Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Dikkat çekici, hafif ve şık. Mottosu, “kendi ruhunuza dokunmanıza aracı olmak” olan mücevher markası PACAL’ı ve hikayesini kurucusu Çiğdem Pacal’dan dinledik.
Tasarımcı Çiğdem Pacal tarafından kurulan PACAL, modern, şık ve şaşırtıcı derecede hafif parçalarla radarımıza giren mücevher markalarından biri. Koleksiyonda yer alan her bir parça fazla materyalden arınmış, minimal tasarım anlayışına dayalı ama bir o kadar da dikkat çekici, kaliteli, hafif ve rahat olmasıyla ön plana çıkıyor.
Şimdilerde Muhlis Soysal Kreatif direktörlüğünde hazırlanan ilk kampanyaları olan “P for PACAL”ın heyecanını yaşayan markayı ve hikayesini, tasarımcı Çiğdem Pacal’dan dinliyoruz.
Görsel İletişim Tasarımı eğitiminden sonra İstanbul’da çeşitli reklam ajanslarında sanat yönetmenliği yaparak tasarım yolculuğunuza başladığınızı biliyoruz. Hikayeyi en başa sarsak… Tasarıma olan ilginiz nasıl başladı?
Yaratıcılıkla olan bağımı çocukluk yıllarımda keşfettim. İlkokula başladığım ilk yıl, hafta sonlarını resim atölyesinde çizim eğitimleri alarak geçiriyordum. Bu merakımı daha iyi anlayabilmek için Sabancı Üniversitesi’nde birçok tasarım dallarını öğrenebildiğimiz bölüm olan Görsel İletişim Tasarımı’na katıldım. Bu bölüm bana 3D modelleme, illüstrasyon, dijital tasarım, web tasarımı, çizim, hatta müzik tasarımına kadar birçok dalı keşfetmemi sağladı. Mezun olduğumda bana en yakın hissettiren meslek; sanat yönetmenliği olmuştu. Tasarıma ilgim böylece kök salmaya başladı. Ancak mücevher/takı tasarımına geçişim tabii ki ayrı bir hikaye.
Pacal Jewelry’nin ortaya çıkış macerası nasıldı?
2009 yılında, Galata’nın reklam ajansları ve tasarım mağazalarıyla dolmaya başladığı dönemde, ben de bir reklam ajansında çalışıyordum. Tatil dönemlerinin birinde Paris’e seyahate gittim. Furla’dan malzemesi pleksi olan kalp şeklinde bir çift küpe almıştım. İstanbul’a döndüğümde çok severek aldığım bu küpelerin tekini kaybettim. Bir an üzüldüm ama sonra aynısını yaparım diye düşündüm. Çalıştığım ajansın aşağısında bir pleksi dükkanı vardı. Ben de yemek aralarında Karaköy’e inip pleksi dükkanlarında küpenin aynısını nasıl yapacağımı araştırmaya başladım.
Tabii sonra iş farklı bir boyuta geçti. Kendi tasarladığım yine geometrik şekillerden takılar yapmaya başladım. Cila makinaları alıp ofiste masanın altına saklıyor, bazı geceler orada uyuyup takı yapıyordum. Amerika, Paris ve Çin’de satmaya başladım. Çok fazla taklidi yapıldı. Bu da bana iyi bir motivasyon kaynağı oldu aslında. Ben de değerli maden ve taşlarla çalışıp mücevher tasarımını sıfırdan öğrenmek istedim. Çok hızlı gelişen bir süreçti. Bir ayda New York’a taşındım. Okulları oradayken gezdim ve bana en uygun okulun Fashion Institute of Technology (FIT) olduğuna karar verdim. Burada mücevher eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli mücevher atölyelerinde çalıştım. Bu sırada da kendi koleksiyonuma başladım. PACAL’da bütün bu eğitim sürecinin sonunda, önceki birikimlerimi de üzerine koyarak kurduğum bir marka oldu.
Tasarımcı olmaya dair en sevdiğiniz şey ne? Tabii her şeyin toz pembe olmadığını da varsayıyoruz, sevdiğiniz yönlerin yanı sıra tasarımcılığın sizi zorlayan yönleri de var mı?
Özgür ve özgün olmak. Tasarım benim en özgür hissettiğim alan ve tamamen ruhumla yarattığım bir şey. Bir şey dedim çünkü ben takı tasarımının yanında birçok dalda tasarım yapmaya devam ediyorum. O nedenle aslında işin her dalında özgür ve özgün hissediyorum. Tabii ki bu başlarda beraberinde zorluklar da getirdi. Bütün sistemi kendi yaşamıma göre oturtmak için birçok yol denedim. Bu da sabır ve istikrar gerektirdi. Ben de bu süreçte gerçekten sabırlı olmayı öğrendim. Marka ile ben de büyüyorum. Bu da çok güzel bir duygu benim için. Artık işin zorlayan bir yanı geldiğinde, geliştirebileceğim bir alan olarak bakıyorum. Ve bu da tasarımcı olmanın en sevdiğim yönlerinden bir diğeri; problemlere çözülmeyi bekleyen birer soru gibi bakabilme becerisi. Beni, hayatın içinde daha eğlenceli ve daha anlamlı kılıyor.
Her tasarımcının ilham kaynakları ve üretimlerine vesile olan hikayeler merak edilir. Sizi üretmeye teşvik eden neler var?
Dış dünya benim kafamı karıştırır. İlham zaten içimizde var olan bir şey. Kritik olan insanın kendinde buraya nasıl ulaşabileceğini bilmesi. Eğer tasarım sürecine girdiysem dış dünya ile kopuk yaşarım. Zihnimin kesinlikle enerjisel anlamda berrak olması gerekir. Tüm enerji akışımı dengeye getirdiğim an yaratıcı gücüm yani ilham da kendiliğinden ortaya çıkar. O nedenle bu dönemi Bodrum’daki evimizde geçiriyorum. Huzur, sakinlik, doğa beni üretmeye teşvik ediyor.
PACAL tasarımlarını nasıl anlatırsınız, öne çıkan özellikleri ve tasarım ruhunu tanımlar mısınız?
Koleksiyonun her parçası her yaşta kullanılabilir. Tüm koleksiyon ‘seç-karıştır’ mantığı ile tasarlandı. Yeni eklenen parçalarla da bunu devam ediyoruz. Her bir parça fazla materyalden arınmış, minimal tasarım anlayışına dayalı ama bir o kadar da dikkat çekici, kaliteli, hafif ve rahat olmasıyla ön planda. Oyuncu ruh, özgüven, tutku ve özgür ruh hepimizin içinde var. Biz de PACAL ile kendi ruhunuza dokunmanıza aracı olmak istiyoruz. Bunu da Muhlis Soysal Kreatif Direktörlüğünde hazırladığımız ilk kampanyamız olan “P for PACAL” ile anlatmaya çalıştık.
“P for PACAL” koleksiyonunun hikayesi nedir?
PACAL ilk kampanyasında dört farklı konseptle içinizdeki oyuncu, özgür ruhlu, öz güvenli ve tutkulu ruha ulaşmamıza aracı oluyor. Eğlenceli ve hayat dolu karakteriyle öne çıkan P for Play konsepti, ilhamını içimizdeki oyuncu karakterden alıyor. P for Perception, algılara baş kaldıran ve kendi kimliğini yaratan özgür ruhuyla dikkat çekerken, Her ortamda dikkat çeken P for Poise, hayattaki duruşu ve deneyimiyle akıllara kazınanların hikayesini sahipleniyor. P for Passion konsepti, enerjisini tutkusundan alanlara hitap ediyor. Risk almaktan korkmayan ve hayallerini yaşayan P for Passion, özgürlüğü temsil eden kıyafet seçimlerini PACAL’ın büyük halka küpeleri ve yüzük takımlarıyla birleştiriyor.
Tasarımlarınızda hangi materyalleri kullanıyorsunuz?
Materyal bazlı iki koleksiyonumuz var; altın ve gümüş. Altın, takıda en sevdiğim materyal. Hem zamanla değer kazanan hem sürdürülebilir, hem dış etkene daha dayanıklı, hem de alerjik değil. PACAL mücevher koleksiyonunda tektaş, alyans, kolye, küpe tasarımları var. 14 ve tercihe göre 18 ayar beyaz, sarı ve pembe altını pırlanta, yakut, safir ve turmalin taşlarıyla bütünleştiriyoruz.
Gümüş altından biraz daha ulaşılabilir olduğu için tasarımlarımda kullandığım diğer maden. Gümüş Koleksiyonu’nda 925 ayar gümüş üzerine rodyum ve 14 ayar mikron altın kaplama kullanıyoruz. Gümüş ürünlerimizin altın görünümlü olmasını istediğimiz için kaplama kalitesi ve rengi ürünlere parlaklığını vermesi açısından çok dikkat ettiğimiz bir işlem. Ayrıca tüm takılarımızı gümüş parlatma bezleri ile veriyoruz. PACAL’ın her daim kullananın üzerinde parlamasını istiyoruz.
Mücevher ve takıların sizin stilinizdeki yeri nedir?
Takı benim stilimde kesinlikle bir numarada. Bazen stilimin tamamlayıcısı, bazen kurtarıcısı, bazen de hit parçası. Kısacası her daim olmazsa olmazım takılar ve mücevherdir.
Pacal Jewelry için planlarınız ve hayalleriniz neler?
Marka kurmak ve devam ettirebilmek uzun bir yol ve sabır isteyen bir süreç. Özellikle benim gibi kaynaklarınızı kendi başınıza sıfırdan inşa ediyorsanız… O nedenle yedinci senem olmasına rağmen yolculuğum daha yeni başlıyor gibi hissediyorum. Sağlam bir temel oluşturdum, şimdi planlarım PACAL’ı daha çok insanda görmek. Uzun süre New York’ta yaşadığım için hayallerim arasında bir geri dönüş de var. New York, Los Angeles, Paris, Londra, Tokyo ve Avusturalya’ya da PACAL’ı bir marka olarak taşımak istiyorum.