Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Instapoetry akımıyla birlikte şiirin sosyal medyada artan popülerliği birçok tartışmayı da beraberinde getiriyor. Peki, bu akım değişen şair ve şiir algımız hakkında neler söylüyor?
Fotoğraf: Branislav Simoncik Stil Editörü: Nina Ford
Hindistan asıllı Kanadalı Rupi Kaur’un Instagram’da 4,3 milyon takipçisi var. Takip ettiği kişi sayısı sıfır. Neredeyse her gün bir paylaşım yapıyor ve paylaşımları dakikalar içinde binlerce beğeni alıyor. Kaur kendini şair, sanatçı ve performans sanatçısı olarak tanımlıyor. İnternet sitesinde evinizin rahatlığında yapabileceğiniz geçici dövme, tişört (tümü tükenmiş) ve pirinç tükenmez kalem satılıyor. Sanal dükkanın “Sanat” sekmesi altında ise kendi şiirlerinin basılı olduğu kanvaslar satışta. Çoğu tükenmiş.
Kaur ilk olarak 2013’te, önce Tumblr sonra da Instagram’da şiirlerini paylaşmaya başlamış. Sosyal medyada oluşturmaya başladığı okuyucu kitlesi kısa sürede Kaur’un ilk iki kitabını (Süt ve bal, Güneş ve onun çiçekleri) The New York Times Çok Satanlar Listesi’nde bir numaraya taşımış. İlişkiler, kültürel kimlikler, travmalar ve iyileşme süreçleri hakkında yazdığı şiirleriyle 28 yaşındaki Kaur, Instapoetry dünyasının en ünlü ismi. Sosyal medyada bir Instapoet olarak kendi markasını yaratırken diğer meslektaşlarıyla birlikte uzun süredir sonu gelmez bir tartışmanın tam ortasında: Instapoetry “gerçek şiir” midir? Instapoet “gerçek şair” midir?
Üreticisi de tüketicisi de ağırlıkla genç olan Instapoetry, Instagram başta olmak üzere Tumblr, Twitter ve TikTok’ta paylaşılan şiir türüne verilen isim. Günlük dilde yazılan bu kısa şiirler güzel bir font ve kimi zaman sade bir illüstrasyonla paylaşılıyor. Rupi Kaur, Atticus, Nikita Gill, Nayyirah Waheed, Lang Leav ve Yrsa Daley-Ward bu dijital camianın en bilinen isimlerinden. Bilinirlik kıstasıysa elbette takipçi sayıları. Bazı Instapoet’ler şiir paylaşımlarının arasına kendi filtreli fotoğraflarını serpiştirirken, anonim kalmayı tercih edenler de var. Her birinin sosyal medyada varoluş amacı farklı. Kimi sosyal medyayı geleneksel formlarda okuyucularıyla buluşmadan önceki durak olarak benimsemişken, kiminin sosyal medyadan başka bir yerde olma planı yok.
Okuyucu ve takipçi kategorilerinin iç içe geçtiği bu dünyada Instapoet’ler popülerliklerini kullandıkları dilin erişilebilirliği ve paylaştıkları deneyimlerin evrenselliğine borçlular. Kadına şiddetten göçmenliğe; pandemiden ırkçılığa, gündemdeki konuları ele aldıkları şiirler yayına hazırlık süreçlerinden muaf oldukları için hızla, çok pişmeden takipçilere sunuluyor. Çoğunluğu genç kadınlardan oluşan Instapoetry’nin erkek egemen geleneksel şiir camiasına alternatif olarak farklı seslerin ve deneyimlerin yer bulabildiği bir alan sağlaması en önemli artısı olarak görülüyor.
Görselin hakimiyetindeki Instagram’a şiirin sızışı herkes için kabul edilebilir değil. Bu akımın şiire yeniden hayat verdiğini düşünenlerin aksine, bu yeni türün şiiri ucuzlaştırdığını, sosyal medyanın sunduğu bir tüketim malzemesine dönüştüğünü düşünenler de var. Instapoetry’nin sanatsal olarak hiçbir değeri olmadığına inanan şairler, bu görüşlerini şiir dergilerinde yazılarıyla beyan ediyorlar ve Instapoet’leri aralarına almak istemiyorlar. Instapoet’lerin geleneksele dâhil olmak isteyip istemedikleri ise meçhul. Öte yandan Instapoetry’nin zaman zaman Instapoet’ler arasındaki sıkı rekabetle, intihal suçlamalarıyla geleneksel şiir camiasını andırması son derece ilginç.
Son yıllarda Kuzey Amerika ve Avrupa’da artan şiir kitabı satışlarının da bir yansıması olarak, COVID-19 ile birlikte sosyal medyada şiir paylaşımı arttı ve farklı anlamlar kazandı. Pandeminin beraberinde getirdiği endişe, izolasyon ve kayıplar, şiiri hem geleneksel formunda hem de dijital mecralarda sığınılacak bir kovuğa, çaresizliğe karşı duyulan öfkenin dile getirildiği bir sahneye dönüştürüyor. Sonu gelmeyen bu zor ve belirsiz zamanlarda, geleneksel ve dijital şiirin baştan ayrılmış yolları, şiirin iyileştirici gücünde kesişiyor.
Ünlü Instapoet Kaur’un Rupi Kaur Live isimli gösteri kaydı Nisan ayında izleyiciyle buluştu. Kaur’un kendi şiirlerini okuduğu şovun biletleri, yine kendi internet sitesinde satışa sunuldu. İsteyenler 15 dolarlık biletlerine gösteri için özel hazırlanmış, hardal ve lacivert renk seçeneği bulunan 85 dolarlık bir sweatshirt ekleyebildiler.
Bir süre önce akımın sanatsal değerinin sorgulanmasıyla başlayan tartışmayı son zamanlarda Instapoet’lerin sosyal medya fenomenlerine dönüşmeleri besliyor. Ve elbette kaçınılmaz iki soruyu akıllara getiriyor: Edebiyat ve sosyal medya kesişimindeki bir sonraki yenilik ne olacak? Onu sevecek miyiz, yoksa nefret mi edeceğiz?