Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Tom Ford 002, 2004 yılından bu yana yönetmenliğin yanı sıra kendi adını taşıyan markası ile moda ve güzellik dünyasına gerçekleştirdiği dönüş zamanına odaklanıyor.
Tom Ford, ilk kitabı TOM FORD 001'de, 1994'ten 2004'e kadar Gucci ve Yves Saint Laurent'teki çalışmalarını tanımlayarak, geçirdiği on yıllık dönemin altını çizdi. Şimdi, bu ay çıkan tamamlayıcı kitapla birlikte Ford, bir koca, baba, film dünyasına tarzını getiren yaratıcı bir vizyoner olarak, ardından da kendi adını taşıyan markasıyla güçlü bir moda ve güzellik geri dönüşü gerçekleştirerek o zamandan beri yaşadığı birçok farklı hayata bakıyor.
Ford ile Karl Lagerfeld'in ona öğrettiklerini, bir Jay Z şarkısında olmanın hissini ve çok daha fazlasını konuştuk.
İlk kitabınız oldukça merak uyandırıcıydı çünkü sanırım birçok yönden sizin için sarsıntılı bir yıl olan 2004'ün karşılığıydı. Çünkü Gucci Group’tan ayrılmıştınız. İlk kitaba baktığınızda, bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
Buna devam etmek ve aynı kronolojik formatta olmasını istedim. Bence moda, her sezon bir önceki sezona ve tasarımcı olarak o anda bulunduğunuz yere bir tepki olarak kronolojik bir şekilde hareket ediyor. Nerede yaşıyorsun, ne yapıyorsun, deneyimlerin neler... Yani, gerçekten ilk bölüm ve ikinci bölümün ardından üçüncü bir bölüme sahip olmayı çok istiyorum. Kitaba başladığımda 60 yaşına giriyordum ve şirketim yaklaşık 15 yaşındaydı. On beş yıl ve 60 yaşına girmekle birlikte geriye bakmanın zamanı gelmişti. Bununla ilgili en ilginç şey, modada nadiren geriye dönüp bakmamız. Her zaman bir sonraki adımda ne yapacağımız konusunda endişeliyiz. Yaptığımdan beri A Single Man'i görmedim. Düzenlerken milyonlarca kez baktım ve tüm prömiyerlerini gözden geçirdim ve hepsi bu kadar. O zamandan beri görmedim. Bu durum Nocturnal Animals ve moda için de geçerli. Nadiren geriye bakıyorum. Çünkü aile resimlerine baktığınızda hemen “Aman tanrım, evet hatırlıyorum. Ne olduğumu hatırlıyorum. Ne yaptığımı hatırlıyorum. Ne düşündüğümü hatırlıyorum. Müziği hatırlıyorum. Bu gösteriyi hatırlıyorum. Hangi şehirde yaşadığımı hatırlıyorum.” diyebiliyorum. Richard'ın aramızdan ayrılması da tuhaftı. Gerçekten pek çok yönden, şimdi kişisel olarak da, hayatımdaki bir bölümün ve bir dönemin sonuydu.
Bu kitabın kapsadığı döneme baktığınızda, sizin için bir sürpriz oldu mu?
Evet, sanırım ne kadar çok iş yaptığıma hoş bir şekilde şaşırdım. Erkek giyim ve kadın giyim koleksiyonları hazırladım, dünyanın her yerinde mağaza kurdum ve kozmetik dünyasına giriş yaptım. Sürekli bir çalışma hali ama bu beni iyi hissettirdi. Aslında bir marka yarattım ve bu yapmak istediğim bir şeydi. Bunu yapmak ve başarmak kendimi iyi hissetmemi sağladı.
Bu kadar üretken olmayı nasıl başardınız?
Neredeyse uyumuyorum. Çalışmaktan zevk alıyorum. Aslında çalışmasam ne yapardım bilmiyorum. Bu her şeyi besliyor. Aynı anda birden fazla şey üzerinde çalışırken genellikle en iyisi olduğumu düşünüyorum çünkü yaptığım bir şey beni heyecanlandırıyor ve bu, mutlu olduğum için diğer her şeye de yansıyor. Bu heyecan doruğa çıkıyor ve kendimi daha yaratıcı hissediyorum; ama bu garip çünkü her şeyin ne kadar hızlı geçtiğini anlamanı da sağlıyor. Keşke bir kafede oturmaya daha fazla zamanım olsaydı, şimdi ne yaptığımı görmek ilginç olurdu. Ama dürüst olmak gerekirse, bunu Richard'ı yeni kaybetmenin merceğinden görüyorum ve şimdi farklı bir anlam kazanıyor.
İlk kitapta Gucci ve Saint Laurent'de yarattığınız mirasa dair çok güçlü bir his olduğunu düşünüyorum. Kariyerinizin o aşamasına ve ilk kitabınıza baktığınızda, bunu nasıl görüyor ve şimdi bu mesafeden baktığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz?
O zaman bunu yapmak istememin nedeni, evet, Gucci ve Saint Laurent ben oraya gitmeden çok önce varlardı ama Gucci üzerinden örnek verecek olursam, ben gitmeden önce gerçekten defile gösterileri yoktu. Ve gerçekten tam koleksiyonlar yoktu. Kitapta, dünyaya kendi zevkinizi bir kez yansıtabileceğinizi söylüyorum. Ve bu doğru. Çünkü Gucci'de ve daha sonra Saint Laurent'de bunu yaptım. Bu yüzden ayrılırken o hissi de yanımda götürmek istedim ve üzerine adımı yazdırmak istedim.
2004 yılında kitabı bitirdiğinizde düşünce yapınız nasıldı?
Gucci Group’tan ayrıldığımda inanılmaz depresyondaydım çünkü emekli olacağımı düşündüm ve sonra çok çabuk anladım ki çağdaş kültürde söz sahibi olmamaktan hoşlanmadım. Mutlu değildim çünkü beni moda dünyasına geri çeken yaratıcı bir tarafımı gerçekleştiremiyordum. Sanırım moda için çok uygunum çünkü çok hızlı hareket ediyor ve çok sabit. Ve bunu gerçekten özledim. Bu gerçekten sorunuzu yanıtlıyor mu bilmiyorum.
Kitapta bazı alışkanlıklarınızdan da bahsediyorsunuz ve şimdi de vegan besleniyorsunuz değil mi?
Yaklaşık dört yıldır veganım ama son zamanlarda arada sırada biraz balık yiyorum. Bunun dışında kafein tüketiyorum, tenis oynuyorum ve oğlumla ilgileniyorum. Ve bu çok farklı bir hayat. Belki kulağa çok sıkıcı geliyor ama bilmiyorum. Vegan olma fikri, What the Health? isimli bir film izledikten sonra hayatıma girdi.
İkinci kitabınız ise kariyerinizi ve yönetmen olarak hayatınızı araştırıyor. Bu nasıl gerçekleşti?
Hep film yapmak istedim. Sinemayı her zaman sevmişimdir. Filmde anlatabileceğiniz, modada anlatamayacağınız bir hikaye var. Bir şeye dönüp bakabilir ve ona hayran kalabilirsiniz. Defilelerde gördüğünüz acele hali asla yeniden yaratılmayacak, oysa filmde yaratılabiliyor. Biliyorsunuze eğer izlemediğiniz eski bir film varsa o sizin için yeni bir filmdir. Bir şekilde de yönetmenin istediği şekilde yaşıyorsunuz. Aktörler, performanslar… Son derece canlı bir dünya. Söylemeye çalıştığın şeyin çok daha kalıcı bir ifadesi olduğunu hissediyorum. Bu yüzden her zaman film yapmak istedim ve 90'ların ortalarında Los Angeles'taki evimizi satın aldım, çünkü fark ettim ki orayı her zaman sevdim ve burada belirli bir geçmişim var, ama aynı zamanda gideceğimi de biliyordum. Bunu bir gün yapmak istedim ve insanların bunun tamamen gülünç olduğunu düşünmelerini istemedim ki kitapta da söylediğim gibi bunu yaptılar. Bunu bir film çekene kadar fark etmemiştim ve herkes "Aman tanrım, senin gülünç olduğunu düşündük." dedi.
Fotoğraf: Mert Alas & Marcus Piggott
Bunu gerçekten söylediler mi?
Ah evet. O sırada benimle röportaj yapan insanlar, “Biz bunun bir şaka olduğunu düşündük.” dediler ve sanırım insanlar bir film çekebildiğime şaşırdılar. Açıkçası ben de benden nasıl şüphe edebildiklerine şaşırdım çünkü bir şey yapacağımı söylediğimde yaparım. Moda dünyasını çok seviyorum ama A Single Man filmine imza atmak en büyük başarım olacak. Nocturnal Animals'ı da seviyorum ancak A Single Man son derece kişiseldi. Oğlum büyüdüğünde benim hakkımda bir şeyler öğrenmek isterse, tek yapması gereken o filmi ve içindeki her şeyi izlemek olacak. Karakterimi George'un karakterine aşıladım ve bu çok kişiseldi. Ve bunu ifade edebilmek, şimdiye kadar sahip olduğum en eğlenceli ve şimdiye kadar yaptığım en ödüllendirici şeydi. Ve onlardan daha fazla yapmak istiyorum.
Onları tekrar izleme dürtüsüne direnecek kadar kişisel olduklarını mı düşünüyorsun yoksa tekrar izleyebilir misin?
Hayır, bunun bir ifade olduğunu hissediyorum ve onu sistemimden çıkardım. Karl Lagerfeld'in geriye bakmadığını, her zaman ileriye baktığını söylediğini hatırlıyorum. Ve bunun aptalca olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Bir insan nasıl arkasına bakmaz? Ama şimdi bunu anlıyorum. Ayrıca Karl bana bir şey daha söyledi. Bir gece onunla yemek yiyordum ve muhtemelen 38 yaşındaydım. İlk başarıyı elde etmiştim. Karl ile Caviar Kaspia'da akşam yemeği yiyordum. Sadece ikimizdik ve ona kariyerimde yükseldiğimi ancak hiçbir şey hissedemediğimi söyledim. O da bana ilerde bunları hissedeceğimi söyledi. Ve bu kitabın Gucci'den sonraki zamanım için yaptığı şey buydu. Her şeye tekrar bakmamı ve yaptığım şeyi beğenip beğenmediğimi kendi kendime düşünmemi sağladı.
Geriye dönüp moda hayatınıza baktığımda, podyum görüntülerini hiç hatırlamadığım Eylül 2010 koleksiyon sunumundan görüntüleri görmek çok heyecan vericiydi. Sanırım fotoğraf çekmemiz yasaktı ve bu bugün çok gerçeküstü görünüyor.
Bu görüntüleri neden yasakladığımı kimsenin anlamadığını biliyorum. Giydirmek istediğim kadınların, kıyafetlerini giymeden beş ay önce dergilerde görünmesini istemediklerine dair yanlış bir izlenime kapılmıştım. Ve müşterinin onları ilk gördüğünde heyecanlanmasını istedim. Çok yanılmışım. Kadınlar bir nedenden dolayı onları giyme güvenini verecek ya da gözlerinin yeni silüete uyum sağlamasına izin verecek şeyleri görmeli. Geriye dönüp bakınca, “Neden harika bir gösteriydi?” sorusundan “Tom Ford buna inanıyor.” diyerek uzaklaşamazsınız. Çünkü o zamanlar herkes için kıyafet yapmak istiyordum. Farklı yaşlardaki, farklı bedenlerdeki, farklı zevklerdeki kadınların giyeceği kıyafetler yapmak istedim ve öyle yaptım. Ama sonuçta elde ettiğiniz şey, “Bu tür pantolon şekline, bu tür ceket şekline ve bu tür renklere inanıyorum.” gibi kesin bir mesajı olmayan bir sürü farklı giysiyle dolu bir odaydı. Gösterinin başarısız olduğunu söylemeyeceğim, çünkü o gösteri işe yaradı. Bir podyumda birleşik bir vizyon sunmaya geri dönmem biraz zaman aldı. Ama sonunda en iyisinin bu olduğunu buldum.
Yıllardır zamanın ruhuna dokunmayı ve bir anı yakalamayı başarıyorsunuz. Bu içgüdüler sizin için nasıl çalışıyor?
Biliyor musun, bunu söylemek çok zor, ama bir şekilde içinde hissediyorsun. Belirli bir kitlem var ve kendime has bir görünüm geliştirdim. Bu yüzden görünüşüm mevsimden mevsime çok fazla değişmiyor. Moda dünyası da dramatik bir şekilde değişti. Ama inanmadığınız, hissetmediğiniz şeyleri tasarlayamazsınız. Ben de bunu yapmak istemiyorum zaten. Evet, sezgiselim ama asla sanal bir dünyada büyüyen bu neslin bir parçası olmayacağım. Deneyemiyorum ve denemek istemiyorum. Bu yüzden sadece kendime karşı dürüst olmalıyım. Şans eseri birçok genç, benim Gucci'de ve Saint Laurent'te yaptığım şeylere tutunmuş görünüyor. Bunlar aslında hala yaptığım türden şeyler. Bu yüzden şanslıyım ki hala mağamaza gelen 25 yaşında müşterilerim var.
Kitaba baktığınızda, en çok gurur duyduğunuz şey nedir?
Gurur, kitabın tamamı gibi bir şey olurdu. Başıma gelen şeylerden biri de Jay Z şarkısı. Demek istediğim bu gerçeküstü; binlerce insanın adınızı söylediğini veya bağırdığını görmek garip. Bunun olduğuna gerçekten inanamıyorum. Ben her zaman çok şanslıydım. Hayatta kapılar açılır ve ne zaman bir fırsatı yakalamanız gerektiğini bilmelisiniz. İnanılmaz derecede şanslıydım ve işler her zaman doğru zamanda yerine oturdu. Richard'ın dediği gibi, "Köprünün altında çok su var." Bence bu onun çok zaman geçtiğini söyleme şekliydi ve gerçekten de geçti.
Richard Buckley ve Tom Ford Fotoğraf: Simon Perry