Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İngiliz tasarımcı Stella McCartney, 2021 İlkbahar-Yaz koleksiyonunda kullanılan geri dönüştürülmüş malzemeleri, markanın sıfır atığa doğru yönelimini, tasarladığı her şeyin neden bir amaca hizmet etmesi gerektiğini ve bu "sıfırlama süresinin" sektörde nasıl olumlu bir değişim başlatabileceğini anlatıyor.
Stella McCartney, 2021 İlkbahar-Yaz sezonunda cesur ve şeffaf bir görünümle karşımıza çıkıyor. Ancak burada bahsettiğimiz şeffaflık tasarımlardan öte, markanın duruşuyla ilgili. Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınıyla birlikte hepimizin kendini sorgulamaya başladığını düşünen tasarımcı kendisinin böyle bir süreçten geçtiğini belirtiyor: "Çoğunuz gibi ben de bu süreçte kendimi iç dünyam ve markayla ilgili derin soruların cevaplarını ararken buldum. Hayattaki anlamımız ve amacımız nedir?”
8 Ekim günü 2021 İlkbahar/Yaz koleksiyonunun tanıtımı için gerçekleşen dijital şov da işte bu sorunun cevapları içinde barındırıyor. Tasarımcı bu konuda Instagram’da “Stella McCartney olarak temsil ettiğimizi düşündüğüm tüm değerleri A’dan Z’ye, bir nevi manifesto olarak listeledim. Ve daha sonra her birini bu koleksiyonda bir araya getirdim.” açıklamasını yapıyor ve bu değerleri hecelemeye başlıyor: "Bilinç için B", "Organik için O", "Vegan için V” gibi. Defile öncesi her biri markanın Instagram hesabında farklı formlarda karşımıza çıkıyor. Cindy Sherman çabasız bir görünüme hayat verirken Linda McCartney “L” harfini temsil ediyor.
Tüm bunlarla eş zamanlı İngiliz tasarımcı, Birleşmiş Milletler Eski Genel Sekreteri Christiana Figueres ile birlikte İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında marka olarak 2018-19 yıllarındaki doğaya katkılarını açıklayan bir raporu yayınlayarak bu dünyadaki misyonunu yeniden duyurma fırsatına sahip oldu. Moda endüstrisini dönüştürme konusunda oldukça kararlı olan McCartney’nin doğal dünyaya operasyonel maliyetleri: 2018'de 8,22 milyon eurodan, 2019'da 8,21 milyon euroya geriledi.
Raporun giriş kısmı “Döngüsel ve yenilikçi bir duruşa sahip olmak adına doğa temelli çözümler üretme sürecini hızlandırdıkça yavaşlayabilirsiniz” açıklamasını yaparken gelişme kısmında tedarikçiler için yeni uyum standartları ile işçilerin haklarını korumayı teşvik eden maddeler karşımıza çıkıyor. Sonuç kısmında ise tasarımcı tüm bu bilgileri içeren toparlayıcı bir bildiriye yer veriyor: “Dünya ile ilgili kritik sorunlara dikkat çekmek ve attığımız adımların neden olduğu sonuçları duyurmanın bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum. Son on yılda oldukça büyük bir yol katettik ancak önümüzdeki yolun daha da uzun olduğunu farkındayız. Ancak attığımız her adımla canlanıyoruz, umuyorum ki tüm dünya bu canlanma sürecinde bizlere eşlik eder.”
Tasarımcının içinde bulunduğu bu canlanma sürecini daha yakından keşfetmek adına dijital defile öncesi keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Londra’daki evinden Zoom’a bağlanan McCartney dikkat çekici sözleriyle bizlere hayatı yeniden sorgulatıyor…
Moda dünyasında hiç beklenmedik bir değişim içerisinde. Özellikle bu sezon tasarımcılar ve markalar, geleneksel defilelerden uzaklaşarak koleksiyonlarını tanıtmak adına yeni yollar keşfetmeye çalışıyor. Sizin bu büyük değişime dair gözlemleriniz neler?
Bana göre bu durum, endüstrinin ne kadar eski moda olduğunu gösteriyor. Kendine has bir sistem yaratmış ve bu sistem dünya değişmesine rağmen aynı kalmış. Endüstri olarak farkında olmadan tüm dünyaya zarar veren bir makine yarattığımızı düşünüyorum. Ben kişisel olarak uzun zamandır bu girdabın içinden çıkmaya çalışıyordum. Salgın ile birlikte ise bana eşlik edenlerin sayısı oldukça artmaya başladı. Artık sabah kalktığımızda, kahvemizi yudumladıktan sonra içinde bulunduğumuz sistemi daha fazla sorguladığımız ve değiştirmeye çalıştığımız yeni bir düzene giriyoruz. Daha modern bir endüstri için neleri yeniden değerlendirebilir, yerinden oynatabilir ya da değiştirebiliriz? Açıkçası, bunu malzeme tedarikinin yanı sıra çalışma ve sunum şeklimizle de ilişkilendiriyorum. Sektördeki herkes markaların ne kadar savurgan, pahalı ve aşırı olduğundan bahsediyor. Belki bazı şeyleri hayatımızda çıkararak girdiğimiz bu yolda ağırlıklarımızdan biraz kurtulabiliriz.
Peki 2021 İlkbahar/Yaz koleksiyonunu tanıtma şekline nasıl karar verdiniz?
Büyük prodüksiyonlar ile epik filmler yayınlayacak türden bir modaevi olmadığımızı düşünüyorum. Genellikle daha zahmetsiz ve minimal sunumlara yöneldik. Ancak diğer yandan içinde bulunduğumuz bu koşullarda kapalı bir mekânda defile yapma fikri de hiç vazip gelmedi. Dışarıda olmak istiyordum. Bu amaçla da doğaya olan tutkumu hayata geçirecek ama aynı zamanda da çok özel tasarımcıların imzasını taşıyan harflerden oluşan yeni manifestomu da içinde barındıracak defileyi andıran bir film çekmeye karar verdik. Çekim mekanı olarak ise tercihimiz daha önce Anish Kapoor, Rachel Whitereads ve James Turrells gibi çağdaş sanatçıların eserlerini bahçesinde barındıran Nortfolk’taki Houghton Hall oldu.
Sürdürülebilir olma yolunda yaptığınız son çalışmalardan, bu anlamda katettiğiniz yoldan ve bunların koleksiyona olan yansımalarından biraz bahsedebilir misiniz?
Koleksiyonun tamamı yüzde 100 organik denim ve örme kumaştan oluşuyor. İçerik ve kaynak bulma konusunda bu sezon daha iyisini yapmak için kendimizi oldukça zorladık. Ancak gelecek sezondan bahsetmek yerine bu yaz imza attığımız yeniliklerden bahsetmek daha doğru olur. Özellikle de Stellawear koleksiyonundan. Bu koleksiyon sudan çıktığınızda hızlıca kuruyabilen ve plaj dışında günlük hayatınıza da adapte olabilen parçalardan oluşuyor. Malzeme olarak ise geri dönüştürülmüş plastik şişeler, naylon çoraplar ve Econyl ile hazırlanan özel bir materyal kullandık. Bu materyalde Econyl kullanarak sektöre on ton yeni naylon girmesini engellemiş olduk. Neyi değiştirdiğimize dair rakamlar ortaya koyabilmek gerçekten heyecan verici. Ve parçalar çok amaçlı olduğu için, kadınları daha çok kullanıp daha az satın almaları için güçlendiriyor.
Hızlı tüketimi teşvik etmek yerine müşterilerinizi uzun vadeli bir kullanım yönlendirmeniz oldukça ilginç!
Manifestomdaki “T” harfi zamansızlığı (timeless) temsil ediyor. Sektöre ilk girdiğim günden bu yana tasarımlarıma ilham veren Saville Row yani İngiliz terziliği de zamansız olmak üzerine kurulu. Tıpkı koleksiyonda ince çizgili ve üç düğmeli bir ceketle kombinlenen derin çift pileli pantolon gibi. Bu pantolonu farklı parçalarla kombinleyerek farklı stiller yaratabilirsiniz. Bence takım elbiselerin en büyük gücü insanı değiştirmesi. Ben ne zaman takım elbise giysem, kendimi kendimin bir başka versiyonu gibi hissetmeye başlıyorum.
Koleksiyondaki terlikleri de çok sevdim.
Hem tasarım hem de üretim tarafı oldukça keyifliydi. Yüzde 50 atık malzemeden bir terlik üretmek ne kadar yenilikçiyse, onları büyük ve hacimli yapmak da o kadar eğlenceliydi. Teknoloji sürekli değişiyor. Üstelik bu değişim aylık değil, günlük. Ve eğer şanslıysanız bu teknolojileri keşfederek kendinizi bir üst seviyeye çıkarabilirsiniz. Örneğin biz teknolojiyi doğaya ve dünyaya daha faydalı üretim yapmak adına kullanıyoruz.
Sürdürülebilir bir strateji olarak ileri dönüşümden de bahsettiniz...
Atıklardan kurtulma konusunda biraz takıntılıyım. Karantina döneminde önceki koleksiyonlarımızdan aldığımız dantellerden elbiseler ve bisiklet şortları yaptık. Bu, yeniden tasarlamak ve geri dönüştürmekle ilgili. Sınırlı sayıdalar ve sadece sahip olduğumuz şeyleri kullanmaya devam edeceğiz. Tasarımlar aynı zamanda cinsiyetimiz ne olursa olsun, şu anda yaşadığımız kırılganlıkla da bağlantılı. Herkes her gün kalkıp, kendine endişeli ve korkmuş hissetmemesi gerektiğini ve bunun üstesinden geleceğini söylemeli. Ama aynı zamanda hepimizin karşı karşıya olduğu bir kırılganlık söz konusu.
Burada iyi bir noktaya değiniyorsunuz. Modanın içinde bulunduğumuz dönemle uyumlu olması ve ihtiyaçlara cevap vermesi oldukça önemli. Aksi takdirde işe yaramaz bir noktaya gelerek anlamını yitirir. Siz başka nelere cevap veriyorsunuz?
Duygusal bir sektördeyim. İnsanların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacak kıyafetler tasarlıyorum. İşte bu yüzden moda tasarımcısı oldum! Salgın ile birlikte ortaya çıkan zorlukların üstünden gelmek adına global olarak hepimizin zihinsel ve fiziksel olarak formda kalması oldukça önemli. Pandemi esnasında şehirdeki birçok kişinin daha atletik olmak adına çaba göstermesi, dışarıda olmak adına boş zamanlarını kendilerine ayırmaları bana çok ilginç geldi. Bildiğiniz gibi adidas ile uzun bir süredir devam eden çok büyük bir işbirliğimiz var. Bugüne kadar Stella McCartney defilelerinde hiç sportif parçalara yönelmemiştim. Ancak 2021 İlkbahar/Yaz sezonu atletizm ile feminizmi harmanlamak için çok doğru bir zaman oldu. Koleksiyonda BMX ve patencilerden ilham alan tasarımlar öne çıkarken heykelsi, vücudu saran mini sörf elbiseleri daha feminen bir dokunuş katıyor. Gelecek yaz kadınların kendilerini daha özgür ve canlı hissetmelerini istedim.”
Eco Impact raporunda kendinizi “inatçı bir iyimser” olarak tanımlamanız oldukça ilgimi çekmiştin.
Ben bardağın yarısını hep dolu gören bir kadınım. Hayatım boyunca her zaman radikal ve zolayıcı konuşmalar. Eğer konuşma yapacağınız odaya iyimserlik ve yüzünüzde çözüm odaklı bir gülümsemeyle gelmezseniz kimse dinlemez sizi. Sonuçta insanların karşısına geçmiş dünyanın sonunun geldiğini söylüyorsunuz…
Edindiğiniz tüm bilgileri toplumla paylaşmanız, kitleleri sürdürülebilir olmaya teşvik etmeniz ve aynı zamanda kendinizi geliştirmeniz gereken zayıf noktalarınızı büyük bir dürüstlükle anlatıyor olmanız her zaman ilgimi çekmiştir.
Sonuçta hiç kimsenin mükemmel olmadığı gibi, Stella’da da mükemmel değiliz. Sadece elimizden gelenin en iyisini yapmak için çalışıyoruz. Yeni ya da fark yaratan bir şeyler yapmayı denemenin, hiçbir şey yapmamaktan daha önemli olduğuna inanırım hep. Girişiminiz başarısızlıkla sonuçlansa bile… Herkes kendine göre küçük bir adım atsa, tüm dünya değişir. Evet biliyorum kimse alışkanlıklarını değiştirmek istemez ya da bu konuda uyarı almayı, ancak buna rağmen konuşmaya devam etmek gerekiyor. Şu anda bu sohbeti yapıyor olmamız bile harika çünkü yapabileceğimiz tek şey bilgileri insanlara sindirilebilecekleri bir şekilde iletmek. İnsanların içindeki en iyiyi ortaya çıkarmak ve birbirimize karşı nazik olmak için.
Geçtiğimiz aylarda moda için zamanın sıfırlanması hakkında çok fazla konuşma yapıldı. Bunun kalıcı olacağını düşünüyor musun?
Biraz değişiklikle geri dönmemiz gerekiyor. Ürettiklerimi azaltmaya, daha net ve daha iyi hale getirmeye karar verdim.