Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Tarihin parçalarından ve arkeolojik kalıntıların gizeminden ilhamla sanatçı ve tasarımcı Ayşe Dağa tarafından kurulan DAGA, kadim uygarlıkların ruhunu yakalamanın peşinde, mücevheri evrensel mücevher diliyle insanları bir araya getiren bir güç objesi olarak ele alıyor.
Tarihin parçalarından ve arkeolojik kalıntıların gizeminden ilhamla sanatçı ve tasarımcı Ayşe Dağa tarafından kurulan DAGA, kadim uygarlıkların ruhunu yakalamanın peşinde, mücevheri evrensel mücevher diliyle insanları bir araya getiren bir güç objesi olarak ele alıyor.
Tarih boyunca tüm uygarlıkların olmazsa olmazı olan aksesuarlar en çok da bu tılsımlı yönüyle büyülüyor bizleri. Kafkaslar üzerinden Anadolu'ya gelen Hititler bakırı dövüp şekillendirerek saç süsleri, broşlar ve muskalar yaparken, Helen kadınları büyük, gösterişli ve değerli taşları takmayı tercih etmişler. Boyutlar, materyaller ve tasarımlar değişse de takılara olan düşkünlüğümüz hiç değişmemiş. Bu zengin uygarlık çeşitliliğinden ilham alan ve harekete geçen DAGA, eklektik tarihin noktalarını mitoloji ve sembolizm aracılığıyla birleştiriyor ve bir zamanlar Bizans İmparatorluğu'nun başkenti olan İstanbul Kapalıçarşı'da özenle el yapımı benzersiz ve kişisel tasarımlar sunuyor.
DAGA’nın hikayesi nasıl başladı?
Mücevhere, taşlara ve sanata olan ilgim hep vardı ama ilk defa Central Saint Martins'in ikinci senesinde mücevher tarihi ilgimi çekmeye başladı. Arkeolojik kalıntılarda bulunan takıları araştırmaya başladım. O zamandan beri de hikayesi olan mücevherler hep çok ilgimi çekmiştir. Amacım hem modaya uygun hem de bir hikaye anlatan parçalar tasarlamak. 'İyi şans' anlamına gelen DAGA aslında geçmişle günümüz arasında bir köprü benim için.
İlham kaynaklarınızdan bahsedebilir misiniz?
Sadece Anadolu değil, Akdeniz kültürünün tarihi bana çok ilham veriyor. Öncelikle doğup büyüdüğüm yer olması daha mistik bir hava katıyor. Aynı zamanda bütün Akdeniz kültürleri birbirlerinin etkilerini taşıyor, dolayısıyla sadece bir döneme veya mekana odaklanmak sembolik ve tarihi açıdan çok zor.
Tasarım anlayışını nasıl tanımlarsınız?
DAGA ilhamını antik tılsımlardan ve arkeolojik kalıntılardan alıyor. DAGA; bir hikayesi olan, “yadigar” niteliğinde, geçmişten günümüze ışınlanan değerli mini objelerden oluşuyor diyebiliriz.
Nasıl bir çalışma rutininiz var, klasik bir çalışma gününüz nasıl geçiyor?
Şu an evimi atölye olarak kullandığım için, tasarım, çizim, araştırma bunların hepsi gündelik hayatımın bir parçası haline geldi. Kreatif bir süreç olduğu için günlük bir rutinim yok ama genelde evdeysem tasarım, modelleme, araştırma gibi işlerle uğraşıyorum ya da günüm Kapalı Çarşı’da geçiyor. Rutin değil fakat ritüel olarak tek yaptığım şey uyanır uyanmaz koleksiyonla ilgili fikirlerimi, düşüncelerimi yazmak.
Koleksiyonların yaratım süreci nasıl ilerliyor?
İlk olarak araştırmayla çıkıyorum yola. Moodboard, fikirler, çizim, ilk aşamalar karambol oluyor genelde. Daha sonra modelleme yapmaya başlıyorum ve hangi tasarımları kullanacağıma karar veriyorum. Her zaman bu kadar sistematik ilerlemiyor tabi. Bazen daha spontane fikirler de ortaya çıkabiliyor.
DAGA tasarımlarında hangi materyaller kullanılıyor?
Çoğunlukla 14 ayar altın ve bazı ürünlerde gümüş çalışıyorum. Taş olarak da hem değerli hem yarı değerli taşlar kullanıyorum; pırlanta, yakut, zümrüt, safir gibi. Taşları oyarak tasarladığım ürünlerde, antik mühür ve tılsımlardan ilham alarak akik, oniks, kalsedon, lapis gibi taşlar kullanıyorum. Genelde kullandığım taş ve materyalleri parçaya ve koleksiyona göre seçiyorum.
Mücevherlerin sizin kişisel stilinizdeki yeri nedir?
Bende hayranlık uyandıran ilk mücevherler annemin ve anneanneminkilerdi. Hepsinin yadigar olması, ayrı ayrı hikayelerinin olması farklı bir heyecan uyandırırdı bende. Şimdi bana geçen bu parçaları her taktığımda şans getirdiklerine inanıyorum, güzel olmalarının dışında bende yarattıkları aidiyet duygusu çok hoşuma gidiyor. Benim için, estetiğin yanında, mücevhere ayrı bir değer katan, kişide yarattığı bütünlük hissi olmalı.
Tasarımcı olmanın en sevdiğiniz yönü nedir?
Her koleksiyon ayrı bir yolculuk gibi. Arkeoloji ve tarihe olan ilgimle mücevhere ve taşlara olan ilgimi harmanlayabiliyor olmak benim için en güzel kısım.