Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Begüm Khan imzası taşıyan Chain koleksiyonu, mücevherler aracılığıyla sevgi, aile, arkadaşlık gibi değerli kavramlara bağlıyor bizleri. Kurucusu Begüm Kıroğlu ise arkasındaki hikayeyi ve çok daha fazlasını paylaşıyor.
Nerede hayvan motifleriyle hayata geçmiş büyük küpeler görsek, aklımıza hemen Begüm Kıroğlu’nun kurduğu Begüm Khan markası geliyor. Kendisine has bir şekilde yarattığı bu çizgisini her sezon yeni detaylarla hareketlendirirken, Chain isimli en yeni koleksiyonu ise hem tasarımcının geçmişinden hem de hayata olan bağlılığımızdan yansımalar barındırıyor. Begüm Khan’ın derinliklerine indiğimizde bizleri neler beklediğini ise Kıroğlu’nun kendisinden öğreniyoruz.
Begüm Kıroğlu
Tasarımlarınızı tek bakışta ayırabilmek ve “Begüm Khan” diyebilmek mümkün. Bu çizgiyi oluşturmanın sizin için formülü ne oldu?
Çok güzel bir soru ama bu formülün ne olduğunu ya da bunu nasıl anlatacağımı bilemiyorum çünkü aslında sihirli bir formül. Ben en baştan beri kalbimden geleni, beni yansıtanı ve yapmak istediğimi yaptım. Kimi zaman ortaya çıkan bir tasarıma bakıp “Bu Begüm Khan’dır.” denilmiyorsa koleksiyondan eliyoruz açıkçası. Bence her tasarımcı kalbini ve ruhunu özgürce takip edip kendini dilediği gibi ifade edebilirse kendine özgü çizgisini ortaya çıkarabiliyor.
Mücevherleriniz gösterişli bir dünyaya adım atmak gibi. İddialı ancak sofistike parçalar ortaya koyarken bu denklemi nasıl kuruyorsunuz?
Bence hayatta da tasarımda da hepimiz nerede abartmamız ve nerede durmamız gerektiğini bilmeliyiz. Bunu dengeleyebiliyorsak zaten mükemmel bir hayat formülü ortaya çıkıyor. Ben iddialı olmak adına bir şey yapmıyorum aslında. Cesur ve kendine özgü tasarımlar olduğu için iddialı oluyorlar. O kadar yüksek bir seviye kalitede üretim ve tasarım sürecimiz var ki sofistike olmasının bu değerlerin sonucu olduğunu düşünüyorum.
Trendler Begüm Khan dünyasında önemli bir yer tutuyor mu?
Ben açıkçası markamı trendlere yön veren bir marka olarak görüyorum. Neredeyse on senedir böcekler, kaplumbağalar, toplu küpeler yapıyorum ve aslında bu kadar çok hayvan figürünü bu şekilde tasarımlara taşıyan ilk markayız. Bir süre sonra çok fazla benzerleri olmaya başladı ancak bu anlamda trend yaratabildiğimiz için mutluyum.
Sizin de söylediğiniz gibi hayvan motifleri tasarımlarınızın olmazsa olmazlarından. Bunun özel bir sebebi var mı?
Hayvan motifleri benim için çok önemli, özellikle de böcekler. Çoğu binlerce yıl mutasyona uğrayıp nesilleri kaybolmadan dünyada kalabiliyorlar, bir yandan da minicik, çok zayıf duran hayvanlar. Onların hem bu kadar zayıf hem bu kadar kuvvetli olmalarını kendime benzetiyorum. Aynı zamanda çok ilham verici buluyorum. Bu tip hayvanlarla çalıştığım zaman, bazen bize güzel gözükmeyen şeylerin bile içine girdiğimiz zaman ne kadar güzellik barındırdığını keşfetmemi sağlıyor.
Tasarım aşamasında ilham aldığınız noktalar neler?
Tasarım aşamasında ilham aldığım çok şey var. Bence en büyük ilham aslında insanın gözleri, kulakları, görüştüğü insanlar... Yani aslında algılarınız açık olduğu zaman size her şey ilham veriyor. Doğa benim için büyük bir ilham kaynağı, ağaçlar, çiçekler ve tabi ki hayvanlar. Hayvanların doğadaki yaşama şekli; bir o kadar kırılgan ama çok da güçlü olmaları beni çok etkiliyor. Ayrıca doğup büyüdüğüm İstanbul, Osmanlı kültürü, uzun seneler yaşadığım Şangay, Asya, Çin kültürü de benim estetiğe yaklaşımımda büyük etkileri olmuş başlıca unsurlar diyebilirim. Onun dışında bazı insanlar beni çok etkiliyor; yaratıcı, inanılmaz işler yapmış, inanılmaz güçlü kadınlar var. Onlarla tanışmak beni çok motive ediyor.
Sizce bir mücevheri zamansız kılan nedir?
Herhangi bir tasarımı zamansız kılan üç esas kavram var. Bu üç unsur bir araya geldiğinde mücevher zamansız oluyor. Birincisi tasarım stili olarak o dönemin kendine özgü çizgisine sahip olması gerekiyor. İkincisi güzel bir malzeme ve güzel bir işçilikle yapılması gerekiyor. Son olarak da tasarımın arkasında konsept bir fikir olması gerekiyor. Bu unsurlar bir araya geldiğinde hem mücevherler hem de her türlü resim, heykel ve kıyafet zamansız oluyor.
Söz konusu farklı kültürleri buluşturmak olduğunda esas aldığınız detaylar oluyor mu?
Farklı kültürlere ait sanatların bin bir türlü yönleri var, incelediğinizde tek bir öğe görmüyor, binlerce element görüyorsunuz. Benim esas aldığım detaylar, ruhuma konuşan, bana göz kırpan ve belki de bu hayattan ya da geçmişteki başka bir hayatından bana bir şey anlatan detaylar oluyor. Etkilendiğim figürler ve anlamlar var, onlar da zaten tasarımlarda tekrar tekrar karşımıza çıkıyor.
Chain isimli yeni koleksiyonunuzdan bahsedecek olursak, arkasında nasıl bir hikaye var?
Chain koleksiyonu benim için önemli. Çünkü dünya olarak zor bir dönem geçirdik ve aslında bir süre izole olarak dünyadan, arkadaşlarımızdan, ailemizden, doğadan koptuk ister istemez. Bir yandan da bu kopmanın sonucunda daha kıymetli, daha önemli olan şeylere daha çok bağlandık. Benim için Chain koleksiyonu bu bağları sembolize ediyor. Aslında ben de bu bağlarla en sevdiğim insanlara, doğaya daha çok bağlandım. Bir yandan da ölüm, ölümsüzlük kavramlarını çok düşündük. Aslında ben hepimizin ruhlarının sonsuz olduğunu düşünüyorum. Belki bu dünyadaki vaktimiz sınırlı ancak ruhumuz sonsuz. Zincirin yuvarlak formu benim için sonsuzluğu sembolize ediyor. Böylelikle de kalbime çok yakın bir koleksiyon ortaya çıkmış oldu.
Burada tasarımdan üretime nasıl bir süreç hakimdi?
Bu koleksiyonda 5-6 farklı zincir çalıştık. Bu zincirleri tamamlayacak hayvanları seçmek çok önemliydi. Bu koleksiyonla birlikte aramıza yeni figür olarak fare katıldı. Fare, yeni başlangıçların, doğurganlığın, bereketin sembolü olarak çok anlam katan bir hayvan figürü oldu. Diğer öne çıkan figürümüz kurbağa; alıştığımız kurbağa prens hikayesinin tam tersi aslında benim hikayem. Ben prensi öpüyorum ve prens kurbağa oluyor, ben bu kurbağayla çok mutlu oluyorum. Bize ilk başta hoş gelmeyen şeyler sonra daha güzel sonuçlar çıkarabiliyor. Metamorfozun sembolü kelebek de bu koleksiyonda var. Yeniden doğuşu, değişimi anlatıyor. Begüm Khan için kalbimize en yakın olan tabi ki kaplumbağa ve böcek de yine bu koleksiyonda kendilerini gösteriyor.
Hangi parçalar yeni koleksiyonunuzda kendine yer buluyor ve materyal seçiminiz ne yönde oldu?
Bu koleksiyonda ilk defa platin kullanmaya başladık. Çünkü ben, bakar bakmaz Begüm Khan dediğimiz ama aynı zamanda da yenilik katılmış bir koleksiyon çıkarmak istedim. Bir tasarımcının DNA’sına çok yakın kalırken, bir yandan da yenilik sunması çok büyük bir meydan okuma. Bu nedenle materyal olarak ilk defa platini seçtim ve bence bu çok farklı ve enteresan bir değişim oldu.
Chain koleksiyonunu tasarlarken aklınızda nasıl bir imaj vardı?
Aklımda birazcık çocuk olduğum 90’lar vardı açıkçası, annemin taktığı zincirleri hatırladım. Bir şekilde minimalist ama gösterişli ve cesur bir zaman imajı oluştu.
Sizin için bu koleksiyonda en öne çıkan parça hangisi?
Benim en sevdiğim Mouse Link kolyemiz ve onu tamamlayan minik fare küpelerimiz oldu.