Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Yıkıcı temel içgüdüler evcilleştirilebilir mi? Zarif ve heykelsi Indomptables de Cartier mücevherlerinden günümüze dair manidar bir mesaj çıkarmak mümkün.
Aslan ile kuzu yan yana uyuduklarında... Farklı kutsal yazıtlar ve sanat çalışmalarına konu olan, biri avcı diğeri av olan bu iki hayvanın vahşi güdülerinden arınarak bir gün beraberce yaşayacakları düşüncesi, cennet inancını betimler. Dünyada barış ve huzura en özlem duyduğumuz şu günlerde Cartier’nin yeni Indomptables koleksiyonu, bana bu alegoriyi hatırlattı. Aynı bilezikte buluşan bir zürafa ve timsah, aynı saatin kadranına tutunmuş bir zebra ve panter… Belgesellerde birbirleriyle mücadele içinde olan canlılar, bu mücevherlerde doğa kanunlarını altüst etmiş ve hatta postlarını değiş tokuş ederek bir uyuma varmış gibiler. Markanın sembolü olan panteri oniksten zebra çizgileriyle görmek hiç şüphesiz en çok Jeanne Toussaint’i gülümsetirdi. 1933 - 1970 yılları arası Cartier’nin artistik direktörü olan bu yaratıcı kadın, Çin ipeği pijamaları ve kırmızı Tatar çizmeleriyle döneminin en eksantrik parizyeniydi. Art Deco çağına damgasını vuran markaya Toussaint yeni bir çizgi katmış, egzotik diyarlardan aldığı ilhamları turkuvaz ile ametisti, zümrüt ile mercanı yan yana getirerek iddialı ve heykelsi tasarımlarda dışa vurmuştu. Panter figürü Wallis Simpson ve Barbara Hutton gibi etkileyici isimlerin de tercih etmesiyle ikon statüsüne kavuşmuş, bir yandan flamingodan köpeğe türlü canlıları aynı taşkın stilde yorumlayan Toussaint ardında adeta bir Nuh’un Gemisi bırakmıştı. İlginçtir, geminin varlığı ve dolayısıyla mucizelerin somut kanıtı Ağrı yakınlarındaki arkeolojik kazılarda aranırken, yine Anadolu coğrafyasında 10 bin küsur yıl önceden kalma Göbeklitepe’de yine tilki ve kuş gibi hayvan figürleri dikkat çekiyor. Yani orman sakinleri, ister bir mağaranın duvarında ister zümrüt ve pırlantalı bir saatin kayışında karşımıza çıksın, zamanı ve medeniyetleri aşan, evrensel bir dile sahip. Bir hikayeyi kelimeler olmadan anlatmak ve mücevherde olduğu gibi karaktere dair bir ipucu vermek onlarla mümkün. Cartier’nin imaj, stil ve miras direktörü Pierre Rainero, Indomptables koleksiyonu için; “Kişiliği yansıtmak, mesaj vermek için bir fırsat” diyor. O hâlde ilahi müdahale ve adaleti beklemeden, panterin zekası ile zebranın kendine güvenini, timsahın sabrı ile zürafanın zarafetini buluşturalım; barışı daim, imkansız gibi görünen beraberlikleri yeryüzü cennetinde mümkün kılalım. Öteki tarafa gelirsek… Budizmden İslam’a farklı inançlardaki cennet tasvirlerinde geçen mücevherlere bakılırsa, onlar nasılsa cepte. Biz layık olmaya bakalım.