Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Vuslat Foundation Direktörü Merve Yeşilada Çağlar ile dinleme kültürünü konuşuyoruz.
"Bir kişiyi, bir yeri veya bir durumu can kulağıyla dinlediğinizde konu duyma eyleminden öteye geçiyor. Zira neredeyse her duyunuzla orada oluyor ve bütün varlığınızla o ‘şey’i duyuyorsunuz. Bir de kelimeler tüm gerçeği anlatmıyor aslında." Merve Yeşilada Çağlar
Fotoğraf: Penone Arşivi
‘Birlikte Nasıl Yaşarız?’ temalı Venedik Bienali’nde ünlü İtalyan sanatçı Penone’nin anıtsal eseri Dinleyici, Vuslat Foundation’ın ilk projesi olarak izleyiciyle buluşmuştu. Kurum geçtiğimiz hafta 2021-2022 Sonbahar Kış Haute Couture koleksiyonu kapsamında dev moda evi Maison Valentino ile de dinleme kültürü üzerine yeni bir işbirliğine imza attı. Vuslat Foundation’ın direktörü Merve Yeşilada Çağlar ile sohbet etmek için buluştuğumda işler tahmin ettiğimden farklı ilerledi. Onunla Venedik Bienali Mimarlık Sergisi kapsamında sergilenen işlerini ve kurumun faaliyetlerini konuşacakken -sanıyorum içinde olduğumuz sohbeti onun da yaptığı tanımla ‘can kulağıyla’ dinlediğimizden- neredeyse sadece onun da her şeyin özüne koyduğu dinleme eyleminden konuştuk. Söyleşinin Zoom kaydını izlerken fark ediyorum ki onun anlattıklarına ve konuya dair heyecanımdan birçok defa onun sözünü kesmişim. Merve bu söyleşide ‘söz kesme’ konusuna da cevap veriyor (Söyleşinin bir yerinde ‘çok iyi dinledin tam bu’ da demiş bana, sanırım can kulağıyla dinlemeye dair durumum o kadar da vahim değil). Vuslat Foundation’ın Direktörü Çağlar dinleme kültürünü yaygınlaştırmak ve dinleme alanları açmak için kurulmuş bir vakfın perspektifini ve dinlemenin gerçekten ne demek olduğunu anlatıyor.
Dinleme kültürü senin için ne anlam ifade ediyor ve yaptığın iş bağlamında bu kavrama nasıl yaklaşıyorsun?
Bugünün birçok probleminin özünde, dünyadaki yalnızlık oranından kutuplaşmaya kadar, kendimizi, ötekini ve doğayı dinlememek var. Dinlemek derken yalnızca duymaktan bahsetmiyoruz, kalbimizle ve bütün duyularımızla dinlemekten bahsediyoruz. Bu konu farklı metodolojileri, nörobilimi, davranış bilimi veya siyaset bilimi gibi birçok alanı kapsıyor. Akademik tarafı da var ve dinleme kültürüne dair alanları genişletirken hikaye anlatıcılarla ve sanatçılarla çok yakın çalışıyoruz. Yeni dinleme alanları yaratmak için uğraşıyoruz. Bütün duyularınla dinlemekten, tolere etmekten değil birlikte varolabilmekten bahsediyoruz. Dinleme kültürünü yaygınlaştırmak için çeşitli kişi ve kurumlarla çalışıyoruz.
Bahsettiğin ‘can kulağıyla dinleme’ eylemini detaylandırabilir misin?
Üç boyutlu bir dinleme eyleminden bahsediyoruz. Kendini, doğayı ve karşındakini dinlemek. Karşındakini dinleyebilmek için önce kendini dinlemen gerekiyor. Burada bir niyet etme durumu söz konusu. Dinlemeye niyet etmen ve o alanı kendine açman lazım. Meraklı ve cesaretli olman lazım. Başkalarını dinleyemememiz biraz da bu sebepten. Karşımızdakini gerçekten dinleyince neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Çünkü gerçekten dinlediğinde sende bir değişim oluyor. Sözlerin ötesinde hisler de söz konusu ve onları bir şekilde aktarınca bir değişim yaşanıyor. Dinlemek derken çözüm bulmaya çalışmadan dinleyebilmek de önemli, çünkü orada da bir şey dayatıyorsun karşıya bazen. Sadece dinlemek; yargılamadan ve karşındakinin fikrini değiştirmeye çalışmadan. Bunun farkındalığını yaratmak ve yaygınlaştırmak gerekiyor. Bu konunun konuşulması ve bu konuya değer veren insanları bir araya getirip bir topluluk yaratmak hedeflerimizden birisi. Ve de diğer yandan unutmamak lazım ki bir insan sürekli çok iyi dinleyemez. Bu enerji isteyen bir alan. Ve aynı zamanda bu gelişen de bir beceri. Dinlemek pratikle gelişen bir kas. Hayatına dahil ettiğinde, hissederek dinlediğinde.
Peki iyi dinleme becerisi nasıl geliştirilir?
Burada niyet ve gayret çok önemli. Yakın çevrenden başlayarak çocuğunu, anneni ve babanı dinleyerek. Bir sürü metot var, meditasyondan ibadete, yürümekten ve nefese. Önce kendini dinlemen gerekiyor. Önce kendinde ve kendinle o farkındalığı sağlaman gerekiyor.
Dinlemeye odaklanmanızın sebeplerinden biraz bahsettin, araç ve amaç olarak dinlemeyi seçmenizin başka bir sebebi var mı?
Bugün birbirimize çok bağlı olmamıza rağmen bağlarımızın samimiyeti köreldi. Whatsapp veya Zoom aracılığıyla birbirimize hiper - bağlı olsak da ortada daha az samimi ilişkiler var. Pandemi öncesinde bile yalnızlık konusu bu kadar önemli bir hale gelmiş ve yalnızlık bakanlıkları kurulmuşken şimdi daha da yalnızlaşmaya başladık. O samimi bağların özünde dinlemek var. Söz kesmemek, önyargı ile oturmamak. Fikir değiştirmeye yoğunlaşmamak. Cesaretli de olmak çünkü gerçekten dinlediğinde bulacağın şey seni etkileyecek.
Valentino Haute Couture Defilesi yayınından Penone ağacının da olduğu bir kare
Peki doğayı dinlemek?
Doğayı dinlemek derken sadece kuş seslerinden bahsetmiyoruz. Bir ağacın o sene neden meyve vermediğini dinlemek de bu işin parçası. Doğaya iyi bakmamız lazım demek bencilce bir tanım diyor Penone. Çünkü bunu bu şekilde söylediğimizde onu kendimizden ayırıyoruz. Sanki bizim için varolan bir varlıktan bahsediyormuşuz gibi geliyor kulağa da zaten. Hepimiz biriciğiz ama bir bütünün ve doğanın da parçasıyız. Daha başka türlü bir ilişki kurmamız gerekiyor doğayla. İlla ezoterik bir ilişkiden bahsetmemiz gerekmiyor bu ilişki gayet fonksiyonel de olabilir. Örneklemek gerekirse iş yerinde çalıştığın insanları dinlediğinde de benzer bir durum söz konusu olabilir. Mesela bir toplantıya ben şu toplantıdan ‘şu üç maddeyi’ alacağım diye girebilirsin. Halbuki o insanların sana söyleyebileceği başka bir şey olabilir. Sen dinlemiyorsan ve sadece kendi almak istediğini almak için gidiyorsan oraya karşındakini de gerçekten duymayacaksın. İyi dinleyen insanlar çok daha fazla şey öğrenenlerdir. Çok konuşan insan birinin sözünü kesmekten orada olanı kaçırıyor olabilir.
Sen “sosyal etki” kavramını duyunca aklına ilk ne geliyor?
Ben bugüne kadar daha çok bir sanat profesyoneli olarak çalıştım ama bundan bağımsız hayatın her bağlamında, bir birey veya şirket olarak da sosyal etkini gözetmelisin. Her şey bireylerin ilişkilerinden oluşuyor. İlşkilerimizin merkezine dinlemeyi yerleştirdiğimizde her şeyi pozitif yönde etkilemiş oluyoruz. ‘Generous Listening’ yani can kulağıyla dinlemek kalbinle ve bütün hislerinle dinlemek toplumlara da sosyal fayda sağlayacak bir eylem. Ve burada beraberlik kelimesi önemli çünkü sorunlara çözümleri beraber bulmalıyız ki kalıcı olsunlar. Bir takım sorunları bir anda çözemezsin. Bu zaman alıyor. Ama uzun vadede biz bu can kulağıyla dinleme eylemini insanların alışkanlığı içine yerleştirirsek sorunları tırmanmadan çözme şansımız da olur. Çünkü sorunları kritik bir noktaya gelmeden duyuyor oluruz.
TEK TEK
Kendini en iyi dinlediğin zaman? Yürürken.
Bir başkasını en iyi dinlediğin zaman? Meraklı olduğum ve sorumluluk duygumun az olduğu zamanlar.
Birinin seni can kulağıyla dinlediğini nasıl anlarsın? Senin söylediklerinin ötesinde seni anladığını hissettiğinde.