Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Pop kültürün son 50 yılının star portrelerİniİ küresel görsel hafIzaya kazıyan çalışmalarıyla tanınan İngiliz fotoğraf sanatçısı Terry O’Neill, Fotografiska New York’ta.
New York Magazine’de Jessica Pressler tarafından kaleme alınan ve dünya çapında sansasyon yaratan makale yayınlandığında takvimler 2018 yılının Mayıs ayını gösteriyordu. Bu yazıda, Anna Delvey adıyla tanınan henüz 20’li yaşlarındaki “meteliksiz” Rus Anna Sorokin, kendini zengin bir Alman mirasyedisi olarak New York sosyetesine tanıtıyor; kuracağı “Soho House tarzı” sanat odaklı mekan için bankalardan yüklü miktarda krediler çekerek -belki de “çekebilerek” demek daha doğru olur- girişimciliğe soyunuyor; şehirde lüks otellerde ücretsiz konaklıyor hatta yaşıyor; gerçekleştirdiği aksiyonlarda ise ya nakit parayla işlem yapıyor ya da bolca bahşiş dağıtıyordu. Bu esnada tüm enerjisini takıntılı biçimde tasarladığı sanat kulübünün kuruluşu için harcıyor ve adresi belirliyordu: 1800’lerin sonunda inşa edilmiş, tarihi Avrupa -hatta daha spesifik olmak gerekirse Hollanda ilhamlı- mimarisiyle ikonik Park Avenue binası. Ancak bu bina, yani Sorokin’in tüm çabasını ve çevresini kullanarak bir şekilde ulaşmaya epeyce yaklaştığı altı katlı ilgi çekici yapı, Stockholm menşeli dünyanın en iyi fotoğraf müzelerinden Fotografiska tarafından tutuluyor. Bu süreçte, Anna Delvey’in oldukça ilginç sahtekarlık hikayesi açığa çıkarken tutuklanıyor; iki sene kadar sonra, Aralık 2019’da Fotografiska kapılarını açıyor ve şimdilerde belki de Anna Delvey’in hayallerini süsleyen konseptle ünlü, başarılı ve etkileyici tüm ikonların gözler önündeki hayatlarından ve kariyerlerinden karelerin yer aldığı, Terry O’Neill’in retrospektifine ev sahipliği yapıyor.
Audrey Hepburn, 1966
İngiliz fotoğrafçı Terry O’Neill kariyerine 1960 yılında İngiliz gazetesi The Daily Sketch’de fotoğrafçı olarak başlıyor. Gazetede dönemin gençlik kültürünü belgeleyen etki uyandırıcı çalışmalara imza atan O’Neill; Vogue, Rolling Stone ve Vanity Fair gibi başat mecmuaların dikkatini çekiyor ve bu dergiler için de üretmeye başlıyor. 1960’ların toplumsal gelişmelerine paralel olarak star sisteminin parlak dönemine rastlaması ve pop müziğin akabinde pop kültürünün de gelişmesine aracılık etmesiyle, O’Neill’in yeteneği açığa çıkıyor ve sektörde oldukça takdir görüyor. Dönemin en taze yüzleri The Beatles ve The Rolling Stones gibi müzik gruplarının üyelerini fotoğraflarken, David Bowie ve Elton John gibi ünlü müzisyenlerin -yıllar boyu- turnelerine katılarak sahne arkası görüntülerini çekiyor. Aynı zamanda, Hollywood setlerinde ciddi mesai yapıyor O’Neill. Audrey Hepburn’ü Fransa’daki film seti arasında kriket oynarken, Sean Connery’i James Bond karakterini hayata geçirirken, Brigitte Bardot’yu İspanya’da film setinde elinde sigarasıyla fotoğraflıyor örneğin. Diğer yandan, belki de Oscar törenlerinin ardından medyada hâlâ en çok dolaşan karelerden biri olan, Faye Dunaway’i Beverly Hills Oteli’nin havuz kenarında masada Oscar heykelciğiyle objektife aldığı çalışma, fotoğraf olgusunun en başarılı karelerinden biri olarak tarihe geçiyor. O’Neill’in fotoğraflarındaki tılsımı tariflemek gerekirse, üretimlerinin oldukça bilindik kareler içermesine rağmen klişeleşmeye ve sıradanlaşmaya karşı bir savunma kalkanıyla örülü olduğunu söylemek gerek. Gerçekten de sanatçının kadrajındaki yıldızların doğal görünümleri, yahut izleyenle iletişim kuran sıcaklıklarını ya da serinkanlı duruşlarını portrelerken, ona özgü o belirgin üslubu devamlı kılmış olmak, onu alanındaki en iyi isimlerden birine dönüştürüyor.
Elton John, 1975
20. yüzyılın ikinci yarısından global düzlemde ünlü bir kişiyi düşünün; büyük ihtimalle Terry O’Neill fotoğrafını çekmiştir” diyor Fotografiska’nın küresel sergiler direktörü Johan Vikner ve devam ediyor: “Kimse yıldızlara Terry O’Neill kadar yakın olmamıştı. 1960’lardan 2019’da aramızdan ayrılışına değin, sayısız Hollywood yıldızının, müzik efsanesinin, moda ikonunun ve ünlü sporcunun portrelerini çekti ve oldukça saygıdeğer bir statü kazandı.” Fotografiska New York’taki Terry O’Neill: Stars retrospektifi bu bağlamda 1960’lardan 2010’lara uzanan 50 yıllık bir sürece yayılırken, Elizabeth Taylor’dan Ava Gardner’a, Faye Dunaway’den Elton John’a, David Beckham’dan Kate Moss’a dünyanın en ünlü kişiliklerinin odakta olduğu 100’den fazla fotoğrafı kapsıyor. Yazıya son noktayı koymadan evvel, yine başka bir küresel ünlü olan ve şimdilerde -dijital blog formatındaki- kendi vakfının işleriyle uğraşan Anna Delvey’in göz koyduğu New York Fotografiska’dan da kısaca bahsedelim. 2010 yılında “modern dünya için bir müze deneyimi” düsturuyla Stockholm’de açılan Fotografiska, bir müzeden çok yeni bir sanat ve yaşam stili anlayışını temsil eden bir konsept ve mekan. Fotoğraf sanatında çığır açan isimlere yer vererek kurguladığı sergilerin yanı sıra, eklektik programı ve gastronomi alanındaki iddiasıyla da aslında fotoğraflarla yaratılan kültürel atmosferin çeperlerini genişletmeyi amaçlıyor. Stockholm ve New York’un yanı sıra Talinn’de de bir merkezi bulunan Fotografiska, bu yıl Berlin, Miami ve Şanghay’da yeni lokasyonlarını açarak fotoğraf ve kültür alanında yeni buluşma alanları yaratıyor. Anna Delvey’in en çılgın hayallerini, bu anlamda, bu İsveç menşeli sanat kurumunun gerçekleştirdiği kesin.