Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Nil Karaibrahimgil’in Yuvam Dünya için yazıp söylediği, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın seslendirdiği ‘Uyan Anne’ şarkısı kamuoyuna tanıtıldı. Şarkıyı Nil Karaibrahimgil ile konuşuyoruz.
Nil Karaibrahimgil’in Yuvam Dünya için yazıp söylediği, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile hayata geçen ‘Uyan Anne’ şarkısı geçtiğimiz günlerde kamuoyuna tanıtıldı. Yuvam Dünya Yönetim Kurulu Başkanı Kıvılcım Pınar Kocabıyık, sanatçı Nil Karaibrahimgil ve Yuvam Dünya Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın katılımıyla gerçekleşen tanıtımın ardından iklim krizine dair farkındalık arttırmayı hedefleyen şarkıyı Nil Karaibrahimgil ile konuştuk:
Can Remzi Ergen: Anne ve babalar belki hayatlarımızdaki en değerli kişiler ama bazen onlara da sert konuşmak gerekiyor Nil, öyle değil mi? Özellikle de böyle bir konuda…
Nil Karaibrahimgil: Bence de öyle. Bu konu en çok çocukları ilgilendiriyor. Biz gelecek nesle böyle bir dünya bırakacağız ve bize bu yüzden kızma hakları var, bakınca onları karbon gazıyla kirlenmiş, üzerinde yaşanması zorlaşmış bir dünyayla baş başa bırakıyoruz. Çocuklarımızın hayatları bizim yaşadığımız gibi olmayabilir. Şarkıyı kızgın bir çocuğun dilinden duyuyoruz.
CRE: Şarkının söyledikleri açık ve net ama bu şarkı en çok ne için?
NK: Şarkıları yazarken çok ölçüp biçmiyorum. Ama bu şarkıyı çocuklar çok fazla dinliyor. Öğretmenler okullarda çalıyormuş. Önce çocuklar uyanacak ki bizi de uyandırsınlar. Bir etki yaratması için. Bizi silkelesin, dönüp soruna bakmamızı sağlasın.
CRE: Bir insanı nasıl uyandırırız?
NK: Bu çok zordur, uyanmak istemeyeni kimse uyandıramaz aslında. Bir insan hazır olduğunda yapıyor bir şeyi. Müzik çok sihirli ve büyük bir güce sahip. Yorumları okuduğumda insanlar bu şarkının tüylerini diken diken ettiğini, ağladıklarını söylüyor, bu şarkının içlerinde bir şeyi dürttüğünü. Ve bu bana göre bir uyanış. Önemli olan "o şeyin" ne olduğunu bulmak, “bu bana ne hissettirdi?” sorusunu sorabilmek.
CRE: Diyelim 30 yıl sonra seninle tekrar konuşuyoruz ve sen yine bir şarkı yapmışsın, o şarkının adı ne olurdu?
NK: Bunu öngörebilemek çok zor. 2050’de elmanın olmaması ihtimalinden bahsediyoruz. Umarım o zaman bu şarkıdan daha ağır bir şarkı yazmak zorunda kalmam.
CRE: Hayatta olmamızın anlamını bir sosyal etki yaratmak için nasıl kullanırız?
NK: Olaya sosyal etki yaratmak olarak bakarak değil de özündeki çağrıyı araştırarak. İçindekini bularak. Sence sen neyle dünyayı daha iyi hale getirebilirsin? Bu heykel yapmak da olabilir bir sandalye üretmek de. Yola çıkış noktanın sen olması gerekiyor. Yola diğer taraftan çıkıp senin özüne dair o soruyu kendine sorman gerekli. Böyle yaparsan zaten ortaya etki yaratan bir sonuç çıkacak. Senden sonrakilere yol ve ışık olacaksın.
CRE: Diyelim bu şarkının dünya galasındayız, karşında 8 Milyarı aşkın insan var ve şarkıyı söylemeden önce bir cümle kuracaksın, ne dersin?
NK: Hepimizin uyanması için aklıma bir şey geldi. Bu bir çığlık, gelin siz de buna kulak verin. Ve dinlediğiniz için teşekkür ederim.