Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Pandemiyle hayatımıza giren rahat ve sıradışı giyim alışkanlıkları artık ofislere döndüğümüz yeni dönemde giyim kurallarını baştan belirliyor.
Ofise giderken nasıl giyiniyorsunuz? Daha doğrusu, ofise gidiyor musunuz? Bundan tam dört sene önce bir mart sabahında aniden evlere kapanan bizlerin günlük hayatları tamamen değişti. Birçoğumuz her sabah erkenden kalkıp ofise koşturur, iş sonrası belki dışarıda bir yemek yedikten sonra belki de direkt olarak eve giderdik. Her şey normal seyrederken birkaç gün içerisinde hayatımızı dört duvar arasında geçirmeye başladık. Bir anda ofis ortamının olmazsa olmazları gömleklerimizi ve blazer’lerimizi bir kenara bırakıp eşofman takımlarımızla Zoom görüşmelerimize başladık. Evet, belki arkadaşlarımızla görüntülü konuşmalar yaptık, Instagram’da fotoğraf paylaşmak için giyinip süslendik, ama çoğu zaman dışarı çıkarken giydiğimiz kıyafetleri giymek için hiçbir sebep bulamadık. Rahat giysiler hayatımızın en önemli parçası oldu.
Fashion United’ın verilerine göre pandeminin ilk iki ayında bir önceki yıla kıyasla daha çok evde giyilen rahat kıyafetler anlamına gelen loungewear talebi yüzde 49 artmış. Pandemi döneminde Nrby markasının kurucusu Jo Hooper, Drapers dergisine verdiği röportajda “İnsanlar evden çalışırken güne hazır olduklarını hissetmek gibi bir ihtiyaçları olmuyor” diye açıklıyor bu durumu. Aynı derginin pandemi zamanında yaptığı araştırmada da diğer giyim kategorilerinin satışlarında düşüş yaşanırken loungewear ve abiye giyim, satışları düşmeyen kategoriler oluyor.
Zoom üzerinden katıldığımız toplantılarda vücudumuzun görünen üst bölgesi için iş ortamına uygun gömlek ve bluzlar seçerken alt giyimde rahat eşofmanları tercih ettiğimizi saklamamıza gerek yok. Sosyal medyada çokça gördüğümüz tam olarak “Altı kaval üstü şeşhane” diye betimleyebileceğimiz kombinlerle az mı toplantı yaptık?
Loungewear kelimesi gözünüzün önüne bakımsız, salaş bir görüntü getirmesin. Özellikle pandemide popülaritesinin artmasıyla oldukça şık ve bir o kadar da rahat koleksiyonlarıyla dikkat çeken birçok loungewear markası kuruldu. Sunday Luxe bunlardan biri. Reklamcılık alanında oldukça başarılı ve yoğun iki genç kadın pandemide boş vakit bulunca artık doğru zamanın geldiğini anlıyorlar ve girişimcilik serüvenleri başlıyor. Daha fazla konfor, stil ve dayanıklılık isteyen kadınlar için lüks bir loungewear markası olarak tanımladıkları Sunday Luxe, evde geçirilen sakin akşamların veya tembellik yapılan hafta sonlarının hep varolacağını, onlarla beraber loungewear’in de hep tercih edileceğini öngörüyor. Ürünlerinin fiyatları da bir pijama seti veya özensiz eşofman takımı olmadıklarını kanıtlıyor: Kira isimli bol kazak 185 İngiliz sterlinine satılırken Audrey isimli pantolonlar 195 sterline alıcı buluyor.
Evimizin konforunda çalışabilme, ev işlerini gün içerisinde yapabilme ve ofise gitmek için harcayacağımız vakti uykuya ve kendi bakımımıza harcama lüksünü bize sunan evden çalışma ile bir nevi özdeşleşen loungewear, aslında artık bizim için lüksü sembolize ediyor.
Gelin görün ki bir zamanlar gündelik hayatımızı alt üst eden pandemi, artık geride kalıyor. Birbirimize belirli bir mesafeden fazla yaklaşmadığımız, ellerimizi dezenfektana buladığımız, maske stoku yaptığımız günler, yerdeki “2 metre mesafe” yazılarının silinmesi gibi artık hafızalarımızın tozlu raflarına yerleşiyor. Hayat, bazı alanlarda sanki pandemi hiç yaşanmamış gibi geriye sarıyor. Bununla beraber birçok şirket, çalışanlarını ofise çağırmaya başlıyor. Tabii bu da ofis kıyafetlerine geri dönmek anlamına geliyor. Ofise döneceğimizi öğrendiğimiz günlerde TikTok’ta ofis stili ile ilgili içerikler 58,5 milyon kez görüntüleniyor. Influencer’lar odağını ofis kombinlerine çeviriyor, biz de ilham almak için onları izliyoruz. Milenyum kuşağı dolaplarının arkasındaki ofis kıyafetlerine uzanırken birçoğu pandemi öncesine kadar iş hayatına atılmamış, belki de bir ofise adım dahi atmamış olan Z kuşağı için bu durum biraz daha kafa karıştırıcı oluyor.
Öncelikle pandemi sonrası hayli zedelenen ekonomi, çoğu üniversiteyi yeni bitirmiş Z kuşağının kendilerine yeni bir gardırop oluşturması için iyi bir ortam sağlamıyor. İş hayatına atılmak üzere olan birçok öğrenci kariyerlerinin başlaması için heyecanlanmak yerine ofise ne giyeceklerini ve maddi olarak bu giysileri nasıl karşılayabileceklerini sorguluyor. Aylardır giymeye alıştığımız rahat kıyafetleri çıkarıp blazer’lere ve kalem eteklere dönmek belki başta çok heyecanlı gelmese de, neyse ki birçok ofiste kıyafet kodları biraz esnemeye başlıyor. Tenth Revolution Group’un insan kaynakları müdürü Carolyn Walker, HR dergisine verdiği röportajda, pandemi döneminden beri gördüğümüz profesyonel giyim kodları dahil birçok değişikliğin kalıcı olacağını öngördüğünü söylüyor. Çoğu işyeri tam zamanlı ofise dönüş yerine hibrid sisteme, yani birkaç gün evden birkaç gün ofisten çalışma sistemine adapte oluyor. Bu da geleneksel giyim kurallarını biraz olsun esnetmeye yardımcı oluyor. Kuralları yıkmasıyla bilinen Z kuşağının iş hayatına girmesiyle bazı stil kodları yıkılıyor. Peki, nedir bunlar? Pandemi öncesi geleneksel ofis giyimi kumaş pantolon, gömlek, diz hizasında kalem etek, blazer ve topukları üç santimetrenin üzerine çıkmayacak ayakkabılardan oluşuyor.
Şimdilerde ise durum daha farklı. Ofis giyiminde profesyonellik en önemli kriterken rahatlık birçok kişi için ikinci plana yükseliyor. Walker, özellikle genç kesimin ofis ortamında daha rahat ve günlük giyime yöneldiğini belirtiyor. Cinsiyet kodlarının yavaş yavaş kaybolduğu yeni nesil modadan ofis stili de payını alıyor. Oversize blazer’ler, geniş paçalı bol pantolonlar, dar kalıplı giysilerin yerini alıyor. Katı kuralları olmayan iş yerlerinde “trainer” diye tanımlanan spor ayakkabılar ve burnu açık sandaletler daha sık görülüyor. Stillerle beraber kumaş seçenekleri de genişliyor. Deri etek, keten pantolon veya denim ceket artık sıkça karşımıza çıkıyor.
Ofis giyiminden bahsederken, son dönemde hayatımıza giren office siren adlı trende değinmeden olmaz. TikTok’ta yükselen bu trendin isminde ofis kelimesi yer alsa da aslında ofis etiketine pek uygun değil. Geleneksel ofis giyim stil kodlarının referans alınarak biraz daha cüretkar yorumlanmasıyla ortaya çıkıyor. Kumaş etekler düşünün, ama diz hizasında değil de mini... Geleneksel ofis giyimindeki gömlekler gelsin gözünüzün önüne, ama birkaç düğmesini cüretkarca açın. Bir de okuma gözlüklerini unutmayın. Aklınıza kalın camlı gözlükler gelmesin. Bu trend Bayonetta olarak adlandırılan ince, dikdörtgen ve seksi gözlükleri destekliyor. Şeytan Prada Giyer filminde Gisele Bündchen’i hatırlıyor musunuz? İşte office siren tam olarak bu.
Trendin öncülerinden biri şüphesiz Bella Hadid. Yakın zamanda ünlü modelin Instagram’ını veya paparazziler tarafından çekilmiş fotoğraflarını gördüyseniz, New York sokaklarındaki baştan aşağı Gucci kombinine gözünüz takılmış olmalı. Üzerine dikilmiş gibi mükemmel oturan gri blazer’i, karamel rengi bluzu, Gucci logolu kemeri ve mini kumaş eteğini dikdörtgen okuma gözlükleri ve platform topuklu mokasenleriyle kombinleyen Hadid, cüretkar olduğu kadar profesyonel de görünüyor. Tam da office siren trendinin buyurduğu gibi. Hadid bu trendi ne kadar benimsediğini Instagram profilinde paylaştığı düğmeleri açık çizgili dar gömleği, siyah kumaş pantolonu ve seksi okuma gözlüklü kombiniyle kanıtlıyor.
Office siren aslında podyumlardan tamamen bağımsız ortaya çıkmış sayılmaz. Miu Miu, Prada ve Gucci’nin son sezonlardaki defilelerine bakarsanız mini kumaş etekler, kazaklar, gömlekler ve diz altı uzun çorapları sık sık görebilirsiniz. Miu Miu’nun birkaç sezon önce olay yaratan ultra mini etekleri, gri dar hırkaları, Gucci’nin vücuda oturan blazer’leri office siren stilinin gelişini önceden fısıldar gibiydi.
Bu kış siz de office siren trendini denemek istiyorsanız, tavsiyemiz bunu ofis yerine sosyal yaşantınızda yapmanız yönünde, zira kadınlar olarak iş ortamında yeterince ayrımcılık ve objeleştirmeyle karşı karşıya kalıyoruz. Peki, bu trendin hakkını vermek için nelere ihtiyacınız var? Vücuda oturan, dar bir gömlek, bayonetta gözlük, dar kalıp kumaş bir pantolon, mini bir kumaş etek ve diz altı uzun çoraplar... Burada dikkat etmeniz gereken bir diğer şey de seçeceğiniz parçaların canlı renklerden olabildiğince uzak, gri, bej, siyah ve beyaz gibi nötr renklerde olması. Çizgili desen dışındaki desenlerden uzak durmak da bu stili tam anlamıyla yansıtmanıza yardımcı olacaktır. Ciddi bakışlarınız ve güvenli duruşunuz da varsa, tamamsınız!