyanusu her aşmak istediğinde Monako prensi liderliğinde, karbon nötr bir yatta profesyonel denizcilerden bir takımla yolculuk yapamaz. Çözüm için uçmayı tamamen ortadan kaldırmaktan ziyade uçuşlarımızın sıklığı ve niyeti üzerine biraz daha fazla düşünmeliyiz.
Yakın zamanda havalimanına gittiyseniz ya da uzun güvenlik kuyrukları ile bagaj kaosuna dair uyarıları gördüyseniz, seyahatin resmen geri döndüğünü biliyorsunuz demektir. Covid-19 kaynaklı kısıtlamalarla geçen iki yılı aşkın bir sürenin ardından belki de yeni seyahatiniz için plan yapmaya başladınız bile.
Çevresel endişelere sahip olanlarımız da dünyanın dört bir yanından en sevdiğimiz iklim aktivistlerinin ve savunucularının yüz yüze konferanslara ve toplantılara katılmak üzere kendi seyahatlerine devam ettiğini ve bu oranın pandemi öncesi kadar yüksek olduğunu fark ettik. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun ev sahipliğindeki Stockholm+50, Kopenhag’daki Küresel Moda Zirvesi, Billie Eilish’in Londra’daki Overheated etkinliği, Colorado’daki Aspen Fikirler Festivali ve Lizbon’daki BM Okyanuslar konferansı geçtiğimiz ayın etkinliklerinden yalnızca birkaçı.
İlk bakışta, bilhassa geçtiğimiz yıl Glasgow’da düzenlenen BM iklim değişikliği konferansı sırasında yayımlanan “Liderleri Cop26 İklim Zirvesi’ne Taşıyan 118 Özel Jet Bin Tondan Fazla Karbondioksit Yaktı” gibi manşetleri düşününce, sıradan bir gözlemci bunu kafa karıştırıcı bulabilir. “Gezegenimizin içinde bulunduğu ciddi tehlikeyi tartışmak için bir yere uçmaya” dair bu çelişki karşılaştığımız en tartışmalı ikilemlerden biri olmaya aday: Hem çevre bilincine sahip olup hem nasıl seyahat edeceğiz?
İki ülke ile Birleşik Devletler’de dört eyalet arasında gidip gelerek büyümüş biri olarak seyahat dünyaya bakışımın temelini oluşturuyor. Hem en büyük neşem hem de (çevresel etkisinden ötürü) üzüntü kaynağı. Dünyanın ileri gelen iklim aktivistleri, kara savunucuları ve çevre kampanyacılarının buluşmasına dek, benzini hızla tüketen havayoluyla seyahat söz konusu olduğunda bile bu nüansın var olduğundan haberim yoktu. Sürdürülebilirlik bir spektrum ve buna ikili bir mercekten bakmak yalnızca zarar doğuruyor.
Greta Thunberg gibi sıradan biri okyanusu her aşmak istediğinde Monako prensi liderliğinde, karbon nötr bir yatta profesyonel denizcilerden bir takımla yolculuk yapamaz. Çözüm için uçmayı tamamen ortadan kaldırmaktan ziyade uçuşlarımızın sıklığı ve niyeti üzerine biraz daha fazla düşünmeliyiz.
Greta Thunberg, 2019 yılında Atlantik’i geçtiği tekne yolcuğuna çıkarken. BEN STALL/Getty Images
Çoğu salınımdan bireyler sorumlu değil
“İklim aktivisti olmanın, şu veya bu şekilde, uçağa binemeyeceğiniz ya da et yiyemeyeceğiniz anlamına geldiği mitine karşı çıkmak önemli,” diyor NDN Collective İklim Adaleti Direktörü ve Yerli Halklar hak savunucusu Jade Begay. “Bu yanlış ikiliklerin bir faydası dokunmuyor ve açıkçası büyük resmin gözden kaçırılmasına neden oluyor ki bu da karbon salınımları ve iklim değişikliğine en büyük katkıyı yapanların bireyler değil, endüstri olduğu.”
Peki, endüstri ile mücadelede en doğru yol ne? “Kolektif bir güç yaratmak. Fakat burada uçağa bindiğimiz ya da Tesla sürmediğimiz için birbirimizi ayıplarsak, insanları iklim hareketine katılmaktan vazgeçirmiş oluruz” yorumunda bulunuyor Begay.
İklim aktivisti ve sivil toplum kuruluşu Climate Cardinals’ın kurucusu Sophia Kianni de aynı fikirde. “Karbon ayak izi kavramı, insanların dikkatini büyük petrol ve benzin şirketlerinin neden olduğu yüksek oranda kirlilikten çekmek için, fosil yakıt şirketlerine çalışan bir reklam şirketi tarafından icat edildi,” diyor. “Kişisel sorumluluğu tenzih etmekten yana değilim ama en fazla kirliliği üretenlerin çözüme de en büyük katkıyı sağlamak zorunluluğu bulunduğu kanısındayım.”
Begay “uçağa binmenin kimsenin iklim aktivistliğinden eksiltmeyeceğini” söylüyor ve ekliyor: “Bununla birlikte, her gün ya da her ay uçmamız da iyi olmayabilir.” İklim kampanyacısı uçmayı tercih etmese de güç sahiplerine hakikati anlatabilmek adına masada bulunabilmek için uçmak durumunda kalıyor.
NDN Collective iklim adaleti direktörü ve Yerel Halklar hak savunucusu Jade Begay
Yeterince temsil edilmeyen seslerin duyulması lazım
20 yaşındaki Meksikalı-Şilili Yerli Halklardan iklim aktivisti Xiye Bastida, iklim aktivizminin yerel ve temsilî olmasının önemini hatırlatıyor. Bu iklim konferanslarının büyük bir kısmı Birleşmiş Milletler tarafından düzenleniyor. “İklim aktivistlerinin bulunmasının nedeni BM’nin olması gerekeni bu” diyor Bastida. “Bu alanların tüm seslerin duyulduğu yerler olması gerektiğini hatırlamalıyız. Bu alanlar tüm insanların bir araya gelmesi için tasarlandı; insanların hikâyeleri eksik kaldığında, boşluklar olduğunda herkesi temsil etmeyen kararlar, yasalar ve anlaşmalar ortaya çıkıyor çünkü bunlar kaynaklara ve ayrıcalığa sahipler tarafından üretiliyor.”
Bastida gibi aktivistler bu konferanslara katılmamayı seçerse ne olur? “Seslerimiz orada temsil edilmediğinde, hikâyelerimiz kendine yer bulmadığında, Avrupa merkezli bir anlatı hakim oluyor. Bu da bize zarar veren ve aşırı etkinlik ile sömürüye düşmemize neden olan anlatının aynısı.”
İklim aktivistlerinin aktivizme çağrılmasının asıl nedeni, tarihî anlamda silinmiş toplulukları temsil etmekti. Yukarıda adı geçen ve geçtiğimiz ay düzenlenen iklim konferanslarının tamamı Küresel Kuzey’de gerçekleşti. Dolayısıyla Küresel Güney’deki aktivistlerin topluluklarını temsil etmek ve hikâyelerini duyurmak istiyorsa bu kesişim noktasına uçmaktan başka bir şansı bulunmuyor.
Çevre aktivisti ve Plus1Vote’un kurucu ortağı Saad Amer bugünlerde uçağa nadiren binse de bu sonbaharda Mısır’da düzenlenecek Cop27’ye gidecek. Bu türden yüz yüze görüşmelerin başka türlü oluşturulamayacak dönüştürücü iklim aksiyonlarına dönüştüğüne inanıyor. “Ülkelerin salınımlarını birkaç yüzde puanıyla düşürmekle kıyaslandığında tek bir uçuş çok önemsiz kalıyor” diye açıklıyor Amer.
Aktivist Xiye Bastida protesto sırasında. Çevreci aktivisti ve Plus1Vote kurucu ortağı Saad Amer. Pamela Elizarrarás Acitores
Yavaş seyahati önceliklendirmek
İklim adaleti aktivistti ve Fridays for Future organizatörü Dominique Palmer, her bir uçuştan azami verim alma niyetiyle yavaş seyahati nasıl önceliklendirdiğini açıklıyor. “Olabildiğince çok yere gitmek yerine bunu sınırlayıp her bir yerde daha fazla kalalım. Bu sayede topluluk ve kültür ile gerçek bir bağ kurabiliriz.” diyerek açıklıyor.
Bastida dev bir otel zincirinin parçası olmayan yerlerde kalmayı öneriyor. “Rahat olmaya eğilimliyiz. O yerin kültürünü daha fazla temsil eden bir yerde konaklayın.” diyor aktivistler. Bastida’nın kişisel seyahatleri, ailesini görmek için yılda bir ya da iki defa Meksika’ya gittiği yolculukları kapsıyor. Gittiğinde de daha önce görmediği bir yeri ziyaret etmeye çalışıyor daima. Yavaş seyahatin bir diğer amacı da çevrenizdeki unsurlarla bir olabilmek: telefon yok, safi bağ var.
Bu sırada (bugüne dek iklim konferanslarına katılmak için uçağa binen) Begay, uçmayı bırakmak için bir zaman çizelgesi planlamış. “2025’e geldiğimizde, hayatımın geri kalanında uçağa binmekten vazgeçeceğim” diyerek açıklıyor. “Başlangıçta bu, iklime dair değerlerime göre verdiğim bir karardı ama bu tarihe yaklaştıkça mekân temelli olmanın anlamı konusunda giderek daha büyük bir heyecan duyuyorum. Yaşadığım ekosistemlerin su ve toprağını öğrenerek zaman geçirmek, bitki ve hayvan örtülerini ve yaşamlarını nasıl destekleyebileceğimi öğrenmek, daha derin bir topluluk inşa etmek ve yaşadığım yeri tam anlamıyla bilmek ve anlamak için.”
İklim adaleti aktivisti ve Fridays for Future organizatörü Dominique Palmer
Ne yapabiliriz?
Bahsi geçen iklim aktivistlerinin her birinin seyahate yaklaşımı kişisel; mükemmel sonucu bulduklarını iddia etmiyorlar. Palmer’ın da anımsattığı üzere, “içinde yaşadığımız sistemler kusurlu olduğundan biz de kusurlu olacağız.”
Seyahat etmeden önce kendimi sorumlu tutmak adına daima şu soruları sorarım: Daha az uçuşla aynı oranda seyahat için gezimi nasıl uzatabilirim? Yerel ulaşımı tercih edebilir miyim ya da (uçakla gideceksem) daha çevreci bir havayolu seçebilir miyim? İş ve oyunu tek bir uçuşta birleştirebilir miyim? Turizm deneyimlerimde veya seyahatlerimde alıcı mıyım? Ayrıca aşırı turizm olarak da bilinen bu durumda turistler yerel ekonomiye katkılarından çok talepte bulunurlar. Yerel toplulukları doğrudan yetkilendirerek bunu nasıl bertaraf edebilirim?
Düşünsenize: Dünya çapında her 10 kişiden biri turizmde çalışıyor. Bir bu kadarı adil gelire ve güvenli iş koşullarına sahip değil. Bu sırada tatilde yapılan turizm harcamalarının yalnızca yüzde 10 ila 30’u gerçekten yerel ekonomilere yatırılıyor. Bilinçli seyahat (paranızın nereye gittiğini bilmeniz) bu sosyal ve ekonomik eşitsizliklere karşı koyabilir ki bu da iklim eşitliği hareketinin ana hedefi. Sıradan seyahatlerimizde yapabileceğimiz somut değişiklikler var; paranızın yerel topluluğa yatırılmasını garanti eden Elsehwere gibi etik rezervasyon platformlarını kullanabilir ya da Birleşmiş Milletler Karbon Ofset Platformu’nu dengeleyip elektrikli havayolu şirketlerinin gelişimini destekleyebiliriz.
Bastida, en sık karşılaştığı sorunun “Aktivistlere yardım etmek için ne yapabiliriz?” olduğunu söylüyor. Yanıtı ise şu: “Nasıl ilham alır ve bizzat aktivist olmak için gereken hayal gücüne sahip olursunuz?” Gözümüzü daima aktivistler üzerinde tutmak yerine kendimize bakıp “Ben nasıl katılabilirim?” sorusunu sormaya başlamalıyız.
Bu hayal gücünü kullanarak, uçağa her bindiğimizde utanmak yerine, iklim krizine neden olan sistemleri kökten sökmek amacıyla daha büyük bir kolektifte hepimiz birer rol oynayabiliriz.