Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Doğanın ve insan zihninin peyzajını senkronize edebilen ressam, düşünür, şair Etel Adnan’ı, vefatının ardından New York Guggenheim’daki sergisi vesilesiyle anıyoruz.
“Hiddetli bir şekilde ressam oldum. Kendimi bu yeni dilin içine daldırdım. Soyut sanat, şiirsel ifadenin karşılığıydı; kelimeler yerine renkleri ve konturları kullandım. Dil odaklı bir kültüre ait olma ihtiyacında değildim, onun yerine açık ifadeyi tercih ettim. Ruhum gevşekti. Anladım ki insan farklı yönlere hareket edebilir; bedenen değil ama düşünceler aynı anda çok başka yönlere gidebilir...” diyordu Etel Adnan kendi özgeçmişini yazdığı makalesinde. Neredeyse bir yüzyıla yayılan yaşamında, bir entelektüel (ve her ne kadar bunu vurgulamaktan hoşlanmasam da) bir kadın entelektüel olarak savaşa karşı durdu, kolonyalizmin dayattığı kültürel eşitsizliği tatlı diliyle ifşa etti ve huzuru aradığı California’nın coğrafyasından yeni bir görsel dil yarattı.
Dünyanın en prestijli ve ikonik müzelerinden Guggenheim’da gerçekleşen Etel Adnan: Light’s New Measure sergisi, bu yıl 96 yaşına basan sanatçının resim, kilim, film ve kağıt işlerine yer vererek çok yönlü kişiliğini odağa alıyor. New York’ta gerçekleşen ilk solo sergisinde sanatçının yaratıcı ve düşünsel vizyonu inceleniyor; Lübnan, Amerika ve Fransa’da geçen hayatının üzerinde bıraktığı etkinin evrensel niteliği vurgulanıyor. Fransızca ve İngilizcenin üstünlük kurduğu bir dünyada, bu dilleri konuşarak ve yazarak, kendi köklerine ve Arapçaya ulaşmaya çalışıyor sanatçı. 30’lu yaşların ortalarında resme başladığındaysa şöyle haykırıyor: “Arapça resim yapacağım.”
İzmir’de doğan Rum anne ile İstanbul’da askeri okulda eğitim alan ve Osmanlı’ya hizmet eden Suriyeli babanın kızı olarak Beyrut’ta 1925 yılında dünyaya gelen sanatçı, çok kültürlü, çok katmanlı bir çevrede büyüyor. Fransızca, Rumca, Arapça, Türkçe ve İngilizcenin konuşulduğu ve öğrenildiği ortam, onun önce Paris Sorbonne’a, sonra Amerika’da Berkeley’e ve ardından Harvard Üniversitesi’ne gitmesine olanak sağlıyor. 1950’lerde üniversitede sanat felsefesi dersleri verirken, hayatının dönüm noktası gerçekleşiyor. Bu da, Cezayir’de Fransa’ya karşı bağımsızlık hareketinin başladığı ve kolonyal yönetimine karşı isyanların arttığı döneme denk geliyor.
Adnan’a kulak verelim: “Derin çelişkilerle boğuştuğum bir dilde (Fransızca) artık özgür şekilde yazamadığımı fark ettim. Bir anda hiç beklenmedik bir olay bu sorunu çözdü; sanki güneş olması gereken yerden değil de, ufukta başka bir noktadan doğmuştu. Berkeley kampüsünde, Sanat Departmanı’nın başkanı Ann O’Hanlon ile karşılaştım. Kampüs bahçesinde gül fidanlarının yanı başında sohbet ederken, ona sanat felsefesi dersi verdiğimi söyledim. O da bana resim yapıp yapmadığımı sordu. Hayır, dedim. Sanatla uğraşmadan felsefesini anlatabilmeme şaşırdığı için, ona ‘annem beceriksiz olduğumu söylerdi’ diye yanıt verdim. Bana şöyle söyledi: ‘Sen de ona inandın mı?!’” Etel Adnan, bu konuşmadan sonra yağlı boyalarını, pastel boyalarını, kağıtlarını ve kanvaslarını alıp resim yapmaya başlıyor ve 60 yıl boyunca hiç durmuyor.
Adnan’ın eserlerinde dikkat çeken sadeliğin ve ışığın vurucu yanları, derinlemesine ilgi uyandıracak biçimde hem bilge hem nahif bir bütünlük içinde. Basit geometrik formların topografik karşılığı boyaların dokusunda ve tonlarında. Su, güneş ve ufuk çizgisi, soyut kompozisyonun tamamlayıcıları niteliğinde. Sanatçının California’daki yaşantısının belleğinde bıraktığı izlerinin bir yansıması olan resimler, aynı zamanda dışarıda olup bitene karşı iç dünyamızın tepkilerini de açığa çıkarıyor. “Bu yüzyıl bize defalarca yalnız kalmamızı söyledi, tüm bağları koparmamızı, asla geriye bakmamamızı ve gidip Ay’ı ele geçirmemizi: Ben de öyle yaptım. Bu benim yaptığım şey.” Etel Adnan üretimlerinde zamana, algılarına, duygularına ve hafızasına yaslanıyor, yalın bir dille zamanın çemberlerini çiziyor ve boyuyor. Doğaya güveniyor. Adnan’ın partneri sanatçı Simone Fattal da, onun çalışmalarını şöyle açıklıyor: “Enerji sızıyor onun işlerinden ve size enerji veriyor. Sizi tılsımlı bir kalkan gibi sarıyor. Size günlük hayatınıza devam edebilmeniz için yardım ediyor.”
Etel Adnan: Light’s New Measure sergisi 10 Ocak 2022 tarihine dek New York Guggenheim’da ziyaretçilerini bekliyor.