Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.


IMDb puanı yüksek, kült statüsüne ulaşmış, mutlaka izlenmesi gereken, gelmiş geçmiş en iyi 20 filmi derledik.
Sinemanın tarihsel yolculuğuna damga vuran bu filmler, hem farklı dönemlerin ruhunu hem de türlerin en parlak örneklerini bir araya getiriyor. Kimi zaman insan doğasının karanlık yönlerini keşfe çıkıyor, kimi zaman dostluk, aile, cesaret ya da aşk gibi evrensel temalara dokunuyorlar. Savaşın gölgesindeki dramlar, gerilimi ustalıkla inşa eden başyapıtlar, teknolojik yenilikleri sinemaya kazandıran devrim niteliğindeki yapımlar ve kült statüsüne erişmiş hikayeler… Her biri, yalnızca döneminin değil, tüm sinema tarihinin en etkileyici eserleri arasında yer alarak, izleyicilere unutulmaz deneyimler sunuyor. Yazının devamında gelmiş geçmiş en iyi 20 filmi inceleyin.
Michael Curtiz’in yönettiği Casablanca, II. Dünya Savaşı döneminde geçen, romantizm ve drama türlerinin birleştiği, klasik bir film. Film, Rick Blaine’in (Humphrey Bogart), Kazablanka’da işlettiği bara, eski aşkı Ilsa’nın (Ingrid Bergman) beklenmedik şekilde gelmesiyle başlayan duygusal çatışmayı anlatıyor. Karakterlerin unutulmaz replikleri, güçlü atmosfer ve savaşın gölgesinde geçen dramatik aşk hikayesi sayesinde film, sinema tarihinin en çok sevilen yapımlarından biri.
IMDb: 8.5
Alfred Hitchcock’un yönettiği Psycho, gerilim ve korku sinemasına yön veren bir başyapıt. Film, büyük miktarda para çalıp kaçan Marion Crane’in (Janet Leigh) geceyi izole bir motelde geçirmesi ve otelin sahibi Norman Bates (Anthony Perkins) ile yaşadığı sıradışı karşılaşmayı konu alıyor. Unutulmaz duş sahnesi, çarpıcı finali ve Hitchcock’un ustaca gerilim kurma tekniği sayesinde Psycho, türünün en etkili yapımlarından biri olmuştur.
IMDb: 8.5
Steven Spielberg imzalı Jaws, küçük bir sahil kasabasını terörize eden dev bir büyük beyaz köpekbalığının yarattığı dehşeti konu alır. Kasaba polis şefi Brody (Roy Scheider), bir deniz biyoloğu (Richard Dreyfuss) ve deneyimli bir balıkçı (Robert Shaw) bu tehditten kurtulmak için, birlikte zorlu bir mücadeleye girişir. Gerilim sinemasının başyapıtlarından biri olan film, yaz dönemi gişe filmlerinin (blockbuster) doğuşuna neden olarak modern sinemayı kökten değiştirmişti.
IMDb: 8.1
Francis Ford Coppola’nın yönettiği The Godfather, Amerikan sinemasının başyapıtlarından biri diyebiliriz. Mario Puzo’nun romanından uyarlanan film, Corleone ailesinin organize suç dünyasındaki yükselişini ve özellikle ailenin genç oğlu Michael Corleone’nin, ailesine uzak bir askerden acımasız bir mafya liderine dönüşümünü anlatır. Marlon Brando’nun unutulmaz Don Vito Corleone performansı, Al Pacino’nun kariyerini zirveye taşıyan rolü ve James Caan, Robert Duvall gibi güçlü oyuncu kadrosuyla film güç, sadakat ve aile temalarını epik bir dille işliyor.
IMDb: 9.2
Steven Spielberg’ün yönettiği E.T., dünya dışından gelen bir canlı ile küçük bir çocuk olan Elliott arasındaki sıcak dostluğu anlatan duygusal bir bilimkurgu filmi. Elliott ve kardeşlerinin E.T.’yi hükümet güçlerinden gizleyip onu evine döndürme çabaları, dostluk ve çocukluk temasını güçlü biçimde işliyor. Spielberg’ün büyülü anlatımı, John Williams’ın filmle özdeşleşen müziği ve unutulmaz sahneleri sayesinde film, sinema tarihinde özel bir yere sahip.
IMDb: 7.9
Martin Scorsese’nin yönettiği Goodfellas, mafya dünyasını gerçekçi bir şekilde anlatan, yüksek tempolu bir suç klasiği. Gerçek bir hikayeden esinlenen film, Henry Hill’in (Ray Liotta) mafya içindeki yükselişini ve sonrasında yaşadığı çöküşü işliyor. Robert De Niro ve Joe Pesci’nin güçlü performansları, Scorsese’nin enerjik anlatımı ve filmin müzikleri, Goodfellas’ı gangster filmleri içinde benzersiz bir noktaya taşıyor. Özellikle Joe Pesci’nin unutulmaz “Funny how?” sahnesi, sinema tarihine kazınmıştır.
IMDb: 8.7
Jonathan Demme’nin yönettiği The Silence of the Lambs, psikolojik gerilim türünün en etkileyici örneklerinden biri. Film, genç FBI ajanı Clarice Starling’in (Jodie Foster), bir seri katili yakalayabilmek için bir başka seri katilden, cinayetlerinden ötürü hüküm giymiş zeki bir psikiyatr olan Hannibal Lecter’dan (Anthony Hopkins) yardım istemesini konu alıyor. Hopkins’in ikonik performansı ve Foster’ın güçlü oyunculuğu, filmi sinema tarihinin unutulmazları arasına taşımıştı. Film ayrıca “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen”, “En İyi Kadın Oyuncu”, “En İyi Erkek Oyuncu” ve “En İyi Uyarlama Senaryo” Oscar'larını kazanarak, nadir görülecek bir başarıya imza atmıştı.
IMDb: 8.6
Steven Spielberg’ün yönettiği Jurassic Park, genetik mühendisliğiyle yeniden yaratılan dinozorların bulunduğu bir eğlence parkının, felakete sahne olmasını anlatıyor. Michael Crichton’un romanından uyarlanan film, döneminde devrim niteliğindeki görsel efektleriyle büyük yankı uyandırmış ve sinema teknolojisinin sınırlarını zorlamıştı. Sam Neill, Laura Dern, Jeff Goldblum ve Richard Attenborough gibi oyuncuların yer aldığı film, heyecan dolu sahneleri ve bilim etiği konusunu sorgulayan temalarıyla klasikleşmiş durumda.
IMDb: 8.2
Quentin Tarantino’nun kült klasiği Pulp Fiction, izleyiciyi dinamik tutan kurgusu ve benzersiz diyaloglarıyla sinema tarihinde özel bir yere sahip. Film, Los Angeles’ın suç dünyasında, hikayeleri birbiriyle kesişen karakterlerin —iki kiralık katil, şikeye karışan bir boksör, bir gangster ve onun karısı— yaşadıklarını, mizahla sertliğin iç içe geçtiği bir üslupla sunar. John Travolta, Samuel L. Jackson, Uma Thurman ve Bruce Willis gibi güçlü bir oyuncu kadrosuna sahip olan film, Tarantino’nun kendine has anlatım tarzıyla, sinema dünyasına yenilik getirmişti.
IMDb: 8.8
Frank Darabont’un yönettiği ve Stephen King’in kısa romanından uyarlanan The Shawshank Redemption, haksız yere mahkûm edilen Andy Dufresne’in (Tim Robbins) Shawshank Hapishanesi’ndeki yaşam mücadelesini ve Red (Morgan Freeman) ile kurduğu dostluğu konu alıyor. Film umut, özgürlük ve insan ruhunun dayanıklılığı üzerine kurulu etkileyici bir anlatıya sahip. Vizyonda büyük başarı yakalayamamasına rağmen yıllar içinde kültleşmiş ve IMDb’nin en yüksek puanlı filmlerinden biri hâline gelmiştir.
IMDb: 9.3
James Cameron’ın yönettiği Titanic, 1912’de batmasıyla tarihe geçen RMS Titanic gemisinde yaşanan bir trajik aşk hikayesini konu alıyor. Film, ait oldukları toplumsal sınıflar iki uçta yer alan Jack ve Rose’un (Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet) kısa ama derin ilişkisini, arka planda yaşanan gerçek olaylarla birleştiriyor. Büyük bütçesi, görsel efektleri ve duygusal anlatımıyla dönemin en etkileyici yapımlarından biri olan film, 11 Oscar kazanarak sinema tarihine damga vurmuştu.
IMDb: 7.9
Wachowski kardeşlerin yönettiği The Matrix, gerçeklik kavramını sorgulayan, felsefi alt metinlere sahip bir bilimkurgu klasiği. Neo (Keanu Reeves), yaşadığı dünyanın aslında makineler tarafından yaratılmış bir simülasyon olduğunu keşfeder ve Morpheus (Laurence Fishburne) ile Trinity'nin (Carrie-Anne Moss) sayesinde, insanlığın özgürlüğü için mücadele etmeye başlar. Çığır açan görsel efektleri, bullet-time sahneleri ve siberpunk estetiğiyle, kültür üzerinde derin bir iz bırakmış bir film.
IMDb: 8.7
David Fincher’ın yönettiği Fight Club, Chuck Palahniuk’un romanından uyarlanan, tüketim toplumunu ve kimlik bunalımını irdeleyen bir filmdir. Filmde adı verilmeyen anlatıcı (Edward Norton), hayatının monotonluğundan sıkılıp karizmatik sabun satıcısı Tyler Durden (Brad Pitt) ile tanışınca her şey değişir. Birlikte kurdukları gizli dövüş kulübü, zamanla anarşist bir harekete dönüşür. Helena Bonham Carter’ın da güçlü bir performans sergilediği film, atmosferi, temaları ve sürprizli finaliyle sinema tarihinde özel bir yere sahip.
IMDb: 8.8
Peter Jackson’ın yönettiği üçlemenin ilk filmi The Fellowship of the Ring, J.R.R. Tolkien’in epik dünyasını büyük bir sadakatle beyazperdeye taşır. Film, Frodo Baggins’in (Elijah Wood) karanlık güçlerin peşinde olduğu yüzüğü yok etmek için çıktığı tehlikeli yolculuğu ve kendisine eşlik eden kişilerle Yüzük Kardeşliği'ni oluşturmalarını konu alır. Ian McKellen, Viggo Mortensen, Orlando Bloom, Sean Astin ve Cate Blanchett gibi isimlerin olduğu geniş bir kadroyla çekilen film, fantastik sinemanın milatlarından biri olmuştu.
IMDb: 8.9
Hayao Miyazaki’nin yazıp yönettiği Spirited Away, Japon animasyon sinemasının en önemli eserlerinden biridir. Film, ailesi gizemli bir şekilde dönüşüme uğrayınca kendini ruhlar dünyasında bulan küçük Chihiro’nun eve dönebilmek için verdiği mücadeleyi anlatır. Görsel yaratıcılığı, derin sembolizmi ve fantastik atmosferiyle Studio Ghibli’nin başyapıtlarından olan film, En İyi Animasyon Oscar'ını kazanarak dünya çapında büyük bir başarıya ulaşmıştı.
IMDb: 8.6
Roman Polanski’nin yönettiği The Pianist, gerçek bir hikayeyi, Polonyalı piyanist Władysław Szpilman’ın II. Dünya Savaşı sırasında yaşadıklarını konu alan bir film. Yapımda Adrien Brody’nin olağanüstü performansıyla hayat verdiği Szpilman, Nazi işgali altındaki Varşova’da hayatta kalmaya çalışırken, hem savaşın acımasızlığı hem de insan dayanıklılığı gözler önüne seriliyor. Film, etkileyici yönetimi, müzikleri ve duygusal yoğunluğuyla savaş dramları arasında özel bir yere sahip.
IMDb: 8.5
Christopher Nolan’ın yönettiği The Dark Knight, modern süper kahraman sinemasını yeniden tanımlayan bir yapım. Batman (Christian Bale), Gotham’ı kaosa sürüklemek isteyen Joker’e karşı verdiği mücadelede, hem şehir hem de kendi içsel ahlak anlayışıyla yüzleşir. Heath Ledger’ın Joker performansı, sinema tarihinin en unutulmaz ve çarpıcı karakter yorumlarından biri hâline gelmiş, ona ölümünden sonra Oscar kazandırmıştı. Film, aksiyonu, karanlık tonuyla birleşen derin temaları ve Hans Zimmer’ın gerilim dolu müzikleriyle öne çıkıyor.
IMDb: 9.1
Christopher Nolan’ın yönettiği Inception, rüya içinde rüya konsepti üzerine kurulu akıl bükücü bir bilimkurgu-aksiyon filmi. Leonardo DiCaprio'nun canlandırdığı Dom Cobb, insanların rüyalarına girerek bilinçaltından bilgi çalan bir hırsızdır; ancak bu kez bir fikri zihne yerleştirmesi istenir. Joseph Gordon-Levitt, Tom Hardy, Marion Cotillard, Ellen Page ve Ken Watanabe gibi isimlerden oluşan geniş bir kadroya sahip olan film, karmaşık yapısı, görsel efektleri ve Hans Zimmer’ın unutulmaz müzikleriyle büyük beğeni toplamıştı.
IMDb: 8.8
Christopher Nolan’ın yönettiği Interstellar, insanlığın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı bir gelecekte geçen, bilimsel temelli ve duygusal bir uzay destanı. Film, eski bir pilot olan Cooper’ın (Matthew McConaughey), insanlara yeni bir yaşam alanı bulmak için bir solucan deliğinden geçerek uzak galaksilere yolculuk etmesini anlatıyor. Anne Hathaway, Jessica Chastain ve Michael Caine gibi isimlerin yer aldığı yapım; zaman, yerçekimi ve sevgi kavramlarını bilimle harmanlayan derin bir anlatı sunuyor. Hans Zimmer’ın müzikleri ise atmosferi tamamlayan unutulmaz bir etki yaratıyor.
IMDb: 8.7
Bong Joon-ho’nun yönettiği Parasite, sınıf farklarını çarpıcı bir şekilde ele alan, mizahla harmanlanmış bir gerilim-drama. Film, yoksul Kim ailesinin zengin Park ailesinin hayatına ustaca sızmasını konu alır; olaylar ilerledikçe iki ailenin dünyaları arasındaki uçurum, trajik ve şok edici bir şekilde ortaya çıkar. Seo Joon Park, Song Kang-ho, Cho Yeo-jeong ve Choi Woo-shik gibi güçlü oyuncuların yer aldığı film, İngilizce çekilmeyip En İyi Film Oscar’ını alan ilk yapım olarak tarihe geçmiştir.
IMDb: 8.5
